Aydın ENGİN
Dün cemaat bağlarından dolayı hayatları karartılan ve paçayı kurtarabilmek için “Etkin pişmanlık”tan yararlanmayı tercih edenler üstüne bir Tırmık yazdım. T24 okurları şöyle bir göz atarlar; yazıya konu edilen mail grubunda olanlar zaten T24 okumazlar sanmıştım. Yani “Az okunacak bir Tırmık” yazdığımı düşünmüştüm.
Yanılmışım. Hem de fena yanılmışım.
Kaç kişi okudu bilemem. Bildiğim, sabahtan beri gerçek bir “mesaj - cevap yağmuru” altında sırılsıklam olduğum.
Tweet yollayarak, Facebook’tan seslenerek, “Direkt mesaj” dedikleri yöntemi kullanarak görüşünü açıklayanlar, hatta -nereden buldularsa- telefonla bana ulaşanlara kadar sahici bir "mesaj - cevap" yağmuru.
Üşenmedim saydım: 531 mesaj.
Yazıyı öven, isabetli bulanlardan itirazı olan ve bunu dostça ifade edenlere; yazıda eksik ya da yanlış bulduğunu belirtenlerden sövüp sayanlara, “cahilsin sus” diyenlerden “T24 ne, Aydın Engin kim Allah aşkına, ciddiye almayın” diyenlere kadar 531 mesaj... (Tam bu cümleyi yazarken üç tane daha geldi. Etti 534. Anlaşılan “mesaj -cevap” yağmuru akşam ve gece boyu da sürecek).
Tek tek cevap veremem. Gerek de yok. Ama anlaşılan toplu bir cevap gerekiyor. En azından okura saygı bunu gerektirir...
Üstelik bu yazı ile bitmezse yarın, sığdıramazsam öbür gün de devam edeceğim.
Buyrun.
* * *
Önce “Etkin pişmanlık”tan yararlanan ya da yararlanılmasını savunanlara sözüm var.
Etkin pişmanlık bizim ceza yasamızda öteden beri var. Ama “FETÖ’cü avı” ile başlayan süreçteki kadar yaygın ve geniş bir kullanımı hiç olmamıştı.
Yazıda bu terimi bilerek yer yer “etkili pişmanlık” olarak kullandım. Cumhuriyet’te yazdığım günlerde gazeteye ziyarete gelen, KHK ile mesleğinden atılmış bir polis memurunun sözleri hâlâ kulağımda:
- Engin bey, adı etkin pişmanlık ama etkili olması için mümkün olduğu kadar çok isim verilmesi isteniyor. Yoksa etkili olmuyor...
Mümkün olduğu kadar çok isim vermek?
Benim ve benim mahallemin sözlüğünde pişmanlık da, “mümkün olduğu kadar çok” filan değil tek bir isim vermek de kara bir lekedir.
Sosyalist, Marksist hareketin tarihinde ve bugününde poliste en ağır işkencelerde bile bir yoldaşının adını vermemek temel bir sorumluluk ve erdemdir. Polisin korkunç işkencelerinde çözülüp yoldaşlarının adını verenlere, işkencenin ne kadar ağır olduğu bilinse de iyi gözle bakılmaz. Hele çabucak çözülüp bülbül kesilenlere “dönek” gözüyle bakılır, ondan selam da esirgenir, itibar da... Bu uğurda can verenler vardır; işkence sonucu bedeninde kalıcı sakatlıklarla yaşamak zorunda kalan ama “Tek bir yoldaşımın, arkadaşımın bile adını vermedim” diyebilen kadın ve erkek sosyalistlerin sayısı çok, pek ama pek çoktur...
Darbe girişimine bulaşmamışsa, eski adıyla Cemaat’ın, AKP Reisi’nin tercih ettiği adıyla FETÖ’nün sınav sorusu çalmak, kamudaki yetkilerini kullanarak masumların hayatı ile oynamak gibi suçlara bulaşmamışsa, sadece ve sadece Gülen Cemaat’ına yakın olmuş, dinsel bir tercihte bulunmuş, inancını böyle yaşamışsa poliste de, savcının önünde de, mahkeme karşısında da “Hiç bir suça bulaşmadım. Cemaat okulunda okumak, evinde kalmak, sohbetlere katılmak suç değildir” diye kendini mertçe savunmak varken “isim vererek” birilerinin geleceğini karartıp kendini kurtarmaya çalışmak bizlerin kitabında yoktur.
Bugün -meselâ- Nakşibendilerin herhangi bir kolunda yer almak nasıl suç filan değilse, zamanında Gülen Cemaatı’nda yer almış olmak da suç olamaz. Başka hiçbir suça meselâ darbede, mesela soru çalıp kul hakkı yemek gibi alçaklıklarda payı yoksa ve buna rağmen suçlanıyorsa inanç sahibin dik durması, inancını savunması bir erdem ve sorumluluktur. Pişman olmak, hele “etkili pişman” olmak değildir.
* * *
Direnmek, direnebilmek büyük ölçüde içinde yer aldığı dinsel ya da siyasal hareketteki dayanışma bilinci, yeteneği ve gücü ile doğru orantılıdır. Oysa 15 Temmuz darbe girişimi gibi kesinlikle suç olan bir olayı bahane ederek hiçbir suça bulaşmamış, tek suçu Gülen Cemaatı'na yakın durmuş olmaktan ibaret binlerce ve binlerce inançlı kişi de cezalandırıldı ve cezalandırılıyorlar ve bunları kucaklayacak bir dayanışma ruhu, yeteneği, geleneği, pratiği yok. Hiç olmamış da. İnsanlar yapayalnız bırakıldılar. En yakınları bile bırak dayanışmayı, ilişki kurmaktan kaçındı.
Yüzlerce, binlerce örnek var. Sözü uzatmayacağım. Ama devletin bütün olanakları ile üstlerine çullandığı, hayatlarını kararttığı, işinden ettiği, çoluğu çocuğu ile birlikte açlığa, yokluğa mahkûm ettiği inanç sahibi insanların acılı çığlıkları göklerde yankılanıyor ve ne utanılasıdır ki kendini Müslüman, alnı secdeye değen olarak tanımlayan kesimler bu insanlarla dayanışmayı bir yana bırakın selamı bile esirgiyor, sırtlarını dönüyorlar.
Yerim bütün örnekleri sıralamaya uygun değil. Ama "Etkin pişmanlık"tan yararlanan ve yararlanmayan, yararlanmayı düşünen ve düşünmeyen ama şu ya da bu ölçüde Cemaat'a yakın durmanın bedelini ödemek zorunda kalanlara bir çift sözüm var.
İnanç sahibi ve vicdanı asla kararmamış, yakından tanıdığım dostlarımın kurduğu bir sivil toplum örgütlenmesi var: Hak ve Adalet Platformu.
Binlerce KHK mağduru ile görüştüler ve ortaya bir tablo çıktı, yürek yakan bir tablo. İnternetten ulaşabilirsiniz.
Şu adrese tıklayın. http://www.hakveadaletplatformu.org/
Açılmazsa şu adresi deneyin:
https://drive.google.com/file/d/1rt1Cpa9xfxkWfFTQcIBXFLQVWTnD5wFL/view...
Sabırla, dikkatle okuyun. Bana cevap yetiştirmek yerine daha hayırlı, daha anlamlı bir çaba harcamış olursunuz.
Haydi...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021