Hasan CEMAL
Muktedir.
Erdoğan’la ilgili kalın bir kitap.
Alt başlığı şöyle:
Türk sağ geleneği ve Recep Tayyip Erdoğan.
Henüz ilk 132 sayfasını okudum, çok iyi gidiyor.
İletişim Yayınları’ndan bu yakınlarda çıkan kitabın yazarı H. Bahadır Türk genç bir akademisyen.
Kitabının ilk 200 sayfasında Menderes’i, Demirel’i,Özal’ı, Erbakan’ı anlatmış.
Menderes sonrasını gazeteci olarak izlediğim bu liderlerle birlikte yakın siyasal tarihimiz bir film şeridi gibi gözümün önünden geçip gidiyor.
Menderes’le Demirel bölümlerindeki ortak noktalar elbette bugünü, Tayyip Erdoğan’ı çağrıştırıyor.
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü...
Ya da seçim sandığından çıkan çoğunluk iradesini demokrasiyle eşit gören bakış açısı...
Eski Türkiye, yeni Türkiye...
Kalkınmacılık...
Rakibi düşmanlaştırma eğilimi...
Ya da düşmansız siyaset yapamama hali...
Ceberrut devlet - mazlum millet...
Şer odakları ya da Menderes’in deyişiyle tahrip cephesi olarak muhalefete, basına, üniversiteye, ‘halktan kopuk seçkinler’e, yargıya ve üstü örtülü olarak ‘asker’e duyulan ve derine giden tepki...
Yarı başkanlık, başkanlık...
Askeri ve sivil ittifakın eseri darbeler
Bu konularda Menderes’le Demirel’in haklı ve meşru yakınmaları vardı.
Her ikisi de, bu ‘şer odakları’nın işbirliği içinde yaptıkları ‘darbeler’le iktidardan düşürülmüştü.
Evet, her iki liderin de demokrasiye ilişkin ciddi yanılgı ve yanlışları vardı, ama bunlar askeri darbeleri haklı ve meşru kılamazdı.
Menderes’le Demirel’i halkın oyuyla oturdukları koltuktan deviren darbeler asker ve sivil ayaklardan oluşuyordu.
Belirleyici olan ‘asker’di.
Öteki ayaklar yargıydı, basındı, üniversiteydi ve tabii Çankaya, Cumhurbaşkanlığı'ydı.
Bu koalisyonun kısa tarifi, vesayet rejimi ya da ‘bürokratik oligarşi’ydi.
Türkiye’de darbeler, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat hepsi şu ya da bu şekilde bu asker-sivil ittifakının eseriydi.
Erdoğan iyimser beklentiler yarattı ama…
Doğrudur, bu ittifakın darbelerle çizmiş olduğu ‘kırmızı çizgiler’den kurtulmadan Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletibirinci sınıf olamazdı.
Doğrudur, askerle işbirliği içinde hareket eden yüksek yargının, üniversitenin, medyanın bu ‘kötü alışkanlıkları’nı bırakmaları gerekir, eğer demokrasi ve hukuk devleti diyorsak...
Bu pencerelerden Tayyip Erdoğan’a bakınca ne görünüyor?
Önce hiç kuşkusuz iyi işler yaptı.
Adımları, AB’ye de uyumun çerçevesi içinde, demokrasi ve hukuk yolundaydı.
Bir yandan askeri, ‘seçilmiş sivil otorite’ye tabi kılacak, diğer yandan yargıyı, ‘askerin son savunma kalesi’ olmaktan çıkaracak politikalara yöneldi.
Üniversiteyi 12 Eylül’ün ‘YÖK düzeni’nden kurtaracağına dair umut dağıttı.
Kısacası:
Erdoğan Başbakan olarak, Menderes’in tahrip cephesi ya da şer odakları diye nitelediği ‘güç merkezleri’ni demokrasiyle uyumlu hâle getireceği yolunda iyimser beklentiler yarattı, iyi adımlar da attı.
Ama sonu gelmedi.
Demokrasinin gereğini yapmadı.
Yargıyı teslim almak istiyor
Menderes’in ‘tahrip cephesi’, ‘şer odakları’ diye yakındığı ‘güç odakları’nı demokrasi içindeki yerli yerine oturtmaya değil, kendine tabi kılmaya başladı.
