Mümtazer TÜRKÖNE
Sık tekrarlanan bu cehaletin son örneği, Hayrettin Karaman’ın dünkü yazısıydı. “Bu anlaşma Osmanlı Devleti’ni parçalamadı mı, topraklarında küçük ve sözde devletler oluşturmadı mı?” diye, kendinden emin sıraladığı bütün soruların karşılığı, aynı netlikte ‘hayır’ cevabı. Cehaletin siyasî ictihad veya ideoloji farkı olmuyor. Önceki gün Ceyda Karan Cumhuriyet’te, Nihal Bengisu Karaca Habertürk’te aynı cehaletin numunelerini sergilediler. Karaca, bu anlaşmanın yüz yıllık bölge sınırlarının haritası olduğunu sanıyor. Ceyda Karan “Sykes-Picot çatırdıyor” diye, bu hükme dayanıp üstelik bir kehanette bulunuyor. Olmayan bir şey nasıl çatırdar? Anlaşılan o ki cehalet, bulaşıcı hastalık gibi çok kolay bir ortak paydaya dönüşüyor.
Bu ay, Sykes-Picot Anlaşması’nın yüzüncü yıldönümü olduğu doğru. Ancak çok basit bir tarihî gerçek daha var: Bu anlaşma hiçbir zaman uygulanmadı. Merak edenler Google görsellerden bu anlaşmanın haritasına ulaşabilir ve bugünün haritası ile en küçük bir benzerliğinin olmadığını görebilir. Sykes-Picot’da Ortadoğu sınırları batıdan doğuya doğru paralel çizgiler halinde gider, devlet sayısı da bugüne uymaz. Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’dan ülkemizin önemli bir kısmı Rusya’ya dahil edilmiş, Güneydoğu’muz ise aşağıda paralel giden ülkenin hakimiyet alanında kalmıştır. Filistin bölgesi Fransızlara bırakılmış, bu anlaşmadan bir yıl sonra İngiltere’ye geçmiştir. Ürdün, yine bu anlaşmada yer almayan uydurma bir devlet olarak Mekke Şerifi’nin oğluna taht bulmak için sonradan icat edilmiştir. Petrol istasyonu şeklinde kurulan küçük devletçikler de yine bu haritada yer almaz.
Bölge için Balfour Deklarasyonu, bizim için Sevres, sonra onun yerine Lozan, II. Dünya Savaşı’ndan sonra başka anlaşmalar Sykes-Picot’yu yine sahipleri elinde hükümsüz kılmıştır. Sykes-Picot’yu bu kadar kışkırtıcı şekilde hafızalara nakşeden, uygulanması değil ifşa edilmesidir.
Hikâyesi şöyledir: İngiltere’nin Mısır Başkomiseri Mc Mahon’ın, Şerif Hüseyin’le yazışarak Fransa ile yaptığı anlaşmadan Rusya’nın haberdar olması üzerine, bu ülkeyi de dahil eden yeni bir anlaşma hazırlanıyor. Anlaşmaya ismini veren İngiltere’den Mark Skyes, Fransa’dan François Georges-Picot isminde iki uzmanın hazırladığı harita, tam yüz yıl önce üç ülkenin dışişleri bakanlarının Edward Grey, Paul Cambon ve Sazanov’un imzasıyla yürürlüğe giriyor. (Bu hikâyeyi konu alan, tercümesi berbat olmasına rağmen Fromkin’in “Barışa son veren barış” kitabına bakabilirsiniz) Sonra tarihin akışı değişiyor, Bolşevik Devrimi oluyor. Lenin’den sonra Sovyetler’in ikinci en önemli ismi Lev Troçki emperyalist ülkelerin ipliğini pazara çıkarmak adına bu anlaşmanın bütün belgelerini İzvestiya Gazetesi’nde yayımlıyor. Sykes Picot’nun özelliği uygulanması değil, Troçki sayesinde bütün detaylarıyla bilinmesi. Böylece dünya, emperyalizmin çirkin yüzünü, halkların kaderini çıkarlarına uygun şekilde nasıl zalimce belirlediğini öğrenmiş oluyor. Bu ifşaattan sonra Sykes-Picot, Ortadoğu’nun sınırlarının ve halklarının kaderinin yabancı güçler tarafından belirlenmesinin açık kanıtı olarak gösteriliyor. Sykes-Picot, Şükrü Hanioğlu’nun belirttiği gibi ‘bir harita değil, bir kavram ve süreç’. Bugün Suriye ve Irak’ın kaderi bölgede değil, Avrupa başkentlerinde veya ABD’de belirlenirken ister istemez aklımıza bu kavram ve sürecin yüz yıldır değişmemesi geliyor.
Peki Sykes-Picot’yu bugün hâlâ geçerli bir harita zannetme cehaletinin sakıncası ne? Soyut düşünmek, gelişmiş bir analiz becerisi getirir, somut varlıklara takılmak sizi olduğunuz yere çiviler. Haritaya takılanlar, bu sefer yüz yılın tarihini cahilce yeniden yazıyor. Ortadoğu’ya ulus devlet yapısının dayatılması iddiası gibi. Bölgede Türkiye ve İsrail dışında tek bir ulus devlet yok. Sınırlar ulus devletin oluşmasını engelleyecek ve sürekli problem üretecek şekilde oluşturuldu, böylece kabile yapıları varlığını korudu. Bugün IŞİD’in kontrol ettiği sınırlar bir ulus devlete daha çok uymuyor mu?
Sykes-Picot bir harita değil, Troçki sayesinde suçüstü yakaladığımız Ortadoğu’daki yabancı parmağı. Haritalar bu coğrafyada çok değişti, ama cehalet maalesef yüz yıldır hep aynı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025