Yıldıray OĞUR
Hollywood Yabancı Basın Birliği’nin 1944 yılından beri verdiği Altın Küre ödülleri, 77’inci kez sahiplerini buldu.
Neredeyse her yıl medyanın bu klişe cümleyle duyurduğu ödül töreninin bu yılki manşetini, ödül alan filmler, diziler, oyuncular, yönetmenler ve onların ödül konuşmaları değil, töreninin sunucusu Ricky Gervais attı.
İngiliz stand-upçı Gervais, oyuncu, senarist, yönetmen, yapımcı gibi pek çok şapkaya sahip. Yazıp, yönettiği, oynadığı dizileri arasında The Office ve After Life ilk akla gelenler.
Ödül töreni boyunca “Bir daha yapmayacağım, bu sene son” deyip durdu ama Gervais’in bu beşinci Altı Küre Ödülleri sunuculuğu.
Sadece ABD’de 19 milyona yakın insanın izlediği, aralarında Türkiye’nin de olduğu dünyanın pek çok ülkesinde canlı yayınlanan böyle bir ödül töreninin sunuculuğunu NBC’nin Ricky Gervais’e bırakması zaten tek başına bir medeni cesaret örneği.
Çünkü Gervais’in sahiden dilinin kemiği yok.
Dinler, tarihsel kişilikler, politikacılar, ırklar, cinsiyetler hatta şişmanlar, çocuklar ve daha pek çok dokunulmaz, kutsal değer, politik doğruculuk yapılması gereken mesele onun saldırgan ve acıtıcı mizahının hedefi olabiliyor.
Normal hayatta Richard Dawkins adına verilen ödülü almış inanmış bir ateist, gay hakları savunucusu, siyaseten İngiliz İşçi Partisi’ne yakın biri. Ama bu onu Nelson Mandela’yla dalga geçmesini, zenciler, şişmanlar, gaylerle ilgili sınırları zorlayan espriler yapmasını engellemiyor.
Irkçı olmadan da ırklar üzerine espri yapılabileceğini söylüyor, Batı’da mizahın köküne kibrit suyu dökmekte olan politik doğruculuğu eleştiriyor. Ama onun bu şakalarını izlerken, kötücül bulmuyorsunuz, bunları insanları sarsmak için yaptığını anlıyorsunuz, saygı bile duyuyorsunuz.
Altın Küre Ödülleri’nde de öyle yaptı. Dünyanın en ünlü yıldızları, yönetmenleri, yapımcıları, sektörün en büyük şirketlerinin sahipleriyle dolu bir salonda bazen yüzlerin yere asılmasına, bu kadarı da fazla bakışlarına neden olan şakalarla ortama hakim bütün putlara baltayla saldırdı.
İzlemeyenler için bir kaç örnek;
“Bu salonda dünyanın önde gelen televizyon ve film yapımcıları var. Hepsi farklı hikayelerden geliyor. Fakat hepsinin bir ortak noktasını var: Ronan Farrow’dan ölümüne korkuyorlar. Peşinizde, haberiniz olsun. Hazır siz sapıklardan bahsetmişken, bu yıl pedofili filmlerinin yılıydı; Leaving Neverland, The Two Popes...”
Ronan Farrow, Hollywood’un ünlü yapımcı Harvey Weinstein’in tecavüz ve taciz skandallarını ortaya çıkan 32 yaşındaki New Yorker muhabiri. Anne ve babası da Woody Allen ve Mia Farrow. Pedofili filmi olarak tanıttığı Netflix yapımı The Two Popes (İki Papa) ise, Vatikan üst düzey Katolik rahiplerin pedofili skandallarını örtmekle suçlanırken istifa eden eski Papa Ratzinger ile mevcut Papa Francis’in istifa sürecinde geçirdiği günler üzerine bir film.
En çok konuşulan şakalarından bir başkasını ise ABD’nin ve dünyanın en değerli markası ve tabii en büyük reklamverenlerinden Apple’ın CEO’su Tim Cook’un yüzüne karşı yaptı. Apple’ın kurduğu tv platformunu överek başlayan konuşması sırasında kameranın çektiği Cook, bu övgüden sonra başına gelecekleri bilir gibi mahcup mahcup bakıyordu:
“Apple The Morning Show’la TV dünyasına hızlı bir giriş yaptı. Dizinin konusu itibar ve her zaman doğru olanı yapmak. Dizinin yapımcısı ise Çin’de sweatshops işletiyor. Hepiniz çok duyarlı olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama iş yaptığınız şirketler Apple, Amazon, Disney. IŞİD online bir platform kursa hemen menajerinizi ararsınız, değil mi? Bu yüzden, bu akşam bir ödül kazanırsanız, burayı siyasi bir konuşma yapmak için bir platform olarak kullanmayın, tamam mı? Halka herhangi bir şey hakkında ders verecek bir pozisyonda değilsiniz. Gerçek dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Çoğunuz okulda Greta Thunberg'den daha az zaman geçirdiniz. Eğer kazanırsanız, gelin, küçük ödülünüzü kabul edin, menajerinize ve Tanrınıza teşekkür edin ve s… olup gidin.”
Sweatshops Çin’de berbat şartlarda, çocuk işçilerin de çalıştığı fabrikalara takılan isim. Apple, Amazon ve Disney’in ürünlerini bu kötü şartlarda çalışan Çinli işçilere yaptırdıkları biliniyor.
