Yasin AKTAY
Başbakan Erdoğan ile CHP lideri Kılıçdaroğlu arasındaki "dindar/ateist nesil" tartışması İmam-Hatip okullarının (İHO) tarihine uzandı. Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın suçlamalarına cevap olarak dindar nesil yetiştirme konusunda CHP'nin asla AK Parti'den geri kalmadığını kanıtlamak İHO'ları kendilerinin kurmuş olduğunu "hatırlattı".
Tabii CHP'nin bu dindar nesli yetiştirirken sağ muhafazakar partilerden farkını da "istismar konusu yapmamak " olarak ifade etti. "İstismar" kavramını siyasetçiler istedikleri kadar birbirleri aleyhine kullanabilirler de, bu tür suçlamaların hiç bir analitik değeri olmuyor. Kimin neyi ne kadar inanarak yaptığını, birinin yaptığından temin ettiği siyasi faydaya bakarak bile kanıtlamanın nesnel bir ölçütü yok. Siyasal eylem özünde bir fayda temin etmeye dönük olduğundan, temin edilen faydayı bir suçlama konusu yapmak da siyasetin doğası hakkında en iyi ihtimalle bir yüzeyselliği ifade ediyor. İsterseniz, bu yüzeyselliğin ötesine geçip CHP'nin İHO'ları açmasının arkaplanında gerçekten "dindar bir nesil" yetiştirmek mi olduğunu yoksa başka ne tür bir hesabın olduğuna bakalım.
Gerçekten de Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi, İHO'ları da bugün sayıları 30'u bulmuş olan İlahiyat fakültelerinin ilkini de 1949 yılında CHP yönetimi kurdu. Ancak bu okullar hiç yoktan kurulmuş değildi. Bu okullar zaten vardı ve yine aynı CHP yönetim tarafından 1933 yılında kapatılmıştı. CHP'nin bu okulları neden kapattığı ve yeniden açmaya nasıl karar vermiş olduğuna yakından baktığımızda CHP'nin din alanı hakkında hiç bir zaman olumlu bir yaklaşıma sahip olmadığı net bir biçimde görülür.
Açıkçası CHP'nin din politikasındaki stratejik hedefi dinin sosyal hayattan tamamen silinmesi, bireysel hayat alanlarına (Allah ile kul arasına, yani "vicdan" alanına) çekilecek olan dinin de zamanla tamamen etkisini yitirmesiydi. Bugün bu tespit yapıldığında CHP'ye ağır bir suçlamada bulunulmuş gibi oluyor, ama unutmayalım ki CHP'nin iktidarda olduğu yıllarda dünyada bir pozitivizm ideolojisi hakimdi ve CHP kadroları bu ideolojiyi olduğu gibi benimsiyordu. Bu ideoloji dini tamamen hurafe ve uydurulmuş inançlardan ibaret görüyordu ve bilimin gelişmesi karşısında tutunacak bir dalı kalmayacağını vehmediyordu. Bilimin "aydınlık gelişimi" karşısında eninde sonunda zaten hayattan çekilecek olan dinin gidişine yardımcı olmak CHP'nin benimsediği siyasetti. Buna yardımcı olmak için dinin kurumsal varlığını zayıflatmak gerekiyordu. Bunun da ilk yolu "dini temsil eden kadroların resmi/kurumsal varlıklarına" yol vermekten geçiyordu.
Bu esnada "dinimizin akla, mantığa önem veren, hurafe karşıtı ve bir ruhban sınıfının bulunmadığına dair söylemlerine" bir övgüymüş gibi yapılan atıflara bu politikayı sadece kolaylaştırıcı olmak üzere yer veriliyodu. 1933 yılına gelindiğinde zaten harf inkılabı yapılmış, ulemanın sosyal pozisyonu alabildiğine itibarsızlaştırılmış, Tevhid-i Tedrisat politikası ve yargı alanındaki değişikliklerle ulemanın iş yapacağı bütün görev alanları yok edilmiş, pozitivist söylemlere yapılan aşırı vurgularla din alanı tamamen hayatın dışına itilmiş bulunuyordu. İlahiyatlarla İHO'lar resmen kapatılmadan önce hiç bir öğrencinin rağbet edemeyeceği kadar gözden düşürülmüş bulunuyordu. Geriye sadece kapılarına bir kilit koymak kalmıştı.
