Mehmet TIRAŞ

İmralı’ya gidip gelen koster,söyle bize ne haber?
5.03.2013
3083

 Dileğimiz İmralı sürecinin kaderi Oslo sürecinin akıbetine benzemez..

Kürt sorunu gibi bir sorunun çözümü konusunda taraflar siyasi sorun olan bu sorunu siyasi bir rant elde etmenin hesabını yapmadan olaya yaklaşırlarsa;  önemli bir yol haritası çıkacağı  beklentisi var kamuoyunda.. İstanbul Ataköy marinasından her BDP heyetinin İmralı’ya  Abdullah Öcalan ile görüşmek için kosterle  denize açılması son iki aydır ülke gündemi belirler oldu.

28 Şubat 2013 tarihinde Milliyet gazetesinin manşetten verdiği Namık Durukan imzalı “İmralı zabıtları” haberi gazetenin tam iki sayfasında tüm tutanakların detayları yayınlandı ve haklı olarak farklı yorumlara neden oldu,bunu kim sızdırdı, deyip komplo teorilerine kadar yorumlar yapıldı,siyasi arenada ve medyada.Bu bir gazetecilik başarısı deyip konun özüne inmeliyiz,akan kanın nasıl duracağı ve sorunun nasıl bertaraf edileceğine bakmalıyız..

Bu tutanaklardan Öcalan’ın öne çıkarttığı bir kaç altı çizilecek başlıklar:

“Çekilme parlamento kararıyla olacak. TBMM onaylayacak,hakikat komisyonu kurulacak,köylere dönüş olacak.Bunları yapmazlarsa çekilme olmaz.Süreç başarısız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz.Ben yoğum  BDP’nin ve PKK’nın beni kullanmasına izin vermem.

Bunlar uygulandığında ev hapsine,ne de affa gerek kalmayacağına hepimiz özgür olacağız.Başarılı olursam,ne KCK tutuklusu kalır ne başkası.Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak.

Yalnız herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız,ne eskisi gibi savaşacağız.’Başbakanı buna inandıran ekip ‘PKK’yı bitireceğiz’ dedi.10 bin kişiyi(KCK) içeri aldılar.Bu güç MİT’e de darbe planladı.”

 BDP heyetiyle Abdullah Öcalan arasında geçen konuşma tutanakları önemlidir,bunu bir tarafa bırakarak demokratikleşme üzerine soru ve yorumlarla düşüncelerimize devam edelim..

Başbakan ben “barış için baldıran zehri de olsa içerim”,demesi övgüye ve saygıya değer bir söz ama bu söz anlam kazanacaksa; içi doldurulmalı,kısa,orta ve uzun vadeli kademeli planı da ortaya konulmalı.Geçmişte söylediklerinin tekrarını yapmamalı Başbakan..Bu sorun uzadıkça ışığın etkisini kaybetmesi gibi bir hal alıyor.

Demokratikleşmeyi öne almadan Başbakan devasal bir sorun  olan Kürt  sorununu  bölgesel olmaktan çıkıp, küresel bir sorun olarak ülkenin önüne gelen sorunu nasıl çözecek?Kürt sorunu hem bölgesel. O kadar sıkıştı ki Suriye iç savaşından sonra zamana yayma  lüksü yok.

Bir de Kürt sorunu yok,terör sorunu var, benim Kürt kardeşlerimin sorunu var,diyerek yok sayan, PKK’nın Kürt sorunun türevi olduğunu hesaba katmadan, bu sorunu nasıl anlatacak kamuoyuna çok merak ediyoruz.

Kürtlerin yaşadığı yerlerin ovasının,dağının ve yerleşim yerlerinin orijinal isimlerinin bile verilmediği;hala Kürtlerin olmazsa olmazları olan anadilde eğitimin kabul edilmediği bir anlayışın devam ettiği yerde, nasıl yol alınacak bu da çok merak konusu.

