Alper GÖRMÜŞ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçimden birkaç gün önce Binali Yıldırım ile televizyonda tartışırken İstanbul Belediyesi’nin sosyal tesislerinin “içkisiz” olmaya devam edeceğini açıkladı. Bunun güvencesini verirken de, Beylikdüzü’ndeki beş yıllık belediye başkanlığı döneminde dokuz sosyal tesis açtığını ve bunların tümünün içkisiz olduğunu hatırlattı. İmamoğlu, yüzme havuzlarının da saat düzenlemeleriyle bazen karışık olacağını, bazen de sadece kadınlara hizmet vereceğini söyledi. Tam olarak ne dediğini de hatırlayalım:
“Duyuyorum, neymiş, efendim, belediyenin sosyal tesislerinde alkol olacakmış... Ya, ben dokuz tane sosyal tesis açtım Beylikdüzü’nde, birinde alkol var mı Allah aşkına? Bizim dönemimizde açıldı, beş yılda. (...) Neymiş efendim, kadını erkeği aynı yerde havuza girecekmiş... Ben iki tane havuz açtım, saatleri ayrı günleri ayrı...”
Benden, İmamoğlu’nun bu sözlerini artıların eksileri götürdüğü ölçüsüyle bir değerlendirmeye tâbi tutmam istense, bu sözlerin sıfır toplamlı olduğunu söylerim. Çünkü İmamoğlu havuz problemini doğru bir biçimde çözmüş görünürken, aynı performansı maalesef içki probleminde gösterememiş.
Çünkü çok ve çoğul tercih imkânı sağlam bir demokrasi ölçüsüdür ve kanaatimce İmamoğlu havuz probleminde demokrat, içki probleminde ataerkil-otoriter bir tutum sergilemiştir.
Bu meselede doğru tutum, belediyenin hem içkisiz hem de içkili sosyal tesisleri hizmete açmasıdır; çünkü bu konuda toplumsal talep iki yönlüdür ve bunlardan birini dikkate alıp öbürünü almamak demokratça bir tutum değildir.
Toplumsal talepler ve kamu otoritesi
Bir devlete "demokratik" karakterini veren en önemli niteliklerden biri, o devletin farklı hayat algılarına ve tarzlarına sahip vatandaşlarının tercihlerine saygı göstermesidir. O da yetmez, devlet, o tercihlerin yerine getirilmesi için üzerine düşeni de yapmalıdır.
Bu ölçü, toplumların sivilleşme derecesini belirleme açısından da son derece işlevseldir: Bir toplumda bireyler ya da toplumsal gruplar, benimsedikleri değerler ya da hayatı yaşama biçimleri açısından anlamlı olmasa da, başkaları için anlamlı olan tercihleri saygıyla karşılıyorlarsa, o toplum "sivil" bir toplumdur.
Bu tablonun zıddında devlet, "kendi toplumunun" da desteğiyle, toplumun geri kalan bölümünü "doğru" değerlere ve "doğru" hayat tarzlarına zorlar.
Aslına bakılırsa, Türkiye’de toplum, sivilleşmenin bu ölçüsü açısından hatırı sayılır bir mesafe kat etti. Bölünmüş toplum kesimleri bir zamanlar kendisine anlamlı gelmese de başkaları için anlamlı olan tercihlerin kullanılması durumunda sanki kendi tercih imkânlarının daralacağını düşünüyor, o nedenle de başka toplumsal kesimlerin tercihlerine karşı düşmanca bir tutum benimsiyordu.
Fakat farklı hayat tercihleri olan toplumsal kesimler zamanla gördüler ki, bu negatif tutum, sanıldığı gibi kendi hayat tercihlerini güvence altına alan bir tutum değildi; çünkü iktidarlar değiştiğinde, unutulmuş özgürlük kısıtlamaları yeniden uygulamaya sokulabiliyordu.
Yani “karşıt” toplumsal kesimlerin tümünün tercihlerinin garantisi, o tercihlerin aynı anda özgürce kullanılabilir olmasıydı.
İmamoğlu’nun “Belediyenin sosyal tesislerinde içki yok” sözü, işte tercihleri farklı sosyal kesimlerin “onunki de olsun, benimki de olsun” noktasında uzlaşmaya doğru gittikleri bir anda geldi ki, bu, İmamoğlu’nun çıkışına ilave bir olumsuzluk boyutu katıyor.
Eski, sert tartışmalardan örnekler
Çok değil, bundan 7-8 yıl önce yukarıda sözünü ettiğim “onunki de olsun, benimki de olsun” uzlaşmasının çok uzağındaydık. 2013’te kaleme aldığım “Müslümanlar, Kürtler, ve aydınların ‘telaşı’” başlıklı bir yazıda, o günlerdeki ruh halini iki örnek üzerinden şöyle anlatmışım:
Seküler mekânlarda mescit: Geçtiğimiz yılın yaz aylarında ortalığı kasıp kavuran bir “mescit” tartışması yaşadık.
Tartışma, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı”nın bir maddesinden kaynaklanıyordu.
Taslağın bu maddesinde, başta eğlence mekânları olmak üzere insanların kalabalıklar hâlinde bulunduğu yerlerde, çalışanların veya müşterilerin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kreş, ibadet yeri ve oyun alanı yapılması öngörülüyordu.
