Mensur Akgün
4 Nisan İstanbul’daki Osmanlı vatandaşı Ermeni aydınlarının, önde gelen kişilerin 1915 yılında gözaltına alınıp sürgüne gönderildiği gün. Yapılan çalışmalardan, zamanındaki mahkeme kayıtlarından çoğunun daha sonra öldürüldüğünü biliyoruz. Aynı yıl 27 Mayıs’ta da Tehcir kararı çıkartılıyor, Anadolu’daki yüzbinlerce Ermeni de aynı akıbetle karşılaşıyor. Diaspora Ermenileri ve Ermenistan bugünü büyük felaketin başlangıcı olarak anıyor.
Onlara göre 1915 yılında ve sonrasında yaşananlar tam bir soykırım. Türkiye’nin ve Türkiye’de yaşayan pek çok insanın ortak görüşü ise bunun büyük bir trajedi olduğu ancak soykırım olarak adlandırılamayacağı. Çünkü soykırım hukuki teknik bir terim ve gelişi güzel kullanılmaması gerekiyor. Sadece belli bir gruba ait oldukları için yok edilen, eziyet çektirilen insanlara, öncelikli olarak da Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği acılara atfen yaratılmış bir suç kategorisinden söz ediliyor.
***
Ermeni yazarlar, Amerika ve Fransa başta olmak üzere diasporanın güçlü olduğu yerlerdeki örgütler ve tabii ki Ermenistan’da hemen herkes 1948 Soykırım Sözleşmesi’nin soykırım saydığı suça ilişkin maddi koşulların oluştuğunu, dahası İttihat Terakki yöneticilerinin Ermenileri salt Ermeni olmalarından dolayı öldürmek, yok etmek niyetiyle hareket ettiğini söylüyor. Bu yüzden de 1915 trajedisi soykırım olarak tanınmalı diye ısrar ediyor.
Çoğunun amacı soykırımın tanınması ve kendilerine yapıldığına inandıkları tarihi haksızlığın kabul edilmesi. Bazılarının tazminat ve toprak talepleri de var. Soykırım tanımını bir başlangıç olarak görüyorlar, daha da fazlasını bekliyorlar. Daha doğrusu hayal dünyasında yaşıyorlar. Azınlıkta da olsa tarihin tarihte bırakılmasını isteyen Ermeniler de mevcut. Onlar bugünü ve geleceği kurtaralım, insanlar bir daha nefrete ve şiddet yüzünden acı çekmesin, ilk fırsatta Ermenistan ile Türkiye barışsın, yakınlaşsın diye düşünüyorlar.
Türkiye’nin resmi duruşu Ermenilerin çektiği acılara anlayışla bakmak yönünde. Eskisi gibi böylesi olaylar yaşanmamıştır denmiyor, inkar politika olarak benimsenmiyor. Zaman zaman acıların paylaşıldığına ilişkin mesajlar yayınlanıyor. Gerçeğin ortaya çıkması için ortak bir komisyon kurulsun, tarih tüm arşivler açılarak araştırılsın deniyor. Ancak soykırımı kavramının hukuki çerçevesi dışına çıkartılmasına, devletlerin, siyasi otoritelerin yaşananları soykırım olarak adlandırmasına karşı çıkılıyor. Trajedi savaş koşullarına bağlanıyor.
Türkiye’nin haksız olduğunu söylemek zor. Her şeyden önce 9 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilip 12 Ocak 1951’de yürürlüğe giren “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” bir suçun soykırım olup olmadığını belirleme görevi mahkemelere vermiş. Eğer bu Sözleşme geriye işlemiş olsaydı, 6’ıncı maddesine göre bu konudaki kovuşturmayı öncelikle bizim mahkemelerimiz yapacaktı. Onların yetersiz kalması halinde uluslararası mahkemeler devreye girecekti.
Fakat bu konuda başarılı olmadığımız, ne demek istediğimizi anlatamadığımız da gerçek. Aralarında Rusya, Fransa’nın ve Venezüella’nın olduğu 30 devlet 1915 trajedisini soykırım olarak kabul ederek anma kararını çoktan aldı. Bazıları bu kararın sorgulanmasını, soykırım olup olmadığının akademik düzeyde dahi tartışılmasını yasaklayan yasalar çıkarttı. Yasama organlarının, federe devletlerin, sivil toplum örgütlerinin 1915 yılında soykırım olmuştur dediğini gördük. Ama bunların çoğu unutuldu, Türkiye tepki vermeyince, önemsemeyince alınan kararların önemi, anlamı azaldı.
Bazen de sorunun hukukileştirilmesi işe yaradı. Avrupa Konseyi’ndeki eski temsilcimiz ve şimdi Kültür Üniversitesi’nde meslektaşım Büyükelçi (Em.) Erdoğan İşcan’ın GİF-GRF için kaleme aldığı yazısında vurguladığı gibi uluslararası mahkemeler Türkiye’nin pozisyonunu destekleyen kararlar aldı, varsa suça mahkeme karar verir dedi. Uluslararası Adalet Divanı Hırvatistan-Sırbistan kararında 1948 Sözleşmesi’nin geriye işlemeyeceğine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Perinçek-İsviçre davasında mahkeme olmazsa karar verilemeyeceğine hükmetti.
Bana öyle geliyor ki Amerika ya da bir başkası 1915 trajedisi için ne söylerse söylesin bizim sorunu daha fazla hukukileştirmemizde, Şükrü Elekdağ’ın yıllar önce önerdiği gibi Sözleşme’nin 9’uncu maddesine istinaden Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmamızda, en azından başvuru hazırlığı yapmamızda yarar var. Belli ki Ermenistan ve Ermeni tezleri karşısında söylem üstünlüğü sağlamamız mümkün olmayacak. Caydırıcılığımız da çok işe yaramayacak. Hiç olmazsa siyasi mücadeleyi hukuki hale çevirelim ama bu arada da insani hassasiyetlere hep birlikte dikkat edelim.
***
Evet, dün iyisiyle, kötüsüyle bir 24 Nisan daha geride kaldı. Bazılarımız 106 yıl önce olanlardan dolayı acı duydu, üzüntülerini paylaştı. Bazılarımız tepki gösterdi, Türklerin yaşadıkları neden önemsenmiyor dedi. Dışişleri Bakanlığı haklı olarak şehitlerine dikkat çekti. Gündemse hemen her yıl olduğu gibi ABD Başkanı’nın ne diyeceğine, yıllar önce Reagan tarafından kullanılan kelimeyi kullanıp kullanılamayacağına kilitlendi. Biden-Erdoğan görüşmesi üstüne fikir yürütüldü, Kuzey Irak operasyonuyla bağlantı kuruldu.
Ancak Türkiye genelde itidali elden bırakmadı, tehdit diline başvurmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan hakikatleri savunmaya devam edeceğiz dedi. Ermeni Patriği Maşalyan’a mesaj gönderdi, Ermenistan’a çağrıda bulundu. Umarım Biden yazılı açıklamasında “genocide” dedi diye bu tutumuz değişmez. Reaksiyonlarımız kendimize zarar vermez, Amerika ile sorunlu olan ilişkilerimizi daha da sorunlu hale getirmez. Zaten biz fazla tepki göstermezsek, önemsemezsek “soykırım” sözü bundan sonra sadece 24 Nisanlarda hatırlanır…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024