Fikret Bila
İktidar kendini sorgulanamaz, tartışılamaz, eleştirilemez bir konuma oturtuyor.
Bu konumlandırmayı, her politikasını, her uygulamasını, her projesini "milli mesele" olarak sunup, "beka tehdidi"yle ilişkilendirerek yapıyor.
Her söylem ve eylemini "milli çıkar" paketine sarıyor.
Böyle olunca iktidara yöneltilen her eleştiri, her karşı görüş, her muhalif duruş, milli çıkarlara aykırı, beka tehdidine hizmet eden, hain, terörist bir tutum olarak damgalanıyor.
Bu damgalamayla birlikte muhalefeti düşmanlaştıran iktidar, kendini ve politikalarını tartışma, sorgulama, eleştiri dışında tutuyor.
Bunu, belediyelerin maske dağıtmasında, yardım toplamasında yaptığı gibi Ayasofya'nın açılışında, Suriye ve Libya politikasında, askeri operasyonlarda, yeni anayasa çalışmalarında, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yöneltilen eleştirilerde, faiz politikasında, askeri operasyonlarda, dış politikada, nihayet uzaya ve Ay'a giriş projesinde de yapıyor.
Muhalefet partilerinin muhalefet yapmalarını; hep dış güçlerle, PKK ve FETÖ ile işbirliğiyle, milli ve yerli olmamakla, Türkiye düşmanlarıyla iş tutmakla, ülkenin bekasını tehlikeye atmakla suçlayarak karşılıyor.
PKK üzerinden HDP'yi, CHP'yi, İyi Parti'yi düşmanlaştırıyor. Öcalan ile masaya oturan, FETÖ'nün asker ve sivil bürokraside önünü açan kendi değilmiş de CHP'ymiş gibi muhalefeti suçluyor ve sorumlu tutuyor. Kendi bagajını CHP'ye yüklemeye çabalıyor.
İktidarın kendini tartışılamaz bir yere konumlandırmasının ve kendi hatalarından muhalefeti sorumlu tutmasının son örneğini Gara operasyonu ve sonrasındaki süreçte yaşadık.
Gara operasyonu, PKK'nın bu "İkinci Kandil" denilen üssünü dağıtmak konusunda ne kadar başarılı olsa da, sonuçta 13 rehine, iki subay, biri astsubay olmak üzere 16 şehitle sonuçlanması iktidar açısında çok sarsıcı, ülke ve millet açısından da çok üzüntü verici oldu. Bu nedenle Gara harekâtı başarısız bir operasyon olarak kayıtlara geçti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bunu teyit etti.
PKK gibi tarihinde defalarca sivil katliamlar yapmış kanlı bir terör örgütünün, bu operasyon sırasında alıkoyduğu vatandaşları katletmesi riskini ya görememiş ya da hafife almış bir yaklaşımın, sorumluluğu CHP ve HDP'ye yüklemesi gerçeklerden kopuk bir savunmadır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iki bakanın kendisini ziyaret etmesine karşın tatmin olmayışı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 5 soru yöneltmesi sonrasında, CHP'yi PKK'ya terör örgütü diyememekle, terör örgütünden ve HDP'den medet ummakla, oy beklentisi nedeniyle sesini çıkarmamakla suçlamak, iktidarın çoğunlukla yaptığı, konuyu saptıran bir savunma mekanizması niteliğindedir.
Kılıçdaroğlu, PKK'nın her eyleminden sonra, "PKK'nın eli kanlı, hain, bölücü, alçak bir terör örgütü" olduğunu söylemiştir. CHP'nin PKK'ya terör örgütü, teröriste terörist diyememek gibi bir sorunu yoktur. Bu, iktidarın konuyu değiştirmek için yaratmaya çalıştığı yapay bir yakıştırmadır.
CHP'yi, PKK'yla işbirliği yapmakla suçlamak, iktidarın elinin en zayıf olduğu alandır. Nitekim bu tartışmalar içinde Kılıçdaroğlu'na açılan dava sürecinde, CHP lideri, Oslo görüşmelerinden başlayarak, açılım sürecinde, iktidarın PKK-BDP ve devamında HDP ile birlikte yürüttüğü faaliyetleri belgeleriyle mahkemeye sunmuştur.
"PKK ile işbirliği içindeler" suçlamasına karşı CHP'nin hatırlattığı uygulamalar iktidarın elini zayıflatan, yanlış minderde güreştiğini gösteren örneklerdir.
Bunlardan bazılarını ifade etmek gerekirse şu uygulamalar gündeme gelmektedir:
Güneydoğu'da PKK'nın yaptığı yığınağın devlet tarafından bilinmesine rağmen müdahale edilmemesi, andımızın kaldırılması, TC ibaresinin bazı valilikler ve üniversitelerin kapılarından sökülmesi, garnizon komutanlarına ve valilere teröristlere dokunulmaması talimatı verilmesi, Diyarbakır'da yapılan megri megri nakaratlı şölenler, İmralı'da Öcalan'la yürütülen müzakereler, BDP ve sonrasında HDP milletvekillerinin devletin bilgisi ve onayıyla Kandil'le İmralı arasında mekik dokumaları, akil insanların Anadolu'ya çıkarılarak PKK ile müzakerenin yararlarını anlatmaları, Dolmabahçe mutabakatı, Öcalan'ın mesajının nevruzda HDP milletvekilleri tarafından Türkçe ve Kürtçe okunması…
Durum böyleyken, Gara operasyonundaki şehitler nedeniyle muhalefetin operasyonu sorgulaması, karar vericilere soru yöneltmesi, eleştirmesi dış güçlerle birlikte Türkiye'ye ihanet olarak nitelendirilemez.
Böyle bir iktidar yaklaşımı demokrasinin doğasıyla bağdaşmaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2025
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021