Namık ÇINAR
Hadi gelin bugün, becerebilirsek biraz matrak geçelim.
Bizim, bir hayli emekli general dostları olan karı-koca bir yakınımız var.
Muarızlarım nasıl olsa bu gazeteyi okumuyorlar ya, o yüzden rahat rahat yazabiliyorum şimdi bunları.
Çünkü senenin en az yarısını Türkiye’nin dört bir yanındaki orduevlerinde ve askerî kamplarda hep birlikte geçirdikleri için, bizimle tanış oldukları duyulacak diye ödleri kopuyor.
Zaten eskisi gibi görüşmek nerdeee! Ayaklarını iyice kestiler bizden.
Canları sağolsun!
Gezinmedikleri zamanlarını Antalya’da geçiren bir general dostları, sık sık sıkıldıklarına, değişiklik olsun diye geçenlerde kalkıp İstanbul’a gelerek, mutat olduğu üzere orduevlerinin en ünlüsüne yerleşmişler.
Günlerini hep beraber İstanbul’daki diğer askerî mahfillerin altını üstüne getirerek geçirirlerken, bizimkiler bir günü de evde misafir etmeye ayırmışlar.
Yemek öncesinde Paşa Bey tekli koltuğa oturmuş, hanımefendisi de üçlü kanepenin tam orta yerine kuruluvermiş.
Siz bilmezsiniz, bu eski bir alışkanlıktır.
Generaller bir birliği denetlemeye mi gittiler, yanlarına eşlerini de alırlar ki, o garnizonun tüm subay ve astsubay karıları da onu karşılayıp ağırlasınlar.
Bir denetlemeyi de garnizon komutanının karısı veriyordur ki, kocasının bir üst rütbeye terfiini hak edecek kadar, bakalım hanımefendiyi hoş tutmasını bilecek biri midir?
Sicil yönetmeliğinde yahut yeni düzenlenen “Askerî Disiplin Kanunu”nda dahi subay eşlerine gösterilen bir tarz özenin ve hattâ bir türlü vazgeçemedikleri “iffet” sorgulamasının bile köklerini bu sadakat ve biat ilişkilerde aramak gerekir.
Neyse, ciddi meseleleri bırakalım şimdi bir kenara...
İşte bu maksatla, meselâ orduevindeki büyük salonun başköşesine böyle afili bir üçlü kanepe-koltuk konur. Gelen “han’fendi”nin, taht misali o kanepenin sağına soluna kimseciklerin gelip ilişmesine muhal bırakmayacak şekilde tam ortalayarak kurulması sağlanır.
Geri kalan bütün hanımlar kocalarının rütbe sırasına göre, sağlı sollu dizilmiş tek koltuklara ve sandalyelere otururlar. Kapıya doğru yüzbaşıların, üsteğmen ve teğmenlerin teşrifatçılıktan arta kalan eşleri sıralanmıştır.
Asla albay, yarbay ve binbaşılarınkilerden değil; işte tam da bu küçük rütbeli subay eşlerinin arkalarından itibaren de astsubay karıları sağlı sollu ama ayakta olarak dizilmişlerdir.
Bu düzen bozulamayacağı gibi, katılmaktan da kaçılamaz. Öğretmen dahi olsalar, okullarından izin alıp ille de geleceklerdir.
28 Şubat’ta eşinin başörtüsüyle bu sisteme uymayan subay ve astsubayları atmayıp da ne yapacaklardı, hadi şincik söyleyin bakalım!
Olur olmaz, bilir bilmez konuşmaya gelince, üstünüze yok ama.
Hüznün mizahı bu kadar olur
Yani diyeceğim, kanepenin tam orta yerine yerleşmek, geçmişin o şaşaalı günlerinden bir hâtırâdır ki, bazen elemli bir daussıla kırıklığıyla göz buğulanmalarına bile sebep olur.
İşte o sırada, sofra hazırlanıncaya kadar bir şeylerle oyalanacağı tutan paşanın, yanı başındaki gazeteliğe uzandığında eline gelen o uğursuz kitap yüzünden, bütün bu duygulardan koparak ortalık birden bire cenaze evine dönmesin mi!
“Darbeci Ordunun Hain Subayı.
Yazan: Namık Çınar- Taraf yazarı”
“Ne arıyor sizde böyle bir kitap” diye yadırgayarak, sormaz mı paşa?
Bir kere, ne mal olduğu daha kitabın adından belli değil midir zaten? Başınıza sardırdığınız belânın, çıkın bakalım, nasıl çıkacaksınız şimdi içinden!
Hanımefendi de şöyle bir yekinip, kitap kapağındaki resmime bakarak, “Aa! tanıyorum ben bu herifi. Birkaç defa görmüştüm televizyonda. Vatan haini bunlar, vatan haini!” diye hiddetlenmesi, işi daha da sarpa sarar bir kıvama sokmasın mı?
Sonunda birtakım uyduruk bahanelerle yatıştırılıp çöpe doğru uzanırken, hanımefendi arkadan seslenmektedir hâlâ:
“Çöp de olmaz. Maazallah birinin eline geçer. Yakmak lâzım, yakmak lâzım!”
Benim açımdansa herhangi bir kahır yoktur. Kimin tekerine çomak sokup, kimin tarafından yerildiğim önemlidir. Halka ve ona değgin değerler değilse; gerisi vız gelir, tırıs gider.
Sözde neşeli şeyler yazacaktık, olmadı. Bizdeki gülmece becerisi bu kadar işte, görüyorsunuz.
Kasıklarını tutacakları bir anlatı bekleyenler için, besbelli ki bir hayal kırıklığı.
Ama ruhu gamlı baykuşlara tünek olmuş bizim gibi biri bakımından, “aman, buna da şükür”deseniz, yeridir bence.
Ayrıca onca şeyi göz göre göre idare ediyorsunuz.
N’olmuş yani, bunu da edin!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016