Bu açıdan ‘yargı’ya bakın.
‘Medya’ya bakın.
‘Üniversite’ye bakın.
Demokrasiyi demokrasi yapan yargı bağımsızlığı her geçen gün elden gidiyor.
Kuvvetler ayrılığı darbe üstüne darbe yiyor.
Üniversite düzeni, yeni YÖK tasarısıyla, galiba 12 Eylül’ün de gerisine düşüp tümüyle iktidara endeksli hale getiriliyor.
Erdoğan özellikle yargıyı teslim almak için son derece gözü kara gidiyor. ‘Bağımsız ve tarafsız yargı’ yolunda değil, kendine tabi yargı için yol alıyor.
HSYK seçimlerine hazırlık!
Bu konuyu öteden beri çok yakın takipte tutan Taha AkyolHürriyet’teki köşesinde iki yazı yazdı. (Adalet - 19 Temmuz / Yargıda cadı avı - 16 Temmuz) Bu iki önemli yazıdan bazı bölümleri aşağıya alıyorum.
içbir kamusal ihtiyaç olmadığı halde bilmem kaçıncı torba yasa ile Yargıtay’ın yapısı değiştirildi. Bunun için Yargıtay’da Divan seçimleri yapıldı.
Yargıtay Başkanı Sayın Ali Alan, Yargıtay’daki eğilimleri toparlayan ve Yargıtay’ın kurumsal kimliğini koruyan bir liste yaptı.
Seçimleri bu liste kazandı.
Karşısında “iktidar destekliyor” diye sunulan liste vardı.
Kaybetti.
On gün süren seçimler sırasında, Bakanlık bürokratlarının sözleri yankılandı:
“Bizim listeyi seçmezseniz sonbaharda kanun çıkarıp Yargıtay’a yeni 100 üye atayacağız, ona göre!”
Eğer sonbaharda bir kere daha kanun çıkarıp yeni üyeler atanacaksa, kim yapacak atamaları?
HSYK tabii.
İktidar yanlısı gazetelerde okudum. Bakanlığın yüksek bürokratları, ekim ayında yapılacak HSYK seçimlerini örgütlemek için platform kurmuşlar.
İlleri gezerek hâkim ve savcılarla toplantılar yapıyorlar.
Hâkim ve savcıların toplantılara katılmaması mümkün mü?
Hemen Paralel damgası vurulur, on dört yıl öncekimürteci damgası gibi!
Müsteşardan hâkim ve savcılara
iftar yemeği ve 17 Aralık dersi
Arkadaşımız Mehmet Yılmaz’ın köşesinde okudum.
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Sayın Kenan İpek, İstanbul’da bine yakın hâkim ve savcıya iftar vermiş!
HSYK seçimlerine hazırlık faaliyetlerinden biri olsa gerek. Müsteşar hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, hem HSYK seçimlerini hatırlatmış, bağımsız hâkim ve savcılara.
Müsteşar, sözü 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarına getirmiş, bağımsız hâkim ve savcılara iktidarın tezlerini tekrarlamış...
“Rahmetli Menderes ve bakanlarını yolsuzlukla suçlayıp kamuoyunda yıpratan zihniyet yeniden dirildi” demiş!
Bir politikacı böyle diyebilir, fakat Adalet Bakanlığı Müsteşarı böyle konuşamaz; tabii eğer kuvvetler ayrılığına inanıyorsa.
ugün okurlarımdan bir ricam var.
30 Haziran günkü “Yargı Kimden Yana?” başlıklı yazımdan bir bölümü aktaracağım.
Tekrar olacak ama lütfen okuyunuz.
Yazımda, yeni çıkan bir kanuna göre, bundan böyle bütün arama, yakalama, tutuklama, tedbir ve itiraz konularında karar verecek sulh ceza hâkimliklerikurulduğunu anlatmıştım.
Artık bütün soruşturmalar bu hâkim yönetiminde olacak.
Yazıma aynen şöyle devam etmiştim:
“Kapatılan sulh mahkemesinin mevcut hâkimleri yeni “sulh hâkimliği” görevlerine belli bir ölçüte göre atanacak olsaydı bir şey demek mümkün olmazdı.
