Yıldıray OĞUR
Ve nihayet infaz indirimi adı altındaki af yasası Meclis’ten geçti. Özetle; gazetecileri ölümle tehdit eden organize suç örgütü liderleri affedildi ama gazeteciler affedilmedi.
Kurşun atanlar affedildi, tweet atanlar affedilmedi.
Banka soyanlar affedildi ama malum bankaya henüz resmen açıkken para yatıranlar affedilmedi.
Hep söylendiğinin aksine devlet, kendisine karşı suç işlediği iddia edilenleri affetmedi, vatandaşlara karşı suç işleyenleri affetti.
Üstelik 17 vaka ve 3 ölümle koronavirüs hapishanelere girmişken ve siyasi-adli tutuklu/hükümlü ayrımı da yapmazken...
Ortada apaçık bir adaletsizlik olduğu açık.
Ama buna rağmen kıyamet de kopmadı, muhalefet büyük bir gürültü çıkaramadı, çıkardığı sesler de toplumda yeterince karşılık bulmadı, ortak bir hassasiyete dönüşemedi.
Peki neden?
Evet, bu paket ittifakın geleceği için hayatiydi, taviz vermediler, toplumun yarısını makbul vatandaş olarak görüp, geri kalan yarısıyla irtibatı neredeyse kopardıkları için çıkarılan sesleri umursamadılar, zaten medya da tek kanallı.
Hepsi doğru.
Ama yine de bu neden adaletin sesinin güçlü çıkamadığı sorusunun cevabı değil.
Çünkü bu sorunun cevabı iktidarın değil, muhalefetin performansıyla ilgili.
İnfaz yasası Meclis’te görüşülürken yaşanan iki olay, adalet konusunda muhalefetin neden güven veremediğini de ortaya koydu.
İki olayın kahramanlarından biri radikal fikirleri olan bir İslami cemaatin lideri, diğeri barda ofansif mizah yapan bir stand-upçıydı.
İlkinden başlayalım.
Türkiye’de yakın zamanlarda pek çok örneği oldu.
Aylarca, yıllarca davalara bakan, dosyaya hakim olan mahkemelerin verdiği tahliye kararları aynı günün akşamı sosyal medyadan yükselen tepkiler, Ankara’dan gelen telefonlarla konudan habersiz başka bir mahkeme tarafından yeniden tutuklama kararlarına çevrildi.
İlk akla gelen örnekler Selahattin Demirtaş, Alparslan Kuytul, Ahmet Altan, Osman Kavala, son olarak gazeteci Murat Ağırel.
Muhalefet bu kararları haklı olarak eleştirdi.
Ama benzer bir örnek de infaz paketi görüşülürken yaşandı.
Ebu Hanzala olarak bilinen selefi Tevhid Cemaati’nin lideri Halis Bayuncuk, üç yıldır tutuklu olarak yargılandığı, dosyasını en iyi bilen mahkeme tarafından tahliye edildi ama akşamında hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarıldı.
Üstelik “terör örgütü yöneticiliği”nden yargılanıp tahliye edilmişken, dosyadan habersiz nöbetçi mahkeme onu “terör örgütü üyeliği”nden yeniden tutukladı.
Tahliye kararını aynı gün tutuklamaya çeviren ise bu kez iktidar çevrelerinden değil, muhalefet çevrelerinden gelen tepkiler oldu.
Sol, muhalif medya haberi “IŞİD’in Türkiye sorumlusu tahliye edildi” diye verdi, karar infaz yasasının görüşüldüğü Meclis’e de taşındı.
Az önce siyasi tutuklular için kürsüde konuşurken “İdris Balüken hapiste mi ölsün” diye soran ve iktidar sıralarından “ölsün” diye sesler işiten HDP’nin Grup başkanvekili bu kez yerinden söz alıp şöyle dedi:
“MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan. Çok önemli bir gelişme oldu, IŞİD'in Türkiye'deki sorumlusu Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk tahliye edildi. Evet, daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı ve Kobani savaşı döneminde 9 Ekim 2014'te serbest bırakıldı. 2017 yılında terör örgütü kurma, yönetme suçundan tutuklandı ve bugün tahliye oldu. Niye tahliye oldu? Biz içerideki insanların bu kadar can güvenliğinden söz ederken IŞİD'in sorumlusunun tahliyesi dikkate değerdir. Evet, Rahip Brunson'ı Trump ister bırakılır, Deniz Yücel'i Merkel ister; istismarcıları, cinayet işleyenleri, Hizbullahçıları, IŞİD'çileri siz bırakırsınız, sonra "Yargı bağımsız." diye burada nutuk atarsınız. 82 milyonun hukuku yok burada, tek adamın hukuku var.
