DOĞAN ÖZGÜDEN
Belçika siyaset alemi bir yandan Korona belasına, öte yandan ordu içinde aşırı sağ yapılanmaya karşı gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı tartışmalarıyla çalkalanırken, devreye bir de kamu hizmetlerinde görevli kadınların tesettürlü olup olamayacağı konusunda sadece partiler arasında değil, aynı partinin başını çekenlerin kendi arasında hakarete dek varan polemikler girdi.
Brüksel bölge hükümetine bağlı toplu taşıma şirketi STIB, 2015 yılında tesettürlü bir kadının işe girme talebini, mevcut işyeri yönetmeliğindeki “dini, siyasi ve felsefi inançlara ait semboller taşıyanların çalıştırılamayacağı” hükmünü gerekçe göstererek reddetmişti. Bunun üzerine açılan davayı mahkeme tam 6 yıl sonra, 25 Mayıs 2021’de karara bağladı, yönetmelikteki engellemeyi “cinsiyet ayrımcılığı” diye niteleyerek tesettürlü kadının işe alınması gerektiğine hükmetti.
Yıllar önce, yine Brüksel bölge hükümetine bağlı iş ve işçi bulma kurumu Actiris aleyhine de aynı konuda bir dava açılmış, mahkemenin şikayetçiye hak vermesi üzerine bu kurum karara üst mahkemede itiraz etmeden işyeri yönetmeliğinde derhal değişiklik yaparak tesettürlü kadınları işe almaya başlamıştı.
Ancak bu kez, STIB’in siyasal partiler temsilcilerinin de üye olduğu altı kişilik yönetim kurulunda mahkeme kararına itiraz edilip edilmemesi konusunda tam bir görüş ayrılığı çıktı. STIB’in iki müdürü ile Brüksel partisi DEFI’nin temsilcisi mahkeme kararına itiraz edilmesini isterken, frankofon Sosyalist Parti (PS) ile frankofon ve flaman çevreci partilerin (ECOLO ve GROEN) temsilcileri itiraz edilmeyip mahkeme kararına derhal uyulmasında ısrar ettiler. Ancak GROEN temsilcisi kurulun başkanı olduğu ve başkanın oyu iki oy sayıldığı için mahkeme hükmüne itiraz reddedilmiş oldu, tesettürlü kadınların işe alınmasına yeşil ışık yakıldı.
Ne ki bu karar da hemen uygulamaya konulamıyor, çünkü bu kez devreye Flaman liberallerinin partisi Open VLD girdi. STIB’in yönetiminde denetçi olarak yer alan bu partinin üyesi, kurulun kararına karşı çıkarak konunun doğrudan Brüksel bölge hükümetinde görüşülmesini ve bağlayıcı kararın orada alınmasını istedi.
Bu durumda en geç bir aylık itiraz süresinin biteceği 25 Haziran’a kadar Brüksel bölge hükümetinin STIB’de tesettürlü kadın çalıştırılmasını emreden mahkeme kararı konusunda bir tutum belirlemesi gerekiyor. Hükümet bu süre sonuna kadar herhangi bir itirazda bulunmadığı takdirde mahkeme kararı kesinleşecek ve STIB’de tesettürlü kadın çalıştırmaya başlanacak.
Ancak iki yıl önce uzun pazarlıklar sonucunda zor bela kurulan koalisyon hükümetinden bu konuda lehte ya da aleyhte bir kararın oybirliğiyle çıkması son derece zor görünüyor. Hükümette sosyal işler ve vatandaşa yardım bakanlıklarını elde tutan frankofon ve flaman çevreci partiler (ECOLO ve GROEN) tesettürlü çalışmanın tamamen serbest bırakılmasından yana iken başbakanlık ile şans eşitliği bakanlığını elinde tutan frankofon Sosyalist Parti (PS) içinde bu konuda ciddi görüş ayrılıkları yanaşıyor… Koalisyonun üçüncü ortağı olarak çalışma, maliye ve belediyeler bakanlığını elde tutan Brüksel partisi DEFI’nin genel başkanı bu konuda tesettür yanlılarına en küçük bir ödün verilmesine dahi karşı olduğu gibi, kamu kuruluşlarında laikliğin ödünsüz uygulanması için anayasada değişiklik yapılmasında ısrar ediyor.
Eğer laiklik savunucuları Brüksel hükümetinde ağır basar da tesettür konusunda mahkeme kararına 25 Haziran’a kadar itiraz edilirse, yargı mekanizmaları çok yavaş çalıştığından, nihai kararın üst mahkemeden ancak 2024 yılında çıkabileceği, federal, bölgesel ve yerel seçimler de o tarihte yapılacağından, önümüzdeki üç yıl boyunca tesettür kavgalarının Belçika siyasal gündemine damgasını vuracağı, hattâ yeni hükümet krizlerine yol açabileceği tahmin ediliyor.
Bu ihtimali güçlendiren nedenlerin başında da, Brüksel bölge hükümetinin aksine, federal hükümeti oluşturan koalisyonda zıt görüşlerdeki 7 partinin yer alması, hükümetin karşısındaki muhalefet partilerinin de tesettür konusunda farklı görüşlere sahip bulunması geliyor.
