Kerem ALTAN
“Erdoğan ifade özgürlüğünü baskı altına alan lider olarak tarihe geçmek isteyemez.”
Bu “nazikçe uyarı”, yakın zamanda çok tartışılan “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi” başlıklı raporu yayınlayan CPJ’nin direktörü Joel Simon’a ait.
Bana kalırsa Joel Simon her gün bu ülkede yaşananları bilse, Başbakan’ın adını her gün nasıl tarihe altın harflerle kazıdığını yakından görse, böyle bir uyarıda bulunmanın gereksiz olduğunu anlamakta, Başbakan’ın böyle bir kaygısı olmadığını hatta sanırım artık hiçbir kaygısı olmadığını kabullenmekte gecikmez.
Bizim başbakanın tarihe istese de istemese de nasıl geçeceğiyle ilgili birkaç ipucu arıyorsanız ben size vereyim...
Örneğin eleştiriye hiç tahammülü olmayan, kendisini eleştirenleri susturmak için emrine amade gazetelerini ve yazarlarını açık açık nefret suçu işleyen birer silaha çevirmekten çekinmeyen, sık sık talimatlar vermekle övündüğü mahkemeleriyle insanları sindirebileceğini sanan bir başbakan olarak...
Dolayısıyla da fena hâlde yanılan bir başbakan olarak...
Kendi inancından başka hiçbir inanca saygı duymayan, küçümseyen bir başbakan olarak...
Gözaltında işkencenin kendi iktidarları döneminde bittiğini söyleyip, işkenceci olduğu mahkemeler tarafından kabul edilmiş polis müdürü Sedat Selim Ay’ı terörle mücadelenin başına getiren ve televizyonlarda bu işkenceciyi savunan bir başbakan olarak...
Gazetecileri işinden attıran, bunu açık açık isteyebilen bir başbakan olarak...
Yaptığı sayılı “iyiliği” yaptığı sayısız “kötülükle” unutturmayı başarabilen bir başbakan olarak...
Verdiği sözleri unutan bir başbakan olarak...
Yaptığı çıkışlarla hepimizi sık sık büyük bir savaşın eşiğine getiren ve her “kof kabadayılığından” sonra insanların canına mal olan sonuçlarla karşılaşmamızı sağlayan bir başbakan olarak...
Kendi iktidarı döneminde herkesin gözü önünde vurulan Hrant Dink’in ölüm emrini verenleri bulmak için işe yarar hiçbir çaba göstermeyen bir başbakan olarak...
Darbelerle hesaplaşılacağını söyleyip, 28 şubat darbesinin en önemli aktörleri olan medya ve iş dünyasındaki isimlerle el sıkışabilen bir başbakan olarak...
On yılda on binin üzerinde işçinin hayatını kaybetmesine rağmen şimdiye kadar hayatta kalmayı başarabilmiş işçilerin can güvenliğini henüz sağlamayı başaramamış bir başbakan olarak...
Ekonomiyi düzeltmesine rağmen yasakçı zihniyetiyle insanları baskı altına alarak tüm ülkeyi zengin ama görgüsüz bir “müteşebbis” yapmayı amaçlayan bir başbakan olarak...
“Demokrasi ama o da bir yere kadar” diyebilen bir başbakan olarak...
Meclis çatısı altında muhalefet liderine kutup ayılarını hatırlatabilen bir başbakan olarak...
Hâlâ idamı savunabilen, insanları idamla tehdit edebilen bir başbakan olarak...
Yapamayacağı şeyleri yapabilecekmiş gibi anlatan bir başbakan olarak...
Kürt sorununu çözeceğini söyleyen ama on yıllık iktidarında sorunu iyice içinden çıkılmaz bir hâle dönüştürebilen bir başbakan olarak...
Bitirebileceği bir savaş yüzünden insanların ölmesini izlemeye devam eden bir başbakan olarak...
Darbe anayasasıyla bir ülkeyi yönetmekten rahatsız olmayan ve bunun değiştirilmesini kendisinin tek adam olması koşuluna bağlayan bir başbakan olarak...
Buna rağmen ileri demokrasi lafını ağzından hiç düşürmeyen bir başbakan olarak...
Uludere’de 34 kişinin hayatını kaybettiği bombalamanın sorumlularını bulmayan, bulmak istemeyen, bulunmasını isteyenlere de sık sık vatan hainleri diye seslenen bir başbakan olarak...
Uludere’nin sorumlularını bulmayarak, her geçen gün bu olaydaki şüpheliler listesinin en ön sıralarına doğru ilerleyen bir başbakan olarak...
Yüzlerce insanın iki ayı aşkın bir süredir açlık grevinde olmasına rağmen, bırakın sorunu çözmeyi, o insanlarla kendince dalga geçen, o insanları aşağılamaya çalışan bir başbakan olarak...
Şike skandalını ve Deniz Feneri davasını örtbas edip, haksız kazancı helal gören “inançlı” bir başbakan olarak...
Hiç karışmaması gereken kürtaj konusunda kadınlar adına karar vermeye kalkmaktan çekinmeyen bir başbakan olarak...
Beceriksiz bir başbakan olarak...
Beceriksizliği yüzünden “bu toplumun önündeki demokrasi ve barış fırsatını kaçıran” bir başbakan olarak tarihe geçecek.
Siz de isterseniz artık Erdoğan’ın “baskıyla” anılan bir başbakan olarak tarihe geçmekten hiç bir şikâyeti olmadığını kabullenin ve bu tarihî tanıklığın tadını çıkarın Mr. Joel Simon...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014