Yirmi milyon Alevinin ibadet yeri olarak gördükleri Cem evlerini ibadet yeri olarak tanımayan ve kültür evi,diye tanımlayan bir Başbakan var karşımızda..Benim neye inandığımı ve nerede ibadet edeceğime Başbakan mı karar verecek?

Ruhban okulunu açmayan..

yüzde on barajını düşürmeyen,siyasi partiler kanununu değiştirmeyen,parti içi demokrasiyi boğan ve lidere bağlı bir siyasetin işlediği,seçim bölgesinin değil, liderinin milletvekilliğini yapan bir siyasetin hükmettiği,meclis iç tüzüğünün 12 Eylül hukukuyla işlediği yerde,Kürt meselesi nasıl çözülecek.

Özgürlüklere din ve mezhep üzerinden bakan ve çoğunluk üstünden okuyan,bireyin özgürlüğünü yok sayan,Uludere katliamını aydınlatmayan,uluderede 34 Kürt vatandaşını savaş uçaklarıyla bombalayan komutanlara teşekkür ederse iktidarın başı,TSK’de bombalayan generale  madalya verir!..

Suriye tarafından denize düşürülen uçakta ölen pilotların otopsi raporunu açıklamayan..

Afyon Karahisar da askeri kışlasını patlamada ölen 25 askerini nasıl öldüğü konusunda kamuoyunu ve yakınlarını tatmin edici bir bilgi vermeyen.

Her gün iş kazlarında üç işçinin öldüğü bu sayının yılda bin işçinin canından olduğu,AKP’nin on yıllık iktidarında 10 bin içinin öldüğü,AB ülkelerinde olan iş kazalarının yedi katı olduğu,AB’nin öne çıkarttığı fasılları açmayan.Çıtası yüksek bir demokrasiyi öne almayan,  evrensel hukukla devlet aklını bağlamayan bir zihniyet, toplumsal sorunları nasıl çözecek?

Mehmet Altan’ın her televizyon kanalında sık sorduğu dilinde tüy bitercesine;AB ile müzakere sürecinde,hiçbir engel bulunmamasına rağmen,hükümetin açmadığı “rekabet,ihale ve sosyal politikalar fasıllarını” açma gibi bir derdinin olmaması,neyin nesi,diyor ve devam ediyor Altan:

“Sosyal Politika ve İstihdam Faslı’nın amacı;istihdamın artırılması,çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi,uygun seviyelerde sosyal koruma istemlerinin oluşturulması,sosyal ortaklarla diyalog tesis edilmesi,sürdürülebilir bir istihdam yapısı için insan kaynaklarının geliştirilmesi,sosyal dayanışma ve yoksullukla mücadele edilmesi,kadın ve erkekler için eşit fırsatlar sağlanmasını” kapsamakta olduğunu anlatmaktadır.Bu fasıl’ın açılmaması durumda işçi ölümlerinin devam edeceğini dile getiriyor.

Altan bir başka kamu ihalesi ile ilgili AB müktesebatı  ise‘şeffaflık,eşit muamele,serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına’ dikkat çekerken,AKP’nin neden AB’den uzaklaştığını resmini çiziyordu haklı olarak.

Toplumsal yaramız olan Altan’ın da yukarıda üzerinde durduğu ve altını çizdiği,AB fasıllarını çözmeyen iktidar,Kürt sorunu gibi toplumda yarılmalar neden olan ve her an toplumsal çatışmaya dönüşecek, pimi çekilecek bomba gibi bekleyen sorunu nasıl çözecek?

Kürt sorunu demokratikleşmenin önünde engel ama;’temel hak ve özgürlükleri’ öne almadan, bireyi özürleştirmeden,demokrasiyi tüm katmanların lirik duygusu haline getirmeden yol almak mümkün mü?

Yukarıda sıraladığımız çözülmesi bekleyen sorunları çözmek için AKP kimden destek bekliyor veya kim engelliyor,buna bir açıklık getirmesi demokrasiye inanmış her vatandaşın hakkı olsa gerek!.

Demokratikleşmeyi öne almayan ve küreselleşmeyi karşısına alanın,eline aldığı her sorun elinde patlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar