Kerem ALTAN
Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olarak atanacağı kesinleştikten sonra ne zaman kendisini ve Erdoğan’ı aynı karede görsem, gözümün önüne “Ayı” (L’ours) filminin o unutulmaz sahnesi geliyor…
Bu filme çok uzun yıllar önce “bir büyüğüm”le gitmiştim… Filmi unutulmaz yapan sebeplerden biri de kendisiyle ilk kez sinemaya gitmiş olmamdı…
Kendisinin film seçimindeki “ince” mesajı ise yıllar sonra yolda yürürken birden dank etmişti kafama…
Bu arada kesinlikle bir yanlış anlamaya mahal vermek istemem, onun için açık açık söylemeliyim ki mesaj tamamen benimle ilgiliydi.
Neyse biz “Ayı” filmindeki sahneye geçelim. Bu hatıranın sonu kötüye gidiyor çünkü…
Yavru ayı ormanda, ne olduğunu şimdi hatırlayamadığım bir yırtıcıyla karşılaşıyor… Ya kaplandı, ya puma, ya da o tip bir şey…
Puma diyelim…
Puma, yavru ayıyı görünce hemen dişlerini gösterir ve saldırmak için harekete geçer…
Aralarında sadece çağlayarak akan bir dere ve o derenin üstünde de bir taraftan diğer tarafa geçmeye yarayan bir kütük vardır…
Yavru ayı, düşmanını korkutmak için ayakları üstüne kalkar ve sesi yettiğince bağırmaya çalışır…
Haliyle puma pek etkilenmez bu gösteriden… Yavaş yavaş yavruya doğru adımlarını hızlandırır…
Yavru ayı, “Ben nerede yanlış yaptım” der gibi şaşkın ve çaresizdir…
Bu sırada arkada anne ayı belirir… Yavrusu annesinin geldiğinin farkında değildir ve pumayı püskürtmek için son bir defa daha dener şansını…
Tam kükremek için ayağa kalktığı sırada anne ayı da arkasından aynı şeyi yapar…
Puma da canı sıkkın bir şekilde kaçmaya başlar…
Yavru ayı ise her şeyden habersiz, bu ilk “av”ının gururuyla annesinin yanında ormandaki macerasına devam eder.
Şimdi hem bu sahneyi, hem de Yeni Şafak’ın deyimiyle, “Reis ve Hoca” ikilisini beraber hatırlayınca elimde olmadan gülümsüyorum… Ne yapayım?
Üstelik anne ayı ve yavrusu arasındaki fiziksel farklar da bu benzeşmeyi iyice kuvvetlendiriyor…
“Yeni Türkiye”nin ilk icraatı, “uzun adam”dan, “soyadı kendisinden uzun adam”a geçmek oldu…
İnsanlarla “kısa” diye dalga geçmek pek alışkanlığım değildir veya bir başbakanın boyutları hiç mi hiç ilgimi çekmez fakat “uzun” olmanın haddinden fazla anlamsız övgüler aldığı, bir adamın “Bana arkadaşlar arasında ‘uzun’ derler” tavırlarıyla etrafta caka sattığı yerlerde, “kısa” olmanın da bu kadarcık bir bedeli olmalı herhalde…
Filmdeki o sahneyi önümüzdeki günlerde tekrar tekrar izleyeceğiz…
Daha ilk günkü konuşmasıyla sahibinin sesi olmaktan öteye gidemeyeceğini gösterdi Davutoğlu…
Bakarsınız salı günleri kürsüde kendisini Erdoğan seslendirir… 15-20 gün boyunca anayasayı çiğneyip hem cumhurbaşkanlığı, hem de başbakanlık yapabilen, on parmağında on marifetli biri, “kardeşi” için neden seslendirme de yapmasın?