Ve salonda yüzleri öne düşüren bir başka şaka:
“After Life, karısı kanserden ölünce intihar etmek isteyen bir adamı anlatıyor ve yine de bu törenden daha eğlenceli. Spoiler veriyorum: 2. sezon yakında geliyor, yani adam intihar etmiyor yine. Jeffrey Epstein’ın etmediği gibi. Kesin sesinizi, arkadaşınız olduğunu biliyorum ama bu umurumda değil. buraya kendi uçağınızla gelmek zorunda kaldınız, değil mi?"
Jeffrey Epstein, aralarında Prens Andrew, ABD başkanlarının da onlarca ünlü ismin dostu bir işadamı iken dünya çapındaki bir seks trafiğini yönettiği suçlamasıyla tutuklanmış ve mahkemeye çıkamadan da hapiste intihar etmişti, intihar ettiğine kimse inanmıyor.
Tabii Batı dünyasının sanat kurumlarına, ünlü isimlerine, Papa’ya, büyük şirketlere yönelik bu açık sözlü sert eleştiriler Türkiye’de de büyük ilgiyle karşılandı.
Gazeteler ve televizyonlar, Altın Küre haberlerini Gervais’in dobralığını, dürüstlüğünü, muhalifliğini öven başlıklarla verdiler. Sosyal medyada da Papalık’dan, Apple’a, IŞİD’den Hollywood yıldızlarına kadar yaptığı şakalar hararetle paylaşıldı.
Ne de olsa şakaların ucu bize dokunmuyordu.
Töreni izlerken insan ister istemez düşünüyor.
Türkiye’de böyle bir törende bir komedyen şimdi muadillerini hatırlatmaktan bile çekindiğim benzer şakalar yapsaydı acaba kafasına kaç çatal, kaç bıçak, kaç tabak atılır, bu kötü havayı dağıtmak için üzerine kaç tane marş okunurdu.
Şimdi övgüyle bu şakaları haber yapan gazeteler, televizyonlar, bol ‘provokasyon’lu, ‘alçak’lı manşetler atar, komedyenin şeceresi dökülür, ya damarlarında zehirli bir kan ya da mazisinde bir terör bağlantısı bulunur, bugün komikli şakalarla Ricky Gervais videoları paylaşan sosyal medya karakterleri, “bu adam neden hala tutuklanmıyor” hashtagleriyle Emniyet’i, CİMER’i mention yağmuruna tutardı. Herhalde büyük bir toplumsal ittifakla da o akşamın gecesinde komedyen gözaltına alınır, hatta toplumun yüreğini serinletmek için yumruk yemiş fotoları troll hesaplardan paylaşılırdı. Ertesi yıl da tören iptal olur ve bundan sonra ödülleri TRT’nin dağıtacağı açıklanırdı.
Tabii ki ifade hürriyetinin mumla arandığı bir ülkede başka milletlerin ifade hürriyetinde ulaştıkları ileri teknolojiden istifade etmek, sınırları aşmış şakalarına gülmek herkesin hakkı. Bir akşamlık başka diyarların hür havasını teneffüs edip, eğlenmek herkesin hakkı.
Ama ifade hürriyetinin bu en ileri teknolojisiyle yapılmış komik şakalara gülerken, Türkiye’de elle çalışan, standart ifade hürriyetinin bile içine düştüğü acıklı hali hatırlamakta fayda var.
Türkiye’de hali hazırda bu şakaların çok daha hafifi olan ifadeler yüzünden binlerce kişi terör propagandası, terör örgütüne üye olmadan yardım, Cumhurbaşkanı’na hakaret, Atatürk’e hakaret, devletin manevi şahsiyeti alenen tahkir gibi suçlamalarla hapiste, on binlerce insan sadece sosyal medyadaki ifadeleri yüzünden soruşturma geçiriyor, her gün onlarca insan da ifade özgürlüğünün sınırlarını Ricky Gervais kadar zorlamayan tweetleri yüzünden emniyete çağrılıyor.
Okyanusun karşısındaki televizyonlarda IŞİD’li, Papalı, Trumplı zekice esprilere insanlar kahkahalarla gülerken, bizim televizyonlarımızda her akşam, kimsenin televizyona çıkana kadar tanımadığı, kimsenin de fikirlerini merak etmediği onaylı konuk listelerinden isimler kanallar arasında devir daim yapıyor, geçen yüzyıldan kalmış bayat meseleleri çekiştirip duruyorlar.
Her akşam, ana muhalefet liderinin çıkamadığı kanallarda ana muhalefet lideri, İstanbul, Ankara belediye başkanlarının çıkamadığı kanallarda belediye başkanları, HDP’liler olmadan HDP, Gelecek Partililer olmadan Gelecek Partisi tartışılıyor.
Sonra bu kanallar, gazeteler Ricky Gervais’in cesaretine övgüler düzüp, Batılıların kendi özeleştirilerini “işte ikiyüzlü Batı medeniyeti”, ‘bana emperyalizmin bir oyunu mu bu’ analizlerinde kullanıyor, elalemin kendi tabularını sarsarak yaptığı şakalarına gülüyorlar.
Üstelik Ricky Gervais’in, Altın Küre’nin hikayesini okumak için Wikipedia’ya girildiğinde bile hala karşına mahkeme kararı çıkan bir ülkenin vatandaşları olduklarını unutarak...
Elelamin şakalarına gülüp eğlendik, acaba o şakalar burada ve bizimle ilgili yapılsa bu kadar güler miydik diye düşünmekte fayda var...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025