BAŞKAN - Peki, kayıtlara geçmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, şöyle bir talebimiz olsun yani bu konuda söz alıp bir şey söylemek lazım ama ben açıkçası Meral Hanım'dan duydum haberi. Mümkünse hem Bakanlığın yetkilileri de buradayken…
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bir söz talebim vardı Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim. HDP Grup Başkan Vekili Sayın Beştaş Türkiye'de IŞİD'in temsilcisinin serbest bırakıldığını söyledi. Bu konuya dair bir açıklama yapmak istiyorum. Tabii, Türkiye'de, onlar inansa da inanmasa da özgür bir yargı sistematiği var. Bu yargı sistematiği içerisinde, mekanizma içerisinde Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi bahsi geçen kişinin tahliyesine karar vermiştir, savcı itiraz etmiştir. 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi, bu itirazı haklı bulmuştur ve bahsi geçen kişinin tutukluluğu devam etmektedir. Tahliyesi söz konusu olmamıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben tahliye kararı verildiğini söyledim. Tahliye kararı verilmiş, itiraz edilmiş, tekrar tutuklanmış. Bu, benim sözümün gerçek olmadığı anlamına gelmiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öncelikle, Özlem Hanım'a bu bilgilendirme için teşekkür ederiz çünkü konuyu Meral Hanım'dan duyduk.
BAŞKAN - Peki, konu aydınlanmıştır.”
Peki gerçekten konu aydınlanmış mıydı?
Halis Bayuncuk, 2008 yılından beri vaazlar veren 35 yaşında güçlü bir hatip. HDP grup başkanvekilinin hakkında Meclis’te hüküm verirken “daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası almıştı” dediği kişi ise Bayuncuk’un babası.
Babasının çizgisini izlemeyip Mısır’da eğitim almış, selefi fikirlerini anlattığı vaazlarıyla etrafında Tevhid adlı 4-5 bin kişilik bir cemaat oluşmuş. Legal dernekleri, dergileri var, 2011 yılından beri de İstanbul Bağcılar’da altı katlı camdan bir binada faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Bayuncuk, Türkiye’de en çok tutuklanıp, serbest bırakılma rekorunun sahibi olabilir.
2008, 2011, 2013 ve 2014’de El Kaide, 2015, 2016’da ise IŞİD suçlamalarıyla tutuklanıp hapis yatmış.
Her defasında elde bir delil olmadığından bir süre tutuklu kaldıktan sonra bırakılmış.
Son olarak 2017’de ise IŞİD’den tutuklanmış.
Suriye’de El Kaide ve IŞİD birbiriyle savaşırken, Türkiye’de hem IŞİD hem de El Kaide yöneticiliğinden yargılanmış
Mahkemelerin de kafası karışmış.
2016 yılında Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi;
“.... Ebu Hanzala kod isimli Halis Bayancuk’un yöneticiliğini yaptığı oluşumun DAEŞ / IŞİD terör örgütü ile bağlantılı bir yapılanma olarak kabul edilemeyeceği, El-Kaide Terör örgütü ile bağlantılı bir oluşum olarak kabulü gerektiği anlaşılmıştır...” diye karar vermiş.
2017 yılında gözaltına alındığı Ankara’da savcılık tarafından “..... Emniyet Müdürlüğü’nün şüphelinin adı geçen örgütlerle irtibatlı olabileceği yönündeki değerlendirmesi dışında; şüphelinin adı geçen örgütlerle bağlantısını ortaya koyacak, herhangi bir delil bulunmadığı, örgütsel doküman, örgüt mensuplarının beyanları, tanık beyanları gibi herhangi bir delil elde edilmediği anlaşıldığından şüpheli hakkında atılı eylemlerden delil yetersizliği nedeniyle kamu adına kovuşturmaya gerek yoktur” denerek serbest bırakılmış.