Ne AKP’lilerin ne de yeni başbakanın buna pek itirazı olacağını sanmıyorum… Davutoğlu konusunda yanılıyor olsam bile, o itirazı dahi eminim “uzun adam”ın sesiyle dile getirir…
Davutoğlu’nun “yapılacaklar listesi”nin Erdoğan’ın ülkeyi perişan eden tasarruflarından pek bir farkı yok… Üstelik inandırıcı da değil…
Örneğin, “Yetim hakkına uzanan eli, kardeşimiz de olsa kırarız” gibi laflar kağıt üzerinde pek şaşalı dursa da, “Yetim hakkına uzanan eli, o eli suçüstü yakalayanları hapse atarak mı kıracaksınız?” veya “Fezlekeleri bin bir oyunla Meclis’ten uzak tutarak mı, yargıdan kaçırarak mı kıracaksınız o elleri?” soruları karşısında fiyakasından pek eser kalmıyor ne yazık ki…
Bunların dışında, Cumhuriyet gazetesinin de dikkat çektiği bir nokta daha var ki, eğer Davutoğlu’nun tam olarak anlatmak istediği buysa, Mısır asıllı Marksist düşünür Samir Amin’in Utku Çakırözer’e söylediği gibi “Daha büyük Gezi’lere hazır olun”…
Şunu söylüyor Davutoğlu “Yeni Türkiye”yi tarif ederken: “Özgürlükler ‘yeni ahlaki formasyonla’ buluşturulacak.”
Cumhuriyet gazetesi bu sözlerin kafaları karıştırdığını söylerken haksız değil…
“Yeni ahlaki formasyon” ne demek?
Belli ki yine kendilerine göre bir ahlak dayatması peşine düşecekler. Ülkenin kendileri gibi olmayan diğer yarısını kendi ahlak anlayışları çerçevesinde yaşamaya zorlayacaklar…
Metroda öpüşmeyin, alkol kullanmayın, şort giymeyin, göz göze gelmeyin, el ele tutuşmayın, şunları izleyin, bunları izlemeyin…
Tabii ki başaramayacaklar ama buna teşebbüs etmeleri bile burada yeni ve daha büyük Gezi’lere yol açacak...
Yine çocuklar ölecek, nefret büyüyecek, düşmanlık artacak…
Tabii bir taraftan da ahlaklarının ne olduğunu da çok net gördük bunların…
Bu “ahlaki formasyon” içinde hırsızlık ve yolsuzlukla ilgili bir şeyler de var mı acaba?
Tüm ülkeye “Çalın, çırpın” diye mi emredecekler? Herkese, “Bizler gibi utanma bilmeyen hırsızlar olun” mu diyecekler? Vakıf kurup arsa komisyonculuğu yapmak, rüşvet almak mecburi mi olacak?
Kafalarındaki plan ne tam bilemiyorum ama ahlaktan da özgürlükten de anlamayanların, “yeni ahlaki formasyon”la özgürlükleri buluşturma niyetinin bu ülkeyi karmakarışık hale getireceğine eminim.
Çünkü, biz onların ahlaksız ahlakını istemiyoruz…
“Önce o eli bir indir”
Bu başlığı Taraf gazetesinde kullandığımızda ortalık epey karışmıştı…
Fakat gördüğünüz üzere bu beni durduramadı tabii ki…
Erdoğan veda konuşmasında, daha önce yaptığı gibi, her şeyi bir kenara bırakıp uzattığı eli tutmamızı beklediğini söyledi…
“77 milyon” lafını kullandığı için, istediğim kadar kafamı başka tarafa çevirsem de, o uzatılan eli üzerime alınmamak elimde değil…
Ama kendisine önce o eli bir indirmesini, sonra da illa el ele tutuşmak veya tokalaşmak istiyorsa “mutluluğa” giden bu yolun sayısız engelle dolu olduğunu söylemek isterim…
Gezi’de öldürttüğün çocuklar için yargı önüne çıkmadan, Roboski’de üstlerine bomba yağdırttığın insanların sorumlularını ortaya çıkarmadan, bakanlarınla beraber yolsuzlukların hesabını vermeden, unutturmaya çalıştığın rehineleri kurtarmadan, Reyhanlı’yı açıklığa kavuşturmadan, Afyon’u çözmeden, Soma’yı anlatmadan, medyaya karışmaktan vazgeçmeden, darbecilerle hesaplaşmadan, yola çıkarken verdiğin sözleri tutmadan, kendine bir çeki düzen vermeden…
Elini uzatarak karşımıza gelme “uzun adam”…
Çünkü bunlar hallolmadıkça o her yere uzanan elin daha epeyce havada kalır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014