Ümit Akçay
Geçtiğimiz günlerde Çin, çip sanayisini desteklemek için 40 milyar dolarlık devlet destekli yeni bir fon kurduğunu açıkladı. Yarı iletken (semiconductor) parça üretiminde kendi kendine yeterliliğe ulaşma hedefi, bu yeni yatırım programının temel motivasyonunu oluşturuyor. Bu elbette Çin’in ABD ile rekabetindeki temel yarışma alanlarından biri. Geçtiğimiz ay, Japonya da devlet destekli fonla çip sanayinde üretim yapan bir firmayı 6.4 milyar dolarlık yatırımla satın aldı ve küresel çip savaşlarına katıldı. ABD’de ise Biden yönetimi tarafından geçtiğimiz yıl çıkarılan Enflasyonu Düşürme Yasası ve Çip Yasası, sadece çip sanayinin teşvik edilmesini değil aynı zamanda genel olarak yerli üretimin artırılmasını ve yeniden sanayileşme hedeflerine ulaşmayı amaçlıyor. Sadece Çip Yasası çerçevesinde öngörülen teşvik miktarı ise baş döndürücü düzeyde; 280 milyar dolar. Avrupa Birliği de, küresel çip yarışında geride kalmamak için 15 miyar Avro büyüklüğünde bir fon ayrıldığını açıkladı.
Örnekler uzatılabilir ama tüm bu gelişmeler bize küresel ekonomi politikte bazı önemli değişimlerin yaşandığını ifade ediyor. Bu yazıda, kapitalizmin Türkiye’deki dönüşümünü, küresel kapitalizmin yakın dönem eğilimleri üzerinden değerlendireceğim.
ÇOKLU KRİZ DÖNEMİ VE KÜRESEL KAPİTALİZMİN YENİ EĞİLİMLERİ
Küresel kapitalizmin yakın dönemli eğilimlerini şekillendiren beş önemli gelişme var.
1- 2008 küresel finansal krizi ve durgunluk
2008’de ABD finans sistemindeki çöküşle başlayan küresel finansal kriz, kısa sürede hızla AB’yi etkilemiş ve 2013 sonrasında da Küresel Güney’i etkisi altına almıştır. ABD’de krize verilen politika tepkisi ‘batmak için çok büyük’ olarak kabul edilen firmaların kurtarılması, faizlerin sıfırlanması ve miktarsal genişleme mekanizmasıyla ekonomiyi canlandırma adımlarından oluşuyordu.
Bu adımlar kısa sürede etkisini gösterdi ve 2010’da ekonomik toparlanma geldi. Dahası, miktarsal genişleme ve sıfır faiz ortamında Küresel Güney ülkelerine sermaye akını yaşandı. Bu sayede, aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerde 2010 ve 2013 arasında güçlü ekonomik büyüme rakamlarına ulaşıldı.
Avrupa’daki politika tepkisi ise ‘daha fazla neoliberalizm’ olarak şekillendi. Kemer sıkma politikalarıyla Güney Avrupa ülkeleri uzun bir depresyona mahkum edildi. Sonunda AB’de ihracata dayalı bir büyüme modeli şekillenirken Küresel Güney’de özel ya da kamu borcuyla finanse edilen ve iç talebe dayanan büyüme modelleri mevcudiyetini korudu. Çin’de dahi net ihracatın büyümeye katkısı 2008 krizi sonrası dönemde azalmaya başladı ve Çin daha dengeli bir büyüme patikasına yöneldi. Kısacası, 2008 krizinden geriye kalan, gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da büyümesi ve ekonomik durgunluk oldu.
2- Jeopolitiğin ve ekonomik milliyetçiliğin geri dönüşü
2020’li yıllardaki çoklu kriz ortamının temel bileşenlerinden biri Covid-19 pandemisi sonrası pek çok ülkede artan kendi kendine yeterlilik endişeleridir. ‘Kaynak milliyetçiliği’ olarak adlandırılan eğilimlerle de desteklenen bu endişeler, bir kriz ortamında ihracatın sınırlanması ve dünya ticaretinin daralması gibi sonuçlar doğurabilmektedir. Bunun yaşanmış olması, doğal kaynaklara, temel gıda ürünlerine ve stratejik emtialara ulaşmanın hayati önemde olduğunu yeniden hatırlatmıştır. Bu ise, ekonomik güvenlik kavramının yeniden öne çıkmasına neden olmuştur.
Pandemiye ek olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi ile başlayan savaş konjonktürü de jeopolitiğin küresel ekonomi politikte yeniden öne çıkmasına neden olmuştur. Özellikle 1990’larda Sovyetler Birliği yıkılınca oluştuğu ilan edilen tek kutuplu dünya ve bu bağlamda gelişen tek bir küresel pazar, küresel tedarik ve üretim zincirlerinin kurulmasını beraberinde getirmişti. Yani jeopolitik risklerin ortadan kalktığı ve ABD liderliğindeki bütünleşmiş bir dünya pazarı oluştuğu fikrine dayanarak geliştirilen uluslararası üretim ve finans sistemi, pandemi ve savaş konjonktürü ile karşılaştığında derinden sarsıldı. Yeni oluşan çok-kutuplulukta ABD öncülüğündeki G-7 ülkelerinin Rusya’ya karşı uyguladığı ekonomik yaptırımlar da katalizör etkisi yaptı.
