Etyen MAHÇUPYAN
Hükümet ile Hizmet hareketi arasındaki kavganın iki yanı da bugüne dek meseleleri kendilerine göre yontarak değerlendirdiler. Hükümet açısından ortada bir darbe girişimi var. Hizmet’in içindeki ve çevresindekileri için ise darbe denen şey bir ‘safsata’. AKP 17 ve 25 Aralık’ta ortaya çıkan “yüzyılın en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalının” üzerini örtmeye çalışıyor. Bunu bahane ederek yargı ve polisteki masum, sadece işini gücünü yapan memurlara zulmediyor. Doğruluktan sapmamış olan bu memurlar dürüstlüklerinin bedelini öderken, iktidar da bürokrasiyi hükümetin tasallutu altına alıyor. Türkiye adım adım diktatoryal bir yönetime kayıyor… Fethullah Gülen ise taraftarlarını ‘dik durmaya’ çağırıyor, “nifak karşısında sukut edenlere Allah hesap sorar” diyor, yapılan haksızlıkların er geç geri tepeceğini, ışıklı günlerin yeniden geleceğini söylüyor.
Hükümetin tutumunun tümüyle anlaşılabilir olmadığı veya gereğinden sert olduğu öne sürülebilir. Yapılan işlemlerde kurunun yanında yaşın yandığı da söylenebilir… Ne var ki Hizmet’in ‘fedaileri’ bu operasyonların tümüyle gayrı meşru olduğunu, elde hiçbir delil bulunmadığını iddia ediyorlar. Bu söylem Ergenekoncuların ‘tümden ret’ stratejilerinin aynısı... Biraz açık verilmesi ve bazı tasarrufların siyasi amaçlı olduğunun kabullenilmesi istenmeyen detayların çorap söküğü gibi ortaya çıkmasına neden olabilir. Amaç AKP’nin tümüyle masum bir sivil örgütlenmeye saldırdığı tezini korumak.
Bu tez belki birçok kişi için inandırıcıdır. Ama bazı kişiler için inandırıcı olamaz… Ve eğer böyle davranmayı tercih ediyorlar ise, bunun açıkça bir etik mesele olduğunun söylenmesi gerekiyor. Ben burada tek bir olayı söz konusu edeceğim…
Tarih 8 Ocak 2014, yer Mabeyin Restoran. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üç ayda bir düzenlediği değerlendirme toplantısını yapıyor. Benimle birlikte Zaman gazetesi yazarları Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay var. Vakfın yöneticileri yanında tanımadığım bazı misafirler, ayrıca Ergun Özbudun, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan ve gazetenin eski yöneticisi Alaattin Kaya da toplantıda. Kabaca yirmi kişiyiz. Herkesin kafasında 17 Aralık sonrasında yaşanmakta olanlar ve olayların nasıl gelişeceği meselesi var. Henüz konuya girilmeden gazeteci arkadaşlarımızdan biri Hizmet mensuplarından birine basitçe ‘ne oluyor?’ sorusunu yöneltiyor. Cevap aynen şöyle: “Bizde değişen bir şey yok… Bir ay içinde netice alırız.” Konuşma sessiz bir ana rastladığı için herkesin duymuş olması beklenir. Cevaptan sonra bir an sessizlik olması da bu cevabın ne anlama geldiğinin hazirun tarafından gayet iyi anlaşıldığının göstergesi olmalı. Herkes bu cevabı verenin gülümseyen yüzüne bakıyor, kimse konuyu sürdürmüyor ve Vakfın gündemine geçiyoruz.
Birinci nokta, 17 Aralık dosyalarının içeriği boş olsa da olmasa da, Hizmet hareketinin bu olayı bir darbe girişimi olarak kullandığının sabit olmasıdır. Eğer hükümetin uygulamasındaki antidemokratik unsurlara işaret edilecek ve bunun için toplumdan destek aranacaksa, önce Hizmet hareketi de kendi anti demokratik girişiminin bedelini kabullenmek zorunda. İkinci nokta nifak karşısında sukut edenlerle ilgili… Çünkü Gülen’in söylediği doğruysa Allah onlardan bunun hesabını soracak. Söz konusu toplantıya katılanların yukarıdaki konuşmayı anlamamaları için gerçekten ‘aptal’ olmaları lazım ki böyle bir varsayım pek gerçekçi olmaz. Psikolojik olarak bu konuşmayı duymamayı, anlamamayı seçmiş olduklarını düşünebiliriz. Ama herhalde duyar duymaz unutmadılar. Eğer bir süre sonra unuttularsa, hiç olmazsa bu unutma anına giden iç hesaplaşmayı hatırlamaları beklenmez mi? Bu kişilerin halen Hizmet camiasında çalışıyor olmalarının onları bu konuyu hatırlamamaya sevk ettiğini de söyleyebiliriz. Bu durumda gerçeği bilmekle birlikte etrafından dolaşmaları birçok kişi için anlaşılır bulunabilir. Ama tam aksine darbenin ‘safsata’ olduğunu, Hizmet’in günah keçisi kılınan bir masumiyet abidesi olduğunu söylemeyi sürdürüyor iseler, bunun ahlaki bir karşılığı olduğunu da kabullenmek durumunda olmalılar.
