Akın ÖZÇER
Başlıkta dahi anlamında “da” bağlacını kullanmamın nedeni, Türkiye’nin uzun süredir Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin (İKBY) anayasaya aykırı bağımsızlık referandumuna, Irak’ın toprak bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle karşı olduğunu açıklıyor olması. Ülkelerin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı esasen BM Yasası’nın temel ilkelerinin de başında geliyor.
Ne var ki bu ilke, BM’in bir başka temel ilkesi olan halkların kendi geleceklerini belirleme (otodeterminasyon) hakkı ile ilk bakışta çelişir gibi görünüyor. Ama Genel Kurul daha 60’lı yıllarda, 14 Aralık 1960 tarihli, 1514 sayılı ve “sömürge halklarına bağımsızlık bildirgesi” başlıklı kararıyla bu çelişkiyi gidermiş bulunuyor. Nitekim bu karar, adı üstünde olduğu gibi, kendi geleceğini belirleme hakkını sadece sömürge altında yaşayan denizaşırı bölgelerdeki halklara tanıyor. Ülke toprakları içindeki bölgelerde yaşayan halklara değil.
Birçok yazımda atıfta bulunduğum ve yinelediğim gibi, 1514 sayılı kararın 6. maddesi “ulusal birliğin ve ülke bütünlüğünün kısmen veya tamamen bozulmasını amaçlayan herhangi bir girişimin, BM Yasası’na aykırı olduğunu” vurguluyor. Genel Kurul’un bu temel ilkeyi teyit eden birçok kararı daha var. Ayrıca Helsinki Nihai Senedi, 1989 Viyana Belgesi, 1990 Paris Şartı ve 1991 Moskova Belgesi de bu ilkeyi benimsiyor. Bundan, kendi geleceğini belirleme hakkının ülkelerin karasal sınırları içinde yer alan bölgelerde yaşayan halklara tanınmaması yönünde uluslararası bir mutabakat olduğu sonucuna varmak gerekir.
Bu mutabakat, somut olarak, düzenlenen bir yasadışı referandumun sonucuna dayansın, dayanmasın tek yanlı olarak bağımsızlık ilan eden bölgelerin ülke olarak tanınmaması anlamına geliyor. Bu konudaki en önemli istisnayı bazı ülkelerin tepkilerine karşın Kosova oluşturuyor. Kosova’nın Sırbistan’dan bağımsızlığı tanınırken, Rusya’nın buna tepki olarak bağımsızlık ilan ettirdiği Güney Osetya ve Abhazya ise uluslararası alanda tanınmış değil mesela.
Kabul etmek gerekir ki Kosova istisnası ile ne yazık ki bozulmaya yüz tutan bu temel ilke uluslararası barış ve istikrarın korunması açısından önem taşıyor. Yoksa Pandora’nın kutusu açılabilir ve her önüne gelen bölge bağımsızlık ilan etmek suretiyle dünyada yönetilmesi güç bir kaosa yol açar. O bakımdan Türkiye’nin IKBY referandumuna karşı çıkması, tartışılan lehte (Barzani ile yakın ilişkiler) ve aleyhte (mevcut koşullarda toprak bütünlüğümüze tehdit oluşturma riski) gerekçeler bir yana, her şeyden önce ilke olarak doğru karar. Ama bu kararın öncelikle bir ilke kararı olduğunu vurgulamak için dünyanın başka yerlerindeki benzeri halk oylamalarına, mesela Katalan ayrılıkçıların iki hafta sonra, 1 Ekim’de, yapmayı dayattıkları bağımsızlık referandumuna da karşı olduğumuzun şimdiden açıklanması gerekmiyor mu?
İlkesel dayanışma
IKBY’deki bağımsızlık referandumu Türkiye’nin ulusal çıkarlarını Katalan referandumundan çok daha fazla ilgilendiriyor kuşkusuz. Ama uluslararası alanda tanınan tek yanlı bağımsızlık ilanlarının artmasının bugün için istisnai olan tanımaları normalleştireceği, sonuç olarak bu temel ilkeyi tümüyle ortadan kaldırmış olacağı dikkate alınmak durumunda. Ülkelerin toprak bütünlüğü önem atfedilen bir ilke olduğuna göre, Irak’ınki gibi ulusal bir tehdit riski taşımıyor olsa bile, İspanya’nın ulusal bütünlüğünün yasadışı bir referandumla bozulmasına da ilkesel bir yaklaşım ve kararlılıkla karşı çıkılması gerekiyor.
