Akif BEKİ
Sen başdanışmanlık, dışişleri bakanlığı, başbakanlık ve genel başkanlık yapmış olacaksın. Ama partinin tutturduğu istikametle ilgili söz söyleme hakkın olmayacak...
Ağzını ikaz için açtığın anda, ‘emeği geçmiş bir dava büyüğü’ denmeyecek.
‘Belki hakkı söylüyordur, ola ki doğru yola çağırıyordur’ diye kulak verilmeyecek, dostça çaldığın kapı açılmayacak, aradığın muhatabı adresinde bulamayacaksın.
Parti yönetiminden çıt dahi çıkmayacak, kulaklarının üstüne yatacak, kaale almaz görünecekler. Hoşa gitmeyen her gelişme gibi, moda tabirle ‘yok hükmünde’ sayılacaksın, oralı olunmayacak.
Ya ne?
Ganimete üşüşen sağlamcı kerkenezlerden ses gelecek. Hani karşı tarafta durarak tehlikenin geçmesini bekleyen, ancak muktedir olduktan sonra iktidar trenine atlayan dünkü yanaşmalar var ya...Hazıra konanlar hani... Hah, işte onlardan ağzının payını alacaksın.
‘İhraç edilmeden önce kendi istifa etsin’ diye kapıyı gösterecekler. Hatta ‘çık dışarı’ diye senin kapına dayanıp tekmeleyecekler. Nankörlük ve vefasızlıkla suçlanacaksın. Hakaret ve karalamalarla taciz edecekler...
Ve hala bu saygısız, bu hayasız saldırılara set çekilmeyecek. ‘Siz de kim oluyorsunuz, dağdan geldiniz bağdakini mi kovuyorsunuz, size mi kaldı partimiz adına racon kesmek, son sözü söylemek de ne haddinize, çizmeyi aşmayın, sahipsiz mi sandınız bu partiyi, hangi hak ve yetkiyle, bu ne cüret, edebinizi takının oturun oturduğunuz yerde’ paparası yemeyecekler.
‘Hadsize haddini bildirmek, kırk yetime kaftan giydirmekten sevaptır’ politikasını rehber edinmiş bir parti yönetimi, bu mütecavizliğe haddini bildirmeyecek.
İç işlerine karıştırmama ve hükümranlık haklarına yan gözle dahi baktırmama kıskançlığı, burada devreye girmeyecek.
Ne yetki gaspına, ne dışarıdan müdahaleye, ne çok başlılığa tahammülsüzlük depreşecek. Ne de ortak kabul etmeyip iktidara gizli şerik almama ve kayıt dışı aktörlere gücü haksızca kötüye kullandırmama hassasiyetlerine dokunacak.
Eski Türkiye’de kalmıştı o dizayn işleri, siyaseti medya belirlemeyecekti, sandık dışı aktörler hükümet kurup hükümet deviremeyecekti, parti iradesi manşetlerle esir alınamayacak ve hariçten gazellerle yıkılamayacaktı, siyasetçi sağa sola yerleştirilmiş tetikçilere oyuncak ettirilmeyecek, kuşa kurda yedirilmeyecekti.
İzin verilmeyecek ne varsa fazlasıyla yapılıyor. Fakat binde biri için dünyayı ayağa kaldıranlardan, arşı bırakın da hadsizi bile titretecek bir tepki duyulmuyor.
Bu mudur!..
Mücadelede geçmişi olmayan zıpçıktı türedilerin söz hakkı olacak. Fakat Ahmet Davutoğlu’na partisi üzerinde söz hakkı tanınmayacak. İçeriden, yol gösterici ve yapıcı önerilerle dolu bir çıkış dahi ona çok görülecek, öyle mi!
Ne diyordu Davutoğlu: “Halktan oy alarak seçilenlerin zorla istifa ettirilmeleri, partiye darbe vurdu.”
Ne diyordu: “AK Parti içinde kendisini parti kurullarının üzerinde gören bir paralel yapı oluştu.”
Ne diyordu: “AK Parti, dar ve çıkarcı bir gruba terk edilemez.”
Ne diyordu: “Basının propaganda aracına dönüştürülmesi ve sosyal medya operasyonları, partiye zarar verdi.”
Başka bir düzine tespit daha...
Beğenir beğenmezsiniz, katılır katılmazsınız.
Ama muhatap olarak karşısına dikilen trollerin kendilerini parti iradesi gibi konumlandırması, doğrulamıyor mu eleştirilerini?
‘Haklı çıkarırız’ endişesi bile taşımayan bir aymazlık ve pervasızlık hüküm sürüyor, kimle neyi tartışacaksınız.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025