Hizmet’e masumiyet atfederek AKP’yi şeytanlaştırmak isteyen Hizmet içi ve çevresi bilim ‘kullanıcılarına’ ise fazla satır ayırmak gerekmez. Onlar kullandıkları silahla bütünleşme yolunda hızla ilerliyorlar. İnsanın kendini kandırma mahareti arttıkça başkalarını da kandırıyor duygusuna kapılması epeyce çekici ama maalesef hastalıklı ve belki de ölümcül. Allah hesabını sorar mı bilemem, ama bu dünya ahlaki olmayanı en azından kayda geçiriyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhalefet için bir not: İktidar (sanılanın aksine) tutarlı ve başarılı!
20.02.2025 - İktidarın Kürt ‘açılımı’ üzerine bir not
15.10.2024 - Çocuklar anayasa yapabilir mi?
24.09.2024 - Mustafa Kemal’in büyümeyen çocukları
19.09.2024 - Nasıl bir ordu isterdiniz?
10.09.2024 - Yeni İttihatçılık havuzunun bilinçsiz balıkları
2.09.2024 - Seçimlerden kim kazançlı çıkacak?
13.04.2024 - SEÇİMLERDEN KİM KAZANÇLI ÇIKACAK?
12.04.2024 - Bahçeli yine çok güzel konuştu…
11.04.2024 - E la nave andra (Ve gemi gidecek)
28.11.2023
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Not ettik sayın Uzun; peki bu yazının bende yarattığı; A) kin öfke ve tiksintiyi oluşturmakta elde edilen menfaat nedir? B) Sevgi hoşgörü ve insana inancı oluşturacak yazılarınız da olacak mı? İnsanın insana ettiğini biliyoruz; Siz bir ayna gibi oluşturulan ve yansıtılan -(a) yada (b) - duyguların kuşaktan kuşağa aktarıldığı için yeryüzünden silinmediğini biliyor musunuz? A ile yüklenen okuyucuyu nereden bir daha bulup B ile nötralize edeceksiniz. Tavsiye: A yı anlatırken dahi B yi hatırlatın.
Ali Turan
Evet maallesef ortadoğu tarihi tek kelimeyle KATLİAMLAR ve SOYKIRIMLAR tarihidir.Bu barbarlıkları kim yada kimler yaptıysa lanetlemek gerekiyor.Bunun hiç bir mazereti olamaz.Ayrıca GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ misali bu gün yaşananlara bakarakta geçmişte neler olduğuna dair bir fikir yürütebiliriz
Ad Soyad Giriniz...
Not ettik sayın Uzun; peki bu yazının bende yarattığı; A) kin öfke ve tiksintiyi oluşturmakta elde edilen menfaat nedir? B) Sevgi hoşgörü ve insana inancı oluşturacak yazılarınız da olacak mı? İnsanın insana ettiğini biliyoruz; Siz bir ayna gibi oluşturulan ve yansıtılan -(a) yada (b) - duyguların kuşaktan kuşağa aktarıldığı için yeryüzünden silinmediğini biliyor musunuz? A ile yüklenen okuyucuyu nereden bir daha bulup B ile nötralize edeceksiniz. Tavsiye: A yı anlatırken dahi B yi hatırlatın.
Ali Turan
Evet maallesef ortadoğu tarihi tek kelimeyle KATLİAMLAR ve SOYKIRIMLAR tarihidir.Bu barbarlıkları kim yada kimler yaptıysa lanetlemek gerekiyor.Bunun hiç bir mazereti olamaz.Ayrıca GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ misali bu gün yaşananlara bakarakta geçmişte neler olduğuna dair bir fikir yürütebiliriz
rose salome
siz gercekleri gorup serefli insanlarin dogrulari yazmasindan nemalan serefsizl fasistlerasil siz insan olmasini deneyip gercekleri gorup gecmisinizle yuzleseniz daha dogru olur elinize yureginize sagliksayin selcukuzun boyle yurekli davranip gercekleri cesurca sergileyebildiginiz icin
Ad Soyad Giriniz...
bu gercekleri bile bile hala inkar eden hala susup yalan konusan ahlaksizlar gercekler paylasilinca neden rahatsiz oluyorlar bilen varsa beri gelsin siz resmi tezinizle butun dunyaya yalan yanlis uydurma dayatilmis tarihinizle yapilanlari yussuzce inkar edince dunyayi uyutup kandirdiginizi sananlar kimse sizin inkar vede yalan dolan tarihinize itibar etmiyor sadece siz bu yalan vede inkarinizla yeni yeni lumpen katiller yaratiyorsunuz gercekleri gorup yazan cizen paylasanlara kizacaginiza