Yani tam 20 yıl boyunca hiç bir din eğitiminin olmadığı bir ortamı Türkiye'ye reva gören de CHP idi. Aynı CHP 1949 yılında tekrar bu okulları açmaya neden karar verdi? Bu sorunun cevabını 1947 yılındaki 7. CHP kurultayında bulabiliriz. Bu kurultayda 1946 yılında geçilen çok partili hayatta ilk defa ve zorunlu olarak halkın sesine kulak vermeyi akıl eden CHP, yaklaşan halk iradesini bir tehdit olarak algıladı. Bu okulların yeniden açılması CHP'nin yaklaşan halk devrimi tehlikesine karşı devreye soktuğu tedbirler demetinin bir kalemiydi sadece.
Bu tehdit algısında CHP'yi ikna eden bir faktör de din alanının pozitivist öngörülerde olduğu gibi yok olmak yerine muhalefete çekilerek daha fazla güçlendiği gerçeğini görmesiydi. Çünkü halk arasında giderek "kontrol edilemeyen" ve dini kendilerine göre yorumlayan, kaygı verici derecede kalabalık bir din alanı oluşmuştu. Halk kendi ihtiyacını karşılamak üzere kendi kadrolarını yetiştiriyordu ama bu da herşeyi kontrol etme derdinde olan genç-ulus devlet için ciddi bir sorundu. O yüzden CHP kendi içinde yeniden bu okulları açmaya karşı direnen unsurları da amacı "aydın din adamı yetiştirmek" şeklinde ifade ederek ikna etti.
Bu "aydın din adamı" hem Kurultay tutanaklarında hem de TBMM tutanaklarında ifade edildiği üzere aslında dini yine bir hurafe gibi görmeye devam eden ve halkı dinin gerçeği hususunda aydınlatacak, "din sosyologları veya filozofları" olacaktı.
Aslında pratikte olmayacak duaya amin diyordu CHP, çünkü ne dinin tabiatını ne de toplumu anlıyordu. Nitekim ondan sonra bu okulların da diyanetin de gelişimi tamamen halkın talepleriyle iyi-kötü demokrasiye geçmiş devletin arzı arasındak bir diyalektik kurala tabi olmaya başlıyordu. Bugün hem bu okulları hem de diyaneti bu diyalektikten bağımsız okumanın yolu yok.
Bu arada bu tartışmada Başbakan Erdoğan'ın "dindar nesil yetiştirmek" üzere söyledikleri ayrı bir değerlendirmeyi gerektiriyor.
Peşinen söylemek gerekir ki, demokratik devletin böyle bir misyonu olamaz. Çünkü yetiştirmekten bahsettiğiniz kendi çocuklarınız değil, başka tercihleri de olabilecek ebeveynin çocuklarıdır. Demokratik devletin misyonu, çocuklarını dindar olarak (veya başka türlü) yetiştirmek isteyen vatandaşlarına bu imkan ve özgürlükleri sunmaktır. Halk dindarsa ve istiyorsa kendi çocuklarını dindar olarak yetiştirmeyi tercih eder, değilse etmez. Devletin görevi halkın bu yöndeki tercihlerini kolaylaştırmak olabilir.
Öbür türlüsü, CHP'nin yaptığından pek farklı olmaz ve yarın bir başka iktidar geldiğinde de aynı yolla bizim çocuklarımızı istediği gibi yetiştirmeye kalkar. Bu düzen de böyle gelmişken böyle gitmeye devam etmiş olur. Oysa yapılması gereken, onu değiştirmek değil midir?
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları


















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019