Yıldıray OĞUR
1993’teki Özal’ın mahşerî cenaze törenini saymazsak 2007’deki Hrant Dink cenazesinden bu yana İstanbul’un gördüğü en büyük cenaze töreni bu. Hrant Dink’in cenazesinin merkezi Harbiye’yken, Necmettin Erbakan’ınki Fatih. İki cenaze arasında Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye romanındaki kadar bir renk farklılığı var. 28 Şubat günlerinde böyle bir cenazenin ustaca çekilmiş fotoğrafları askerler için yeni bir bildiri nedeni olabilirdi.
Eminönü’nde park etmiş 81 ilin plakalarını taşıyan yüzlerce otobüsten inip akın akın Fatih’e doğru yürüyen kalabalıkta bu renk farklılığı dışında en çok dikkat çeken yaş, yüksek yaş ortalaması. Bu sadece Erbakan’a değil bir siyaset nesline de veda cenazesi çünkü.
70’ler, 80’ler, 90’lar Türkiyesi’nin siyasi liderlerinden Özal, Türkeş, Ecevit, Erdal İnönü, ve –bir kaza sonucu- Muhsin Yazıcıoğlu artık hayatta değiller. Demirel başarısız siyasi operasyonlar dışında neredeyse unutuldu. Mesut Yılmaz’ın, Tansu Çiller’in adlarını artık sadece çocuklarıyla ilgili magazin haberlerinde duyuyoruz. Deniz Baykal ise bir kaset kazasıyla artık sadece bir Antalya milletvekili.
Bir tek Aykut Edibali kaldı
İlginç bir tesadüfle cenaze korteji boyunca köprülere, panolara asılmış Millet Partisi’ne ait afişlerde İstanbul’da yapacağı bir konuşma duyurulan Aykut Edibali dışında Türkiye’nin 30 yılına hükmetmiş siyasi nesil içinde halen Genel Başkanlık koltuğunda oturan son isimdi Erbakan.
Cenazesine katılım da bu vedaa uygun olarak geniş ve renkli oldu.
Erbakan’ın “Paltosunun altından çıkmış” Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve neredeyse tüm Bakanlar Kurulu tam kadro cenazedeydi. Beyaz montu, beyaz tülbendiyle eski görkemli günlerini hatırlatan Tansu Çiller, Mehmet Sevigen, Savcı Sayan, Onur Öymen’le kalmış Deniz Baykal, Haydar Baş, İsmailağa Cemaati’nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu, makam arabalarını en olmayacak yerlere kadar sokup, cenaze kalabalığını yara yara sürecek kadar kendini önemli zanneden yüzlerce siyasetçi, belediye başkanı, bürokrat...
Kıvrıkoğlu’nun vaadini, Kıvrıkoğlu bozdu
Ve tabii ki askerler... Dört güvenlik şeridini aşarak ulaşılabilen Fatih Camii’nin içerdeki izdihamdan kapanan yeşil kapısında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ve mahiyetindeki üniformalılar belirdiğinde, kapı önünde organizasyon için bekleyen kırmızı gömlekli Saadet Partisi Gençlik Kolları üyeleri neredeyse bir refleksle başparmaklarını kaldırıp “Tekbir”, “Allah-u Ekber” diye bağırmaya başladı. İçerdeki yoğunluk nedeniyle kapıdan giriş uzayınca, askerler bir süre yüzleri hem öfkeli hem alaycı Milli Görüş’ün gençlerinin “La İlahe İllallah” bağrışları arasında kaldı. Tek bir sözlü taciz yoktu.
Cami avlusundaki izdiham nedeniyle Kıvrıkoğlu ve beraberindekiler uzun süre protokoldeki yerlerine geçemediler. İmamın “Devlet büyükleri için bir adım geri atalım” anonsu da işe yaramadı.
Cenazeye katılanlar 28 Şubat’a bir gün kala hayata veda eden Erbakan’ın giderayak keramet gösterdiği konusunda hemfikir. Herhalde o kerametlerden biri de 1999’da düzenlediği basın toplantısında 28 Şubat 1000 yıl daha sürecek diyen eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun vaadini bozma işinin, 2011 yılında yeğeni Hayri Kıvrıkoğlu’na kalmış olması oldu. Kıvrıkoğlu ve üniformalılar Fatih Camii kapısından girdiği an Türkiye tarihinde bir sayfa tamamen kapandı. Kıvrıkoğlu’nu tekbirlerle karşılayan Saadet Partili gençler Başbakan Erdoğan içeri girerken de “Hocaya Sadakat Şerefimizdir” diye bağıracak olduysa da aradan yükselen ‘bunun yeri burası değil’ sesleri baskın geldi. Onlar için “Son Brütüs” olan Numan Kurtulmuş’un cenazeden ilk çıkan siyasi olması da bu tepkilerle bir kez daha karşılaşmak istememesi nedeniyle olabilir.
“Hocaya Sadakat, Şerefleri” olacak mı?
Partinin Fatih Erbakan dışındaki kadrosunun yaş ortalaması ile kapıda bekleyen saçlarına şekil yapmış,facebook, twitter ’a girip cenaze hakkında yorum yazan genç kuşağı arasındaki uçurum, kapanan tek sayfanın 28 Şubat olmadığını söylüyor. Fatih Erbakan’ın cenazenin ağırlığını taşımayan hamasi konuşması hareketin yeni nesillere bir Erbakan kültü dışında söyleyecek pek bir şeyi kalmadığını gösteriyor.
Milli Görüş’ün yeni neslini heyecanlandıran, görünürdeki en diri tarafı ise Erbakan’a veda için Fatih’i afişlerle donatan İHH gibi partinin havzasında yaşayan bir cihatçılık. “Mavi Marmara Senin Eserin” pankartı epeyce dikkat çekiciydi.
Başbakan’a yakın çalışma arkadaşlarından birinin söylediği gibi Türkiye Erbakan’ı askerî yöntemlerle devirdi ama sivil bir şekilde uğurladı. Uğurlayan kalabalık arasında son bir veda için orada olan Ak Partililer çoğunluktaydı. Dört partisi devlet tarafından kapatılmış Erbakan, Diyanet İşleri Başkanı’nın söylediği gibi bir “devlet büyüğü” değil bir “millet büyüğü”ydü. Millet bu büyüklüğe daha fazla değer verdiğini dün bir kez daha gösterdi...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025