Fakat soruşturmaları yönetecek olan bu yeni sulh hâkimlerini, sil baştan, HSYK'nın 1. Dairesiatayacak...
17 Aralık soruşturmasının hemen ardından HSYK'nın 7 üyeli 1. Dairesi'nde Adalet Bakanı'nın isteğiyle iki üye yer değiştirdi, ondan sonra 1. Daire kış ortasında kendi “Atama Prensipleri”ne aykırı atamalar yapıverdi.
Son olarak da Yaz Kararnamesi'nde iktidarın hoşlanmadığı hâkim ve savcılar, yine aynı Daire tarafından, yine kendi yönetmeliğindeki “bir yerde en az iki yıl görev” şartı çiğnenerek sağa sola atandılar, hem de dereceleri düşürülerek!
Soruşturmalarda en kritik kararları verecek olan sulh hâkimleri de böyle 3'e karşı 4 oy yapılanmasıyla atanırsa, yargı bağımsızlığı büyük bir darbe yemiş olacaktır!
Özellikle belirli merkezlere özel nitelikli birkaç tanesulh hâkimi atamak bunun için yeterli olacaktır!
HSYK hem kendi itibarı için, hem adalete güvenin artık dayanılmaz noktalara kadar düşmemesi için, atamalarda politize olmamış, taraf haline gelmemiş, dürüst ve ‘çoğulcu' hâkimler atamaya dikkat etmeli, kamuoyunu inandırmalıdır. Bu HSYK'daki üyelerin mesleki namus borcudur.”
Sulh ceza hâkimliğine kimler atandı?
Ve, on beş gün geçti...
HSYK bütün Türkiye'deki soruşturmaları yönetmek üzere 116 tane, İstanbul'daki soruşturmaları yönetmek üzere 6 tane sulh ceza hâkimi atadı.
Bunlardan üçü şöyle:
(1) İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in tutuklanan oğlu Barış Güler, Rıza Sarraf, eski Bakan Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner için tahliye kararı vermiş olan hâkim atandı.
(2) İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
17 Aralık soruşturması sürecinde eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın mal varlığı üzerindeki tedbiri kaldıran hâkim atandı.
(3) İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın aralarında bulunduğu 6 kişinin tahliyesine karar veren hâkim atandı.
Erdoğan sivil despotluk yolunda
Taha Akyol’un yazılarından bazı çarpıcı alıntılar böyle.
Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.
Erdoğan, Menderes’in 1950’lerde yakındığı ‘şer ittifakı’nı dağıtırken, demokrasinin tepesinde kendi 'şer ittifakı'nı oluşturuyor.
Demokrasi ve hukuk devletinin değil, kendi tek adamlığının gereklerini yerine getiriyor.
Birinci sınıf demokrasilerde ‘yargı bağımsız’dır.
Yargı ‘tarafsız’dır.
Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı geçerlidir.
Medya özgürdür.
Üniversite özgürdür.
Erdoğan şimdi bütün bu odakları Çankaya yolunda kendine tabi kılmanın peşinde.
Bu demokrasi değildir.
‘Vesayet’in el değiştirdiği, sivil despotluk yolunda taşların döşendiği bir dönemdeyiz.
28 Şubat’ın 'irtica ile mücadelesi' gibi…
Müsteşar, HSYK 1. Dairesi’nin “doğal üye”sidir.
HSYK 1. Dairesi, hâkim ve savcıların atamalarını yapar!
17 Aralık sürecinde iki üyesi değiştirtilen 1. Daire’ye,HSYK’nın kendi yönetmeliğini çiğneyen atamaların yaptırtıldığını herkes biliyor!
Dahası, 17 ve 25 Aralık işlemleri halen hukuki bakımdan “soruşturma”dırlar.
Bu soruşturmalarda görevli savcılar Müsteşar’ın bu sözleri karşısında ne yapabilirler?!
Üstelik, seleflerinin başına gelenleri de biliyorlar!
“Paralel yapı ile mücadele”, 28 Şubat’ın “irtica ile mücadele”sine dönüştü!
Delil varsa hemen soruştur ve at!