Ama buna rağmen 2017’de bir konferans için gittiği Bolu’da IŞİD’den tutuklanmış.
Yargıtay, daha önce yargılandığı bir dosyada “hem El Kaide hem de IŞİD’den yargılayamazsınız” diyerek bozma kararı vermişti.
Üç yıldır kendisini “IŞİD yöneticiliğinden” yargılayan mahkemenin tahliye kararı verdiği gün de “IŞİD üyeliğinden” tekrar tutuklandı.
Peki bu kadar ısrarla tutuklanıp, yargılanmasına neden olay suçlamalar, deliller ne?
Yargılandığı 63 sayfalık iddianamede IŞİD yöneticiliğinin, herhangi bir IŞİD mensubuyla ve eylemiyle ilişkisinin bir delili gösterilememiş, bu örgütü öven, propagandasını yaptığı tek bir konuşması tespit edilmemiş.
Savcılık ifadesinden ve mahkemede avukatlarının sunduğu delillerden 2014’den itibaren yayınladıkları dergilerde IŞİD ve EL Kaide’yi eleştirdiği, bu yüzden IŞİD tarafından tekfir edildiği hatta 2015’de İstanbul Valiliği tarafından “IŞİD’in kendisine karşı bir eylem yapabileceği” ile ilgili uyarıldığı ve hakkında koruma kararı verildiği anlaşılıyor.
Zaten iddianamede işlenmemiş, potansiyel bir suç ile suçlanıyor:
“Halis BAYANCUK'un, selefi/tekfirci vasata yönelik devam ettirdiği tebliğ faaliyetlerinin, çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren örgütlere katılımı teşvik edeceği, radikalleşme sürecine katkı sağlanan şahısların ilerleyen süreçlerde ülkemiz güvenliği açısından tehdit oluşturabileceğinin değerlendirildiği istihbar edilmiştir.”
İkinci suçlama ise şu:
“Kendisine bağlı gruplarca düzenlenen ders/sohbet toplantılarında, 16.04.2017 tarihinde gerçeklen referandumun "Kâfir Rejim Uygulaması" olarak nitelendirildiği ve "Oy Vermenin Şirk Olduğu, (Sen Kimi Seçersen O Rabbin Olur) Ayetine Karşı Gelindiği" yönünde propaganda yapılarak "Sandığa Gidilmemesinin Önemli Olduğu, Zira Gerçek Müslümanların Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Allah'ındır İlkesine Göre Hareket Etmesi Gerektiği” yönünde söylemlerde bulunulduğu”.
İddianamedeki delillerin neredeyse tamamı Bayuncuk’un oy vermeye karşı çıktığı, laik devlete tağut dediği, kızlar ve erkeklerin birlikte eğitim görmesini eleştirdiği konuşmalarından oluşuyor.
Deliller arasında teslim olmuş bir IŞİD itirafçısının ve akrabası IŞİD’e katılmış bir kişinin ifadeleri var.
İtirafçı mahkemedeki ifadesinde ise Bayuncuk’un cemaatinin mensubu olduğunu ama 2015’de IŞİD videolarından etkilenerek Suriye’ye kendi kararıyla gittiğini, giderken konuştuğu Bayuncuk’un kendisini uyardığını anlatmış.
Zaten internette Bayuncuk’un IŞİDlileri kendi mescitlerinde istemediklerini anlattığı konuşmaları mevcut.
Yani aslında yıllardır süren El Kaide, IŞİD suçlamalarının dayanağı Bayuncuk ve cemaatinin de bu örgütler gibi selefi çizgisi. Türkiye’de de selefilik yaygın olmadığı için devlet ve medya legal, sivil selefi hareketle, silahlı selefi terörü birbirine karıştırmış.
Devletin diğer Avrupa ülkelerindeki selefi örgütlere yapıldığı gibi istihbari olarak izleyebileceği, gözetim altında tutabileceği bir yapı, her fırsatta operasyonların, tutuklamaların hedefi olmuş.
Halbuki nasıl Türkiye’de sosyalizm, devrim için mücadele eden legal partiler, hareketler olduğu gibi, bu amaç için silaha başvurmuş terör örgütleri var ve bu ikisinin benzer ideolojileri olması, gruplar arasında organize olmayan geçişkenlik suç değil, burada da durum aynı.
