İbrahim Kiras
İmamoğlu’na yönelik yargı operasyonunun ardından İstanbul Saraçhane Meydanı’ndakiler başta olmak üzere tüm Türkiye’de gerçekleştirilen protesto gösterilerinin temsil ettiği toplumsal reaksiyonun manası hâlâ tam olarak kavranamamış görünüyor. Dolayısıyla bunlara karşı iktidarın gösterdiği tepki de -süreç boyunca yaptığı hemen her şey gibi- problemli.
Ana muhalefetin -son seçim itibarıyla Türkiye’nin birinci partisinin- cumhurbaşkanı adayı son derece tartışmalı suçlamalarla hapse atılmışken, buna tepki gösteren kitleyi “hain, anarşist, çapulcu, şu, bu” diye tavsif etmek seçmen kitlelerinin sempatisini sağlayacak bir tutum değil.
Tek “suçları” yasal bir toplantıya katılmak olan gençlere yapılanlar geniş kamuoyunda “Hükümetimiz ne yapıyorsa doğrudur” görüşüne desteği mi artıracak? Medya ambargosu veya sosyal medya manipülasyonları sayesinde toplumun neyin ne olduğunu anlayamayacağı mı düşünülüyor?
İkincisi, müdahalelerdeki şiddeti haklı çıkaracak bir taşkınlık yok ortada. Toplumun geneli de bunu -medya blokajına rağmen- bir şekilde görüyor. Neticede kanuni ve ahlaki meşruiyeti olan gösteriler karşısında kanuni ve ahlaki meşruiyeti tartışmalı müdahaleler duruyor. Elinizdeki muazzam medya gücünü seferber ederek bile görünümünü değiştiremeyeceğiniz bir tablo bu.
Diğer yandan, iktidar cenahının burada toplanan insanlara CHP kalabalığı diye bakması vahim hata. Saraçhane’deki protestolara katılanlardan öğrendiğimize göre, gösteriler sırasında hoparlörden belirli şarkı ve türküler çalındığında birçok genç “CHP mitingine mi geldik” diye tepki göstermiş. CHP lideri konuşurken de sık sık benzer reaksiyonlar gerçekleşmiş.
Nitekim Toplum Araştırmaları Enstitüsünün Ankara’daki gösterilere katılan gençler arasında gerçekleştirdiği ankette katılımcıların yalnızca yüzde 11,1’i motivasyonunun doğrudan İmamoğlu’nun şahsına yönelik olduğunu belirtmiş. Bu olayın tabiri caizse bardağı taşıran damla olarak görüldüğü anlaşılıyor.
Anket sorularına cevap veren gençlerin söz konusu gösterilere katılmaları için gösterdikleri diğer gerekçeler ise şunlar:
Gelecek kaygısı – yüzde 60,6
Hükümetin anti-demokratik uygulamaları – yüzde 52,9
Siyasi sistemin taleplere cevap vermemesi – yüzde 31,7
Yönetimin bireyi yok sayması/görmezden gelmesi – yüzde 25
Sosyoekonomik durumdan duyulan rahatsızlık – yüzde 15,4
Saraçhane protestoları sırasında sosyal medyada şu paylaşımı yapmıştım: “İnsanları sokağa çıkaran meselenin İmamoğlu’na sahip çıkma meselesinden ibaret olmadığını anlayamayan bir siyasi akıl iktidarını nasıl sürdürebilir?!”
İktidar çevresi muhtemelen bu olaylardan -geçmişteki Gezi Olaylarında olduğu gibi- kendi tabanını konsolide edebilecek bir fırsat çıkarabileceği hesabını yaptı. Anayasal haklarını kullanarak barışçıl şekilde protesto gösterisi yapan gencecik insanların üzerine polisi sürmenin başkaca makul bir açıklaması görünmüyor zaten. Ne var ki beklenen olmadı. Bunda ana muhalefet partisinin protestoları belirli merkezlerde tutup kontrol sağlayabilmesinin rolü de var. Gösterilere katılan bugünkü gençlerin eğilimlerindeki farklılıkların rolü de var. Belki de bu ikincisi daha önemli.
Yine aynı ankete göre protestocuların yüzde 70,2’si 18-24 yaş arasında. “CHP’nin mitingine” katılan bu gençlerin yüzde 52,9’u, yani ancak yarısı, önümüzdeki seçimlerde CHP’ye oy vereceğini söylerken, yüzde 23,8’i Zafer Partisi’ne oy vermeyi düşündüklerini açıklamışlar. Aynı soruya protestocu gençlerin yüzde 5,3’ü İyi Parti, yüzde 4,4’ü Türkiye İşçi Partisi cevabını vermiş. Bu arada, kendilerini siyasi yelpazenin solunda tarif edenlerin oranı CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin oranından daha düşük.
Başkaca bağımsız gözlemcilerin tespitlerinin de desteklediği bu veriler neyi gösteriyor? İktidarın karşısına çıkan itirazcı kitle AK Parti’nin oylarını alma ümidi taşımadığı CHP’lilerden ibaret değil. Bilakis bugüne kadar çeşitli fırsatları değerlendirip konsolide ederek oylarını aldığı geniş sağ kesimin temsilcisi sayabileceğimiz gençler var ortada. Bu tablonun ülke genelini ne ölçüde temsil ettiğini hesaplamak elbette mümkün değil ama toplumdaki eğilimlerin yönüne ilişkin değerli bir veri seti var elimizde.
İktidar bu durumun farkında değilmiş gibi karşısındaki cepheyi genişletecek adımlar atmaktan geri durmuyor.
Öte yandan, iktidar adayı durumundaki ana muhalefet partisinin durumdan ne ölçüde haberdar olduğu da belirsiz. Toplumun geniş kesimlerine hitap etme hususunda bugünkü CHP lideri Özel’in kullandığı dil ve üslup selefi Kılıçdaroğlu’nun siyaset dili kadar kuşatıcı değil.
Oysa kendi kemik oyu yüzde 25 civarında olan bir partinin yüzde 50’nin üstünde oy alması gereken bir seçime daha kuşatıcı bir yaklaşım içinde hazırlanması gerekir. Tercih edilen sekter dilin haricinde toplumsal yapılarla ilişkilerde de pek hassasiyet gösterilmediği ortada. Mesela boykot konusu toplumun kutuplaşması meselesiyle doğrudan ilgili hassas bir konu.
Dün gerçekleştirilen “bir günlük alışveriş boykotu” akıllıca düşünülüp bulunmuş iyi bir sivil itaatsizlik örneği ama birtakım markalara yönelik boykot fikri için aynı şeyi söylemek zor. Kitledeki coşku ve öfke dalgası içinde bunu CHP yönetimine pek kimse söyleyemiyor herhalde. Partinin resmi boykot listesi sonradan biraz toparlanmış olsa da ortalıkta dolaşan ve dönercilerin, hamburgercilerin, simitçilerin yer aldığı boykot listeleri -CHP’nin hiç de çıkarına olmayacak şekilde- toplumdaki kutuplaşmayı arttıracak kıvılcımlar taşıyor. Parti yönetiminin dili de böylesi bir riske karşı sigorta oluşturmuyor. Toplumun genelini değil, ancak parti kamuoyunu etkileyebilecek bu dilin niçin tercih edildiği ise ayrı bir soru işareti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025
8.03.2025