Markar ESAYAN
Özgüven sorunu önemli bir mesele. Kişisel boyutta olduğu kadar, halklara uzun süreler hâkim olan zihniyet eğilimleri var ve kodları da geçmişte yatıyor. Bizde, Kutsal İttifak’a karşı kaybedilen savaşın 1699 yılında Karlofça Anlaşması’yla sona ermesi, hâlâ aşılamadığını gözlemlediğim özgüven krizinin başlangıç noktası olsa gerek. 15 yıl süren ve Osmanlı’da o dönem “Felaket Yılları” olarak anılan bu savaşların yenilgiyle sona ermesi duraklama ve çöküş dönemini başlatmıştı.
İtalya’da Şarlken’e esir düşen Fransa Kralı Fransuva’nın yardım talebini “Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi...” diye başlayan mektupla kabul eden bir cihan imparatorluğunun, çok değil 250 yıl sonra yaşanacak 1789 İhtilali’nin dünyaya sunacağı yeni devlet ve ulus paradigması ile yıkılacağı umulur muydu? Ya da, zaman dışı kalma, rüşvet ve kötü yönetim ile koflaşan Osmanlı Devleti’nin Fransa’dan borç almak için “yalvaracak”, hatta kapitülasyonlara razı gelecek duruma gelmesi?
Fransa ile yaşanan soykırımı ret yasası krizinde Başbakan’ın Sarkozy’ye bu mektubu hatırlatmaya gerek duyması ve bunun halkın çok hoşuna gittiği de bir gerçektir.
Oysa, Kanuni Fransuva’ya pek de “yüce gönüllülüğünden” yardım etmemişti; mektuptaki terminolojiyi bir kenara bırakırsanız, Kanuni, Avrupa’da Habsburgların tehlikeli yükselişinden dolayı çok tedirgindi. Avrupa neredeyse İngiltere ve Fransa dışında Şarlken’in eline geçmişti. Fransa’nın düşmesi Osmanlı’nın varlığına ciddi bir tehdit olacaktı. Kanuni, sonrasında sefer düzenleyerek Mohaç Savaşı’yla Macaristan’ı işgal etti, ama oraya yerleşmedi, yönetimini bir Macar’a verdi. Amacı Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ile arasında bir tampon bölge oluşturmak ve Hıristiyan birliğini bozmaktı çünkü, Avrupalılara hava atmak değil...
Lakin, paradoksal olarak, Kanuni bu stratejisi ile imparatorluğun doğal sınırlarının ötesine geçmiş oldu ve yıkılışı da başlattı. Çünkü imparatorluk zaman dışı kalmaktaydı. Askerî gücü destekleyecek ilim-irfan dinamikleri susmuştu. Macaristan’ı elde tutabilmek için 1. ve 2. Viyana Seferleri yapıldı ve bunlar muvaffak olmayınca, cesaret bulan Kutsal İttifak Osmanlıya saldırdı ve tükeniş başladı.
Fransuva’nın mektubunu belki de bir de bu yönüyle değerlendirmek gerekir...
Bunlar nereden mi aklıma geldi? Dün gazeteleri incelerken Sabah’ın manşeti beni yerimden zıplatınca, işte tarih gözlerimin önünden böyle film şeridi gibi geçiverdi. Manşet “Komşu yalvardı, vanaları açtık” idi. Enerji Bakanı Yunan meslektaşının kendisini arayarak Türkiye’den doğalgaz vanalarını açmasını istemişti. Bakan Yıldız da “Şahsen dayanamadım, vanaları açtık” deyivermişti.
Gerçi aynı konuyu Taraf da manşet yapmıştı ama “Enerji bakanı meslektaşına acımış” kritiğiyle vermişti. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın bu sözleri tam “manşetlikti” çünkü. Bakan da sonra rahatsız olmuş olmalı ki, bu sözleri açmak ihtiyacı hissetti dün.
Küresel krizde Türkiye’nin göstermiş olduğu performansın arkasında işini ciddiye alan özgüvenli bir ekonomi yönetimi var, doğru. Ama bu manşette kristalleşen kompleksin hükümette olsun, halkta olsun bir karşılığı da yok değil. Avrupa’nın ekonomik krizle tarumar olmasını yüzyıllardır sürekli bileğimizi büken Batı ile “tarihsel bir hesap kapama” olarak görüyoruz belli ki. 550 yıl sonra Fetih 1453filminden çıkan yurttaşların kendilerini akıncılar gibi muzaffer hissetmeleri bu nedenle olsa gerek?
Çelişkili bir durum değil mi? Özgüvenli bir ekonomi yönetiminin başarılarını, özgüven sorunumuz yüzünden istismar ediyoruz. Sorun sadece bu manşetteki nobranlık değil tabii. Böyle bir şeye ihtiyaç duyulması, bu zihniyetin ülkenin ekonomi yönetimi dışındaki alandaki izdüşümü...
Bildiğim kadarıyla özgüvenli ve kompleksiz insanlar, çevreleriyle eşit ve ahlaki ilişkiler kurarlar. Akıl ve vicdan muvazeneli çalışır. Tevazu ve kendini bilmek özgüvenin ayrılmaz parçalarıdır. Devletlerde ise özgüven üretimle, inovasyonla, çalışkanlıkla, adil paylaştırılmış refahla, huzur ve barış ortamını sağlamakla mümkündür. Türkiye ekonomi yönetimi ile dünyada övgü alıyor. Hak edilmiş bir övgü bu. Ama devlet yapısının demokratikleştirilmesi, yeni anayasa yapımı, 12 Eylül kanunlarından kurtulmak, PKK sorununu çözmek, Kürtleri eşit vatandaş yapmak ve 1915 konusunda Dersim türünden ahlaki bir tartışma zemini oluşturmak konusunda, atalet ve kofluk ekonomik başarılarla tam tersi bir karakter izliyor.
İşte tam da bu kofluğun ima ettiği ihtiyaca karşılık geliyor bu türden manşetler. Cumhuriyet tarihinin en kritik devlet bunalımı olan MİT krizi de, devlet yapısındaki bu hazırsızlık yüzünden yaşandı. Aynı gazetenin, mecbur kalınmış olsa dahi, en nihayetinde şeffaf devletten bir adım daha uzaklaşmayı ima eden MİT Yasası’nın Meclis’ten geçişini “Demokrasinin zafer gecesi” olarak görmesi, aynı kofluğun bir tezahürü.
Yani, başkalarına yapılmış kabalık, haksızlık bir yana, özgüven eksikliğinin bize dair daha menfi tesirleri var.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Rize Hemşinli-Başhemşin Ermenisi
Al hepsini vur birbirine cemil hoca , "devlet=chp / devlet =akp" -akp=chp) hepsi aynı terane,birbirlerinden hiç bir farkları yok. hepsi kemalist ve türkçü,akp ve islamcı kesim elleri havaya kalkmış dua halindeki atatürkü sever ,chp ve marjinal solda papyonlu ve asker atatürkü sever anlayacağın bu toprakları nasıl başardıysalar selcukludan beri türkleştirip müslümanlaştırdılar,herşeyi mahvettiler.chp ve devlet birbirlerinin ağızlarından çıkan canavarlar olduğu için birbirlerini yutamazlar zaten.