Aslında bunu en iyi solcuların ve HDP’nin anlaması gerekirdi. Ama ideolojik karşıtlık yüzünden kendilerinin de mağduru olduğu terörizm suçlamasını kullanmaktan çekinmediler, mahkemenin tahliye kararına da en büyük itiraz onlardan geldi.
Aynı infaz yasası görüşmeleri sürerken, Bayuncuk’un 180 derece karşısında başka isim de benzer adaletsizliğin mağduru oldu.
Kadıköy’deki bir barda stand up gösterileri yapan 20’li yaşlardaki Emre Günsal, gösterisinde Atatürk ve Mevlana ile ilgili hakaret dahi denemeyecek şakalar yaptığı bölüm Twitter’a düşünce önce sosyal medyada linç edildi, ardından akşamında evinden alınıp meşhur Atatürk’ü koruma maddesinden tutuklandı.
Salgın günlerinde, solunum yetmezliği hastalığı olan genç bir stand-upçıyı hapse kimler gönderdi peki?
Videoyu yayınlayıp, “hesabını vereceksin” diye ilk paylaşanlardan biri, daha bir kaç hafta önce yaptığı bir haber yüzünden tutuklanmış Yeniçağ gazetesi yazarının, yine gazeteci olan arkadaşıydı.
ODA TV yazarlarının, editörlerinin tutuklanmalarını haklı olarak eleştiren başka Kemalist gazeteciler, avukatlar, hukukçular da sosyal medyadaki stand-upçı lincine katıldılar ve genç bir adamın yaptığı bir espri yüzünden hapse girmesine neden oldular.
Ondan önceki haftalarda da yine Alevilikle ilgili sert şakalar yapan Alevi bir kadın stand-upçı, aralarında yine siyaseten bir süre hapis yatmış bir CHP milletvekillerinin de olduğu muhalif siyasetçilerin, gazetecilerin başlattıkları bir linç ve suç duyuruları sonucu gözaltına alınmıştı.
İşte bütün bu çelişkiler, tutarsızlıklar iktidarı eleştiren muhaliflerin bir adalet, hukuk, ifade hürriyeti standardı olmadığını söylüyor.
Herkes için ifade ve örgütlenme özgürlüğü isteyemeyen muhalifler, en azından tutuklanmada eşitliğe razı olmuş gözüküyorlar.
Ellerinde güç yokken bile hoşlanmadıkları fikirlere karşı devletin gücünü, kolluğu sopa olarak kullanma arzuları, iktidardan farklarının bir imkan meselesi olduğunu gösteriyor.
Toplum da bu mesajı alıyor.
Ve ortada herkesin mutluluğu ve özgürlüğü için verilen bir adalet, hukuk, demokrasi, hürriyet mücadelesi değil, gücü ele geçirme, iktidarı elde etme mücadelesi olduğunu, bu mücadelenin kuralsız, vahşi olduğunu, iktidarı ele geçiren grubun karşı görüşe hayat hakkı tanımayacağını anlıyor.
O yüzden de sonucun değişmeyeceği bu kavgada kendisine daha yakın hissettiği tutarsızlığın, adaletsizliğin yanında durmaktan çekinmiyor.
İnfaz yasasında siyasi tutukluların dahil olmamasını eleştirirken ODA TV yazarlarının adını verip Ahmet Altan’ı, Demirtaş’ı, Kavala’yı örnek veremeyenlerin, herkesin terörist diye suçlanmasına itiraz ederken, sevmedikleri bir İslamcı cemaatin liderine terörist diyebilenlerin, attıkları tweetler yüzünden cumhurbaşkanına hakaretten insanların tutuklanmasına karşı çıkarken, Atatürk’e hakaretten stand-upçıların tutuklanmasına destek verenlerin iktidarı eleştirmeye ne kadar hakkı olabilir?
Yani mesele sadece sesini duyurma imkanı bulamamak, iktidarın çok güçlü olması değil, muhalefetin samimi bir ortak gelecek tasavvuru ortaya koyamaması, toplumdaki adalet taleplerini taşıyamaması meselesi de.
Samimi olmayan bir sesin duyulmaması da herhalde şaşırtıcı değil.
Adaletin sesinin gür çıkması için önce bu sesin sahiplerinin adil olması gerekiyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025