Mücahit BİLİCİ
Son zamanlarda yaşananlar Kürdlerin sahip olduğu beşeri ve hukuki statüyü kâmilen yansıtıyor. Suriye’den Avrupa’ya kaçarken boğulup cesedi sahile vuran (ve vahşi Batı’ya karşı dört dörtlük bir mazlum Müslüman imajı verecekken Kurdi’liği ile ağız tadımızı bozan Alan Kurdi isimli mülteci) çocuk veya gömülmesine izin verilmediği için ölmüş çocuğunun cesedini buzdolabında tutan anne… PKK’ye tepki göstermek için dövülen ve büyük bir insani meziyetmiş gibi merhamet edilmenin nesnesi olarak duyarlılığa konu edilmek istenen Kürd mevsimlik işçiler… çalıştığı inşaatın sislerinin üstüne kanı akan Kürd inşaat işçisi… Kürd illerinden gelip oraya dönerken taşlanan şehirlerarası otobüsler ve içlerindeki çoluk çocuk yolcular… HDP isimli milletvekili sayısı itibariyle Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin genel merkez ve şubelerine yapılan saldırılar, ateşe vermeler… Ve en önemli olanı: Güney Kürdistan’ın milli kıyafetini giydiği için Facebook’tan izi sürülüp ağzı burnu dağıtıldıktan sonra bayrağa sarılan ve Mustafa Kemal büstü öpmeye zorlanarak insanlık onuru yaralanan sera işçisi.
Bunları Kürdlere zulmediliyor, ay ne çok acı var, çok ayıp yahut kardeşliğe, insanlığa sığar mı diye sormak için yazmadım. Bu sorular doğru bile olsa asıl mevzuu ıskalayan sorulardır. O yüzden o tür şeylere tenezzül etmeyen bir bakışa ihtiyaç var. Bu olayların sembolik değeri, savaşlarda ölenlerin ölümlerinden daha büyüktür.
Neden?
Aslında şimdi bu ufak tefek ihlallere dikkat çekerken çok daha önemli olan asker ve polislerin ‘şehit’ edilmelerinden söz etmemeyi yanlış bulanlar olacaktır. Ama değil. Bir siyasetçinin dediği gibi askerlik yan gelip yatma yeri değildir. Askerin vazifesi talim ve harptir. Askerin ölmesi görevinin gereğidir. Acıdır. Ancak savaş şartlarında olağandır. Bu yüzden karşılıklı birbirine savaş ilan etmiş devlet, örgüt ve benzeri oluşumların savaş kuralları çerçevesinde savaşmaları sonucu ölen insanlar acı kayıplardır. Ancak bunun medyada veya resmî görevlilerin bizden talep ettiği şehit acısı edebiyatıyla özdeşleştirilmesine hiç gerek yoktur. Zaten acıyı çeken ailelerdir. Asker ve PKK’li ölümleri bu yüzden üzücü ancak olağan durumlardır. Asker veya PKK’li birine yapılan işkence ise olağanüstü bir durumdur. Savaşanların birbirlerini öldürmeleri legal ve olağan bir durumdur. Sivillere dokunmaları, savaş kurallarını ihlal etmeleri ise olağanüstü bir durumdur. Sivil şahıs ve memurlara dokunduğunda PKK teröristtir. Sivile dokunan PKK de teröristtir, onu bahane edip sivile saldıran da.
Şu hâlde ölümler bize belki lüzumsuz ve pek çok açıdan adi bir savaşı haber veriyor. Fakat bu yukarıda bahsi geçen olaylar Kürdlerin statüsünü, statü olarak yokluğunu yansıtan olaylardır. Kürdlerin irade olarak tanınmaması sözkonusudur. Kürd Türkiye’de, kendi vatanında hâlâ bir mülteci olarak tutulmaktadır. Ölümü bu yüzden bir cinayet değil bir telef olmadır.
Kürdlerin geleceği Türklerle birarada yaşamaktır. Bunu herkes biliyor. Yeterince kimsenin bilmediği ve bilmek istemediği ise bunun ancak Kürdlerin bağımsız olma hakkının tanınmasıyla mümkün olabileceğidir. Yani Kürdlerin eşitliği için egemenliklerinin tanınması, birarada kalmaları için de isterlerse bağımsız olma hakkına sahip olduklarının teslim edilmesi gerekiyor.
Bugünlerde sıkça duyuyoruz: Ey Kürdler, ne istiyorsunuz, neyiniz eksik? Bu zahiren samimane soru esasen gerçeğin en çıplak fotoğrafıdır. Kürd’ün neyi eksik sahiden? Kürd’ün bu soruyu sorma konumunda olmaması, olamamasıdır eksik olan. Bu soruya verilecek herhangi bir cevap kölelik talebine olumlu bir cevaptır. Bu sorudaki masumiyet sadece ve sadece uzun süre kabuk bağlamış bir tahakkümün artık kendi farkına varamayacak kadar doğallaşmış olmasıdır. Tahakküm edenin, içinde bulunduğu imtiyaz ve kibrin kendisinin olağan bir hakkı olarak görmeye başlaması bu tahakkümü ortadan kaldırmıyor.
Kürdler eşit vatandaş (yani devletin sahibi) olmadığı için devletin sahibi olanlardan suçun şahsiliği ilkesinin gerektirdiği bir titizlik yerine “teröristler” genellemesiyle muamele görüyorlar. Suç işlemek için örgütlenmiş kalabalıklardan Kürdlere merhamet etmelerini isteyen söylemler aslında suça teşviktir.Kürdler devletin sahibi olmadıkça insan olarak eşit görülmeyecek ve teba muamelesine tabi tutulmaya devam edecektir. Barış sürecini bile iradesi hür siyasi muhataplarla değil, hapisteki askerî muhatapla yürütmek istemenin sebebi budur.
Kürdler Kürd olarak eşit görülmedikleri için Müslümanlık şemsiyesi altında insan olmaya davet ediliyorlar. Hayır diyenler insan görülmüyor.
Hâlbuki uyanmış bir milleti ilânihaye esarette tutmak mümkün değil. Hükmetme kibrinden vazgeçip adalet yoluyla musalaha yolunu seçmek zorundasınız. Savaşı kaybettiniz.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025