Fakat delilsiz ve siyasi amaçlı suçlamalarla, cadı avıkorkusu yaratarak yargıyı baskı altına almak büyük hatadır.
Yargı kimden yana?
Bugün okurlarımdan bir ricam var.
30 Haziran günkü “Yargı Kimden Yana?” başlıklı yazımdan bir bölümü aktaracağım.
Tekrar olacak ama lütfen okuyunuz.
Yazımda, yeni çıkan bir kanuna göre, bundan böyle bütün arama, yakalama, tutuklama, tedbir ve itiraz konularında karar verecek sulh ceza hâkimliklerikurulduğunu anlatmıştım.
Artık bütün soruşturmalar bu hâkim yönetiminde olacak.
Yazıma aynen şöyle devam etmiştim:
“Kapatılan sulh mahkemesinin mevcut hâkimleri yeni “sulh hâkimliği” görevlerine belli bir ölçüte göre atanacak olsaydı bir şey demek mümkün olmazdı.
Fakat soruşturmaları yönetecek olan bu yeni sulh hâkimlerini, sil baştan, HSYK'nın 1. Dairesiatayacak...
17 Aralık soruşturmasının hemen ardından HSYK'nın 7 üyeli 1. Dairesi'nde Adalet Bakanı'nın isteğiyle iki üye yer değiştirdi, ondan sonra 1. Daire kış ortasında kendi “Atama Prensipleri”ne aykırı atamalar yapıverdi.
Son olarak da Yaz Kararnamesi'nde iktidarın hoşlanmadığı hâkim ve savcılar, yine aynı Daire tarafından, yine kendi yönetmeliğindeki “bir yerde en az iki yıl görev” şartı çiğnenerek sağa sola atandılar, hem de dereceleri düşürülerek!
Soruşturmalarda en kritik kararları verecek olan sulh hâkimleri de böyle 3'e karşı 4 oy yapılanmasıyla atanırsa, yargı bağımsızlığı büyük bir darbe yemiş olacaktır!
Özellikle belirli merkezlere özel nitelikli birkaç tanesulh hâkimi atamak bunun için yeterli olacaktır!
HSYK hem kendi itibarı için, hem adalete güvenin artık dayanılmaz noktalara kadar düşmemesi için, atamalarda politize olmamış, taraf haline gelmemiş, dürüst ve ‘çoğulcu' hâkimler atamaya dikkat etmeli, kamuoyunu inandırmalıdır. Bu HSYK'daki üyelerin mesleki namus borcudur.”
Sulh ceza hâkimliğine kimler atandı?
Ve, on beş gün geçti...
HSYK bütün Türkiye'deki soruşturmaları yönetmek üzere 116 tane, İstanbul'daki soruşturmaları yönetmek üzere 6 tane sulh ceza hâkimi atadı.
Bunlardan üçü şöyle:
(1) İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in tutuklanan oğlu Barış Güler, Rıza Sarraf, eski Bakan Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner için tahliye kararı vermiş olan hâkim atandı.
(2) İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
17 Aralık soruşturması sürecinde eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın mal varlığı üzerindeki tedbiri kaldıran hâkim atandı.
(3) İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği'ne:
Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın aralarında bulunduğu 6 kişinin tahliyesine karar veren hâkim atandı.
Erdoğan sivil despotluk yolunda
Taha Akyol’un yazılarından bazı çarpıcı alıntılar böyle.
Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.
Erdoğan, Menderes’in 1950’lerde yakındığı ‘şer ittifakı’nı dağıtırken, demokrasinin tepesinde kendi 'şer ittifakı'nı oluşturuyor.
Demokrasi ve hukuk devletinin değil, kendi tek adamlığının gereklerini yerine getiriyor.
Birinci sınıf demokrasilerde ‘yargı bağımsız’dır.
Yargı ‘tarafsız’dır.
Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı geçerlidir.
Medya özgürdür.
Üniversite özgürdür.
Erdoğan şimdi bütün bu odakları Çankaya yolunda kendine tabi kılmanın peşinde.
Bu demokrasi değildir.
‘Vesayet’in el değiştirdiği, sivil despotluk yolunda taşların döşendiği bir dönemdeyiz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024