3- Ekolojik kriz
Çoklu kriz ortamının bir diğer önemli bileşeni derinleşen ekolojik kriz. Ekolojik krizin neden olduğu olağanüstü iklim şartlarının getirdiği yıkım ve zararlar, uluslararası göç dalgalarına sistematik katkı sunmakta. Ekolojik kriz karşısında alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi, altyapının yenilenmesi ve sanayinin yeniden yapılanması gibi üç temel adımdan oluşan geniş kapsamlı yatırım programları, ABD ve Avrupa’da güncel olarak temel büyüme stratejisini belirlemektedir. ‘Yeni yeşil anlaşma’ olarak adlandırılan bu yatırım paketleri yeşil sanayilerin teşvik edilmesini amaçlıyor. Karbon salınımını sınırlamaya dönük bu adımlarla her ne kadar belirlenen hedeflere ulaşmak neredeyse imkansız olsa da, ekolojik krizin katalizör olmasıyla kamu tarafından yapılacak geniş kapsamlı yatırımların yeniden gündeme gelmesi mümkün olmuştur.
4- Sanayi politikasının dönüşü:
Buraya kadar sıraladığım 2008 krizinin etkileri ve Batı’daki durgunluk eğilimleri, pandemi ve savaş konjonktürünün yarattığı jeopolitik yeni ortam ve son olarak ekolojik krizle mücadele etme zorunluluğu sanayi politikalarının yeniden gündeme gelmesiyle sonuçlanmıştır. Özellikle çip üretimi gibi dijitalleşmenin temel bileşeni olan kritik metaların üretiminde küresel rekabet giderek yoğunlaşmaktadır.
Bu rekabet, aynı zamanda sermayenin uluslararasılaşmasında yeni eğilimleri beraberinde getirmektedir. Tedarik ve üretim zincirlerinin kısalması, üretim zincirlerinin etkinliği kadar dayanıklılığının önemli olması ulus-pazar ölçeğine geri dönüş eğilimlerinin güçlendiğini ima etmektedir. ABD, Almanya ve Çin merkezinde oluşan üç önemli birikim kutbu, bu üç ülke etrafında şekillenen bölgesel ticaret ağlarının daha da yoğunlaşmasına neden olabilir. Diğer yandan bloklar arası ticaretin yavaşladığı bir dönem çoktan başlamıştır. Bu süreci Batı’nın Çin’den ayrışma (de-coupling) stratejisi ve yatırımların ‘dost ülkelere’ yönlendirilmesi (friendly-shoring) politikası daha da hızlandırmaktadır.
5- Milliyetçi-Muhafazakar güçler küresel kapitalizmi yeniden şekillendiriyor.
Ülkeler arası emperyalist rekabetin arttığı bu süreç, ekonomi politikası olarak neoliberal dogmaların aşındığı, emeğin yeni muhafazakar sosyal yardım programlarıyla ve artan borçlanmayla kontrol altına alındığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Süreci ağırlıklı olarak milliyetçi-muhafazakar güçlerin etkili olduğu iktidar blokları yönetmektedir. Bir başka ifadeyle neoliberalizmin krizi demokratikleşme ile sonuçlanmamış, milliyetçi-muhafazakar güçler pek çok ülkede ya iktidara gelmiş ya da muhalefette kalsa da siyasi çatışmanın eksenini belirler hale gelmiştir.
TÜRKİYE KAPİTALİZMİ VE YAPISAL KRİZİ
Küresel düzeyde bu yeniden yapılanma yaşanırken Türkiye kapitalizmi birikim modeli krizinden çıkamıyor. Daha önceki yazılarda pek çok kez değindiğim için bu kısmı detaylandırmayacağım. Özetle şunu ifade edebilirim: 2001 model Türkiye kapitalizmi 2013’ten beri krizde. 2013 sonrasında ise bağımlı finansallaşma modelinden uzaklaşma girişimleri sürekli krizlerle sonuçlanıyor. 2021’deki para politikası deneyi, bunlardan sonuncusuydu. Kısacası, 2002-2008 arası model de 2013 sonrası model de işlemiyor.
2023 seçimleri döneminde ekonomi gündemini, farklı sermaye fraksiyonlarının desteklediği bu iki birikim/büyüme stratejisi şekillendirdi. Sermaye fraksiyonlarının farklılaşan çıkarları AKP’nin siyasi öncelikleriyle örtüştüğü ölçüde ekonomi politikalarında dönemsel olarak ortaya çıkan zikzaklar, bir yandan Türkiye kapitalizminin krizinin nasıl çözüleceğinin halen belli olmamasından kaynaklanıyor. Diğer yandan da, küresel ara rejim konjonktürü nedeniyle Türkiye gibi ülkelere açılan bazı manevra alanlarından yararlanan AKP, bu yapısal krizi daha otoriter yöntemlerle yöneterek aşmaya çalışıyor ve otoriter konsolidasyon sürecinin önü açılıyor.
Özetlediğim bu dünya ve Türkiye tablosu bize kısa ve kolay bir çözüm olmadığını anlatıyor. Çoklu kriz ortamı, farklı sermaye fraksiyonlarının çıkarları doğrultusunda ve milliyetçi-muhafazakar güçlerin yönlendiriciliğinde şekilleniyor. Tüm bu tabloda soldan yana bir alternatif nasıl kurulabilir sorusu, gerek demokratikleşmenin, gerek iklim kriziyle daha etkin baş etme yollarının keşfedilmesinin, gerekse de kapitalizmin aşılacağı yeni üretim ve bölüşüm organizasyonlarının geliştirilmesi açısından kritik önemde duruyor.
Kapatırken kısa bir notla bitirmek istiyorum. Bu yazının başlığı ve içeriği, bu yıl 17.’si düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi’nin ‘Kapitalizm ve Yıkım’ başlıklı açılış oturumunda yapacağım sunuşa dayanıyor. Kongre 7-10 Eylül arasında, programa şuradan göz atabilirsiniz, İzmir’deki dostları bekliyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025