Gülay GÖKTÜRK
Bu ülke aydınlarının tipik tutumudur. Seçimleri siyasi partilerin vatandaş önünde girdikleri bir sınav olarak göreceklerine, halkın girdiği bir sınav olarak görürler. Cevap anahtarının aydınların elinde olduğu çoktan seçmeli bir sınav! Cevabı onlar zaten bilirler ve merakla beklerler: Bakalım halk doğru cevabı bilecek mi?..
Seçimler yaklaştı ya, şimdi aynı diskur yine başladı:"Türkiye halkı bu seçimde tarihi bir sınav veriyor. Halkımız bu sınavdan da başarıyla geçecektir."
Peki geçmezse, yani yine AK Parti'ye oy verirse ne olacak? O zaman sınav jürisi bir kez daha oturup halkın yüzde kaçının aptal, yüzde kaçının yolsuzluk ve rüşveti umursamayan "kalın derililer topluluğu" olduğuna karar verecek.
Not vermek değil, anlamak
Oysa aydından beklenen şey, halka geçer not vermek ya da çaktırmak değil, onu anlamaya çalışmak, davranış saiklerini bulup çıkarmak, analiz etmek ve buralardan ilerleyerek bazı sonuçlara varmaktır. Bugün bunu yapan aydınlar da var. Her gün birçok köşede AK Parti'ye oy veren seçmenin ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ve otoriterleşme eğilimlerine rağmen neden hâlâ partisinden kopmadığına dair çeşitli analizler yapılıyor. Bunlar değerli analizler ve birçoğuna ben de katılıyorum.
Ama bu işin bir yanı...
Bence aydın olmak, halkı sınava sokmak olmadığı gibi halkın tutumunu kendi tutumu için dayanak yapmak da olmamalıdır. "Halkın sözü, sözün bittiği yerdir" tutumu doğru değildir.
Aydın dediğimiz kişinin sözü, seçmenler gibi "evet" ve "hayır" seçenekleriyle sınırlı değildir. Onun, çok daha fazla şey söyleme imkanı ve sorumluluğu vardır. Her "evet"ine düşeceği muhalefet şerhleri, dipnotlar; her "hayır"ına getireceği istisnalar, ek açıklamalar...
Nitekim bugün için "evet" ya da "hayır"ın ötesinde, söylenmesi gereken çok önemli sözler var. En önemlisi de şu:
AK Parti 30 Mart seçimlerinde kazanacağı bir başarıyı 17 Aralık'tan bu yana ortaya çıkan tablonun silineceği ve her şeyin eski gibi devam edebileceği bir dönüm noktası olarak görüyorsa, bu büyük bir yanılgıdır.
Tam tersine bu tablo iktidar tarafından, halkın yaptığı her şeye güvenoyu vermesi olarak anlaşılır ve öyle davranılırsa yaşanan siyasal kriz ve toplumsal kırılma hali daha da ağırlaşır. Bugün ortaya atılan vahim iddiaların cevapsız kalması ya da verilen cevapların inandırıcı olmaması; kamuoyunda yargının işletilmediğine dair yaygın kanaat oluşması; üstüne üstlük bir de otonom bir yapıyla mücadele adına otoriterleşme eğilimlerinin artması ve yürütmenin endişe verici bir biçimde güçlendirilmesi durumu, iktidarla ilgili meşruiyet sorgulamasının derinleşerek sürmesine yol açar. Bu da siyasi istikrarı sürekli tehdit eder.
Bu şartlarda seçimler Türkiye'ye huzur getirmez. Tam tersine huzursuzluğu artırabilir. Genellikle seçimlerden beklenen "toplumsal gerginliği gevşetme ve kutuplaşmayı azaltma"fonksiyonları işlemez. Seçimin de "çare olmadığını" gören muhalif kitlelerin demokrasi dışı yollara başvurma eğilimleri artar.
Gayrimeşru odaklarla mücadele için...
Ayrıca şunu da çok iyi anlamamız gerekir ki, seçimden zaferle çıksa bile, yukarıda saydığım nedenlerden dolayı meşruiyeti zayıflamış bir iktidar, herhangi bir gayrimeşru yapıyla mücadele de yürütemez. Kendine ittifaklar bulması, ulusal ve uluslararası kamuoyunun desteğini alması mümkün olmaz, halk tarafından samimi bulunmaz. Evet, otonom yapının varlığının demokrasimiz için çok ciddi tehdit oluşturduğu doğrudur ama bu yapıyı tasfiye edecek güçlerin kendi meşruiyetleri üzerinde hiçbir şaibe olmaması gerekir ki başarı kazanılabilsin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015