Hadi ULUENGİN
ABD başta, Batı âlemi yirmi yıl önceki Bosna gafletini şimdi de Suriye’de tekrarlıyor.
Malûm, sözkonusu devletler eski Yugoslavya’daki katliam silsilesi karşısında ilkin kayıtsız kalmışlardı. Çok uzun süre popolarını kımıldatmak zahmetine katlanmadılar.
Ancak iş işten geçtikten sonra, o da ite kaka müdahale kararı aldılar.
Oysa bugün sözkonusu aşamaya dahi ne yaklaşıyor, ne de yanaşıyorlar.
***
YANAŞMIYORLAR ve nitekim yanılıyor olmayı tercih ederim ama bütün cafcaflı sözlere rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Barack Obama’yla yaptığı temaslar ertesinde de Washington’un “silkeleneceğine” ihtimal vermiyorum.
Geçen hafta Moskova’ya giden Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Vladimir Putinönünde havlu atmasından sonra, bana sorarsanız, Erdoğan– Obama görüşmesindeki “Esed’siz çözüm” formülü öyle fazla bir kıymet-i harbiye ifade etmiyor.
Zaten BM’deki son oylama ve Cenevre-2 denen süreç de umut vaat etmiyor.
Diğer taraftan, Avrupa başkentleri tek başlarına inisiyatif almaktan tabii ki acizler.
Dolayısıyla, evet, Batı korkunç bir insanlık tragedyasına seyirci kalmakla tıpkı Bosna’daki gibi bizzat kendi etik değerlerinin ırzına geçiyor ve ahlaki kıstaslarını tepe tepe çiğniyor.
Balkan’daki hazin senaryo da aynı tür aktörlerle bu defa Ortadoğu’da tekrarlanıyor.
***
ÖYLE, zira dünkü Belgrad’ın Slobodan Miloseviç’i bugünkü Şam’ın Beşşar Esed’idir
Bu ikincisi de tıpkı birincisi gibi totaliter bir tasallutla hüküm sürmektedir.
Artı, politik- diplomatik açıdan bakıldığı takdirde Baas kasap da yine Sırp kasap gibi dış dinamiklerin belirsizliği sayesinde manevra kabiliyetine sahiptir.
Yani o Esed de o Miloseviç gibi Rusya ve Çin faktörleri aracılığıyla uluslararası camianın zaaflarını kullanmaktadır ki, tabii Suriye için buna bir de İran’ı eklemek gerekiyor.
***
ÖTE yandan, nasıl ki Ortodoksluk Balkan ülkesindeki ayrışıma payanda oluşturmuş ve Belgrad reisi bunu gıdıklayarak “temizlik” (!) yapmıştı, aynısı Suriye’de de Beşşar Esed ve oligarşisinin mensubu olduğu Nusayrilik- Alevilik ekseninde tezahür ediyor.
Sırp Çetnikler gibi Nusayri Şebiha da inanç ve mezhep temelli iktidar milisleri olarak sahnede yer alıyor. Rejimin en vahşi, en gaddar ve en kanlı vurucu gücü işlevini yükleniyor.
Artı, karşı taraf açısından da yine inanç ve mezhep temelli ve üstelik “enternasyonalist” nitelikli bir zıt paralellik ve simetri ortaya çıkıyor.
Yani “kâfire karşı savaş için” Bosna’ya giden ve ardından El Kaide’ye falan karışan Selefi fanatiklerin yirmi yıl sonraki uzantıları bugün de Suriye’de boy gösteriyorlar.
Buraya akarak Esed’in Şehiba’sına rahmet okutan başka katliamlara imza atıyorlar.
Dolayısıyla, savaşın sürmesi hem muhalefet bünyesindeki laik ve ılımlı kesimin sözkonusu“İslamcılar” (!) karşısında güç yitirmesine, hem de onların aynı El Kaide fasilesinden potansiyel“mücahitler” (!) olarak piyasa düşecek olmalarına zemin yaratıyor.
O hâlde şimdi şu sonuç sentezine varabiliriz:
***
BATI Suriye’de olup bitene karşı duyarsız davranmakla yalnız yine o Batı’nın sahiplenmeye çalıştığı etik ve hümanist değerleri çiğnemekle kalmıyor.
Aynı zamanda, orta- uzun, hatta belki yakın vadede başına belâ kesilecek yeni ve radikal“İslamcılar”ın güçlenmesine ortam hazırlayarak kendi tutunduğu dalı da kesiyor.
Dolayısıyla sözkonusu Batı’yı bizim zavallı ulusalcıların ve “sol” (!) taifenin yaptığı gibi Suriye’de müdahil olduğu için değil, aksine, müdahil olmadığı için eleştirmek gerekiyor.
İnsani ve ahlaki kıstaslar kadar siyasi öngörüler de bu tür bir eleştirelliği elzem kılıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
el kürdi
amada kivirdin ak it gazetesini kerdoxan bütün gücüynen desdekliyor akit gaztesi baska türlünasil hirliyacak sende bir kere olsun adam gibi kerdoxanin fitnelerine deyine medin acaba nekadar para aldin
Hrac Madooglu
"Biz 500 sene once Yahudilere kucak actik"...Bu ulkede ne zaman biri cikip da Yahudi dusmanligi yaptiysa bu cumle ile basladi konusmaya. Biktik artik bunu duymaktan. Birisine bir iyilik yaparsaniz ikidebir yuzune mi vurursunuz? Ben Amerikada universite ogrenimi yaparken, kalacak yeri olmayan bir Turk ogrenciyi evime aldim. Elimden geldigi kadar yardimci olmaya calistim. Bir kez bile yuzune vurmadim. Ayiptir cunku. Karanlik, yagmurlu bir gece otobanda giderken, evimden 60 kilometre uzakta, arabam bozuldu. Tek basima, caresizlik icinde saatlerce kalakaldim issiz yerde. Yanimdan gecen yuzlerce arabanin icinden bir tanesi yanima yanasti. Sonradan Yahudi asilli oldugunu ogrendigim bir adam, arabasindan inip kimsin-nesin diye sormadan, bir saate yakin ugrasarak arabami tamir etti. Elleri yara-bere icinde kaldi, iliklerine kadar islandi. Para vermek istedim, almadi. "Biz 500 sene once Yahudilere kucak actik". Tamam, cok guzel. Bin kez tekrar etmeyin, ayiptir. Kaldi ki o kucak actiginiz Yahudiler hepsi meslek sahibi, caliskan, uretken insanlar degil miydi? Osmanli Yahudileri bu ulkeye yuk mu oldular yoksa katkida mi bulundular? Osmanlinin en cok vergi veren vatandaslari kimdi? Bir kez bile olsun isyan ettiler mi? Bu ulkeyi en az sizler kadar sevmediler mi? Bunun karsiliginda Yahudi olduklari icin hic mi haksizliga ugramadilar bu ulkede? Trakya pogromundan, 20 Kura Kanunundan, Varlik Vergisinden, Askale surgununden, Struma faciasindan, 6-7 Eylulden neden bahsedilmez hic, kucak actik derken? 20 bin Yahudi vatandasimiz kalmis; neden bu kadar azaldi sayilari bu ulkede? Dunyada, nufus oranina gore, Yahudi dusmani ulkeler siralamasinda ikinci sirada oldugumuzu biliyor musunuz?