Ortalık birbirine girdi... Bir zamanlar Türkiye’de uygulanan kati laikliğe karşı mücadeleleriyle tanınan kimi aydınlar bile taslaktaki “ibadet yeri” ibaresine karşı çıktılar, taslağın geri çekilmesini istediler.
Oysa bu, inandıkları dinin kendilerinden günde beş vakit ibadet talep ettiği dindarlar için bir hak, vatandaşlarının maddi ya da manevi ihtiyaçlarını ve hak taleplerini yerine getirmeye gayret etmekle mükellef demokratik ve modern bir devlet için de görevden başka bir şey değildi.
Ben, o günlerde kendi düşüncemi şöyle ifade etmiştim:
“Mesele, içinde bulunduğumuz rejim kurulduğundan bu yana hep öyle olageldiği için hayatını seküler tarzda yaşayanların tümüne ve hatta hayatını dindarca yaşayanların bir bölümüne ‘normal’ gelen bir toplumsal durumun aslında normal olmamasından kaynaklanıyor. Bu toplumsal durumu, ‘dinin olabildiği kadar gündelik hayatın dışına itilmesi ya da gündelik hayatta görünür olmaktan çıkartılması’ diye tarif edebiliriz.
“Bu, dediğim gibi bir ‘cumhuriyet normali’ olarak kabul görse de, ‘cumhur’un büyük bölümünün dindar olduğu bir ülke için açık bir ‘anomali’ydi ve birileri ne kadar arzu ederse etsin, sonsuza kadar sürdürülemezdi.”
Bence aydınlar o tartışmada, Müslümanların “tatmini” açısından çok anlamlı olan bu taleple ilgili olarak çok kötü bir sınav verdiler.
Gelelim ikinci örneğe...
Kocaeli’nde kadınlar plajı: Bu da geçtiğimiz yazın tartışmalarından biriydi... Kocaeli’nin AK Parti’li belediye başkanı açtığı onlarca karma plajın yanı sıra bir de “kadınlar plajı” açınca ortalık birbirine girmiş, basından gelen tepkiler karşısında yılgınlığa kapılan belediye çareyi plajı kapatmakta bulmuştu.
Oysa bu da “kalabalık mekânlarda mescit” faslından, yurttaşların makul ve haklı bir talebini karşılamaya dönük bir girişimdi...
Kamu otoritelerinin görevi, meşru toplumsal talepleri karşılamak değil mi? Kamuoyunda böyle bir talebin, hem de genişçe bir talebin olduğunu kim inkâr edebilir?
Ben, tıpkı mescit meselesinde olduğu gibi bu olayda da aydınların mesela cemevleri konusundaki,“Cemevleri meşru bir toplumsal taleptir ve hükümetin görevi bu talebi karşılamaktır” şeklindeki tepkilerini yinelemelerini beklerdim, fakat onlar ortalığı birbirine kattılar...
Hem inançlarının gereğini yerine getirmek hem de denize girmek isteyen kadınlar için büyük bir “tatmin” sağlayacak bu hamle de aydınlara “anlamlı” gelmemişti... Oysa mesela “kadınlar kahvesi”nde hiçbir sorun yoktu, o “şık”tı!
İmamoğlu’nun genel tavrıyla bağdaşmıyor, vazgeçecektir
Yedi-sekiz yıl önce durum işte böyleydi ve bence tablo bugünkünden çok farklı bir tabloya işaret ediyor.
Kanaatimce belediyenin içkili sosyal tesis açmayacağı yönündeki sözleri, Ekrem İmamoğlu’nun “herkesi kucaklama” diye ifade ettiği vaatle çelişiyor. Çünkü “herkesi kucaklama”, toplumsal kesimlerin taleplerine ayrım yapmadan cevap vermeye gayret etmek demektir. Aksi, “herkesi kucaklama”nın lafta kalması anlamına gelecektir.
Bence İmamoğlu zamanla bu tutumunu esnetecek ve İstanbul’un hiç değilse belli ilçelerinde içki servis edilen sosyal tesislerin açılmasına onay verecektir.
Siyasetçilerin pragmatik tavır almaları bir dereceye kadar makul sayılabilir... Fakat İmamoğlu bir siyasetçi olarak da müsterih olabilir: Artık 7-8 yıl öncesinin toplumu yok. Bu ülkenin muhafazakârları da laikleri de artık “sadece benim tercihlerim” demiyor, meğerki kendi tercihleri görmezlikten gelinsin; işte o zaman “dur bakalım” diyor.
NOT. İmamoğlu, dün gece (26 Haziran) Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın sorusu üzerine bu konudaki görüşlerini tekrarladı. Sadece kadınların kullanabilecekleri havuz alternatifini savunmaya devam etti, alkol konusunda ise biraz nüanslı konuştu:
“Ben akşamdan sabaha niye oraya bir alkol servisi koyayım. (...) Yüzme havuzları... Bir yerde bir uygulama oradaki insanların anlayışına, kendi disiplinlerine göre bir uygulama varsa, bunu değiştirmek için neden bir çabamız olsun.”
Ben, buradaki “akşamdan sabaha”dan, göreve gelir gelmez ilk uygulamalarından birinin öbürlerinin yanı sıra “içkinin serbest olduğu sosyal tesis açmak” olmasını istemediği, fakat zaman içinde bunu gerçekleştireceği sonucunu çıkardım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025