İspanya’nın böyle bir ilkesel duruşu var aslında. Bask sorunu ile bugün artık yönetilemez hale gelen Katalan sorununu göz önüne alarak bu konuda baştan beri ilkeli bir tutum izliyor. Bu bağlamda Kosova’nın bağımsızlığını kendisine doğrudan bir tehdit oluşturduğu için değil, ulusal bütünlüğüne yönelik sorunları için kötü bir örnek oluşturacağı gerekçesiyle tanımıyor. Madrid bu ilkeli tutumunu sınırdaş olmadığı ve Türkiye gibi doğrudan bir tehdit algılamadığı halde İKBY’nin referandumu konusunda da sürdürüyor.
İspanyol Dışişleri Cuma günü bir bildiri yayımlayarak “geniş bir mutabakata dayalı Irak anayasasına aykırı olduğu” gerekçesiyle İKBY’nin bağımsızlık referandumunu tanımadığını açıkladı. Bildiride özetle referandumun ülkenin bölünmesine yol açacağı, İspanya’nın ise Irak’ın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini savunduğu vurgulandı.
İspanya buna karşılık AB ortakları ve dost ülkelerden, Madrid’le gerginliği tırmandıran ve merkezi otoritenin tüm önlemlerine karşın sokak çatışmalarını provoke eden Katalan özerk yönetimine karşı daha net mesajlar bekliyor. Medyaya fazla yansımasa da Madrid’in böyle bir beklentisi olduğunu biliyorum.
El País’te Pazar günü Fernando J. Pérez imzasıyla “Hiçbir anayasa metni otodeterminasyon hakkına yer vermiyor” (Ningún texto constitucional avala la autodeterminación) başlıklı bir haber analiz yayımlandı. Haber analizin ilk bölümünde, yukarıda aktardığım BM Genel Kurulu kararı ile çoğu AB üyesi ülkelerin anayasalarında yer alan toprak bütünlüğüne vurgu yapan maddeler aktarılıyor ve özerk yönetimin bu anayasalarda bile yer almayan “geleceğini belirleme hakkı” üzerinden yaptığı propagandayla referandumu savunduğu ortaya konuluyor. (https://politica.elpais.com/politica/2017/09/16/actualidad/1505570870_834567.html)
Haber analizin ikinci bölümünde Madrid Complutense Üniversitesi Profesörü José Antonio Perea’nın 2014’te yayımlanmış olan “Uluslararası hukuk bağlamında Katalan ayrılıkçılığı” (El secesionismo catalán en el contexto del Derecho Internacional) başlıklı makalesine atıfta bulunuluyor. Bu yazıda, özet olarak belirtmek gerekirse, sömürge olmayan bir bölgenin kendi geleceğini belirleme hakkından söz edebilmesi için dört koşul bulunduğu, bu koşullar yoksa ilan edilecek bağımsızlığın siyasi bir oldu bitti (fait accompli) kabul edileceği vurgulanıyor.
Katalunya ‘daki durum 1 Ekim yaklaştıkça böyle bir oldu bittiye doğru gidiyor. 78 Anayasası 155. maddesinde, bir özerk yönetimin yasalara ve İspanya’nın genel çıkarlarına aykırı davranması halinde bazı olağanüstü önlemler alınmasını öngörüyor. Rajoy hükümeti önceki gün bütçe disiplini çerçevesinde aldığı kararla Katalunya bütçesini sıkı bir kontrol altına almış durumda. Bunu, bir anlamda 155. madde uygulamasının ilk adımı olarak da değerlendirmek mümkün. Katalunya’da giderek tırmanan gerilimi 1 Ekim’e doğru ayrıca değerlendireceğim.
Bu yazımda altını çizmek istediğim husus, Türkiye’nin İspanyol anayasasına aykırı 1 Ekim referandumuna karşı olduğunu sadece diplomatik temaslarla İspanya’ya duyurmasının değil, aynı zamanda resmi bir bildiriyle uluslararası kamuoyuna açıklamasının da önem taşıdığı. Bu, sadece dost ve müttefik bir ülkeyle dayanışmanın değil, ayrıca ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı konusunda ilkeli bir duruşun da gereği çünkü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018