Bir yılı aşkın süredir Korona belasının getirdiği zorunluluklar nedeniyle siyasal yaşamda görülen görece uyum ve istikrarın, yoğun aşı uygulanması sonucu tehlike azaldıkça ve yeni seçimler yaklaştıkça giderek yerini çeşitli siyasal, ekonomik ve sosyal konularda şiddetli çatışma ve polemiklere bırakması kaçınılmaz görünüyor.
Şu ana kadar yapılan açıklamalara göre tesettürlü çalışmanın serbest bırakılmasına Flaman kesiminden milliyetçi NV-A, aşırı sağcı VB, liberal Open VLD, Frankofon kesimden ise liberal MR ve Brüksel partisi DEFI açıkça karşı çıkmakta. Hemen hatırlatalım ki, önümüzdeki ilk seçimde Flaman bölgesinde NV-A ve VB’nin oyların yarıdan fazlasını alacakları, sadece Flaman Bölge Meclisi’nde değil, federal mecliste de en büyük sayısal gücü oluşturabilecekleri tahmin ediliyor.
Tesettürlü çalışmanın serbest bırakılmasını ise Flaman kesiminden çevreci GROEN, radikal sol PVDA, Frankofon kesiminden çevreci ECOLO ve radikal sol PTB en hararetli şekilde savunuyor. Geleneksel olarak laikliğin bayraktarlığını yapmış olan frankofon sosyalist partisi PS ve flaman sosyalist partisi VOORUIT’in bu konudaki tutumları henüz kesinleşmiş değil, ama her iki partide de önemli bir kesimin tesettürlü çalışmaya destek verdiği biliniyor.
Sol kesimdeki laiklikten ödün verme eğiliminin ardında hiç kuşkusuz son yarım yüzyıldır Belçika’nın demografik yapısında yaşanan değişim büyük rol oynuyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kömür madenlerinde ve en tehlikeli sanayi dallarında ve inşaatlarda çalıştırılmak üzere Fas ve Türkiye gibi islamiyetin egemen olduğu ülkelerden getirtilen göçmen işçiler, onların aileleri, özellikle de burada doğup büyüyen ikinci, üçüncü ve hattâ dördüncü kuşakları, Belçika vatandaşı olarak özellikle metropollerde seçim sonuçlarını etkileyebilecek bir seçmen kitlesi oluşturmakta…
2018 verilerine göre Belçika’nın toplam nüfusu 11.322.088… Bu nüfus içinde 2.318.807 kişiyle yabancı kökenliler yüzde 20,48’i oluşturuyor. Onların da 311.772’i Fas, 155.488’i Türkiye kökenli… Dahası, Fas kökenlilerin 229.186’sı, Türkiye kökenlilerin ise 119.321’i Belçika vatandaşlığını da aldıkları için bu ülkenin yöneticilerinin seçiminde oy sahibi oldukları gibi, tercihli oyun yoğun kullanıldığı seçimlerde kendi memleketlilerinin tercih oylarıyla federasyon, bölge ya da belediye meclislerine seçilebilmekte, hattâ bakan olabilmekte…
Hemen hatırlatalım… 80’li yıllarda Evren Cuntası bir yandan yurt dışındaki muhaliflerini “vatan haini” diye damgalayıp Türk vatandaşlığından atarken, öte yandan rejimden yana Türklere derhal Belçika vatandaşlığına geçip seçimlere katılma hakkı kazanarak Türk lobisinin buyruklarını harfiyen yerine getirme çağrısı yapmıştı.
Ne yazık ki, o tarihe kadar Belçika siyasal partileri, en ilericileri de dahil, Türkiyeli göçmenlerin bu ülkenin sosyal ve siyasal yaşamına katılımı için hiçbir ön çalışma yapmamış, böylece onları Türk Devleti’nin kontrolüne ve güdümlendirmesine bırakmışlardı... Türk göçmenler Belçika vatandaşlığına geçip seçme ve seçilme hakkını kazandıktan sonra da işin kolayına kaçıp yeni seçmenlerin oylarını çekebilmek için başta Türk Diyanet Vakfı olmak üzere onun kontrolündeki cami ve derneklerle pazarlığa oturmuş, onların önerdiği kişileri aday listelerine yerleştirmişlerdi.
Bu tavizler nedeniyledir ki Türk adaylar da katıldıkları ilk seçimlerden bu yana Ankara rejiminin hizmetindeki Türkçe medyanın beyin yıkamasına tabi seçmenlerin oylarını alabilmek için her türlü milliyetçi ve dinci jargonu kullanmış, işi Brüksel’de dikili bulunan Ermeni soykırımı anıtının yıkılması için kampanyalar organize etmeye kadar vardırmışlardı.
Bu aykırı gelişmeler karşısında sol ve çevreci partiler sadece sessiz kalmamış, metropollerin belli belediyelerinde oy sayısını arttırabilmek için Türk adayların Türkçe yürüttükleri kampanyalarına destek vermişlerdi. Bu sayededir ki daha 2000 yılında Sosyalist Parti’nin aday gösterdiği Emir Kır önce Saint-Josse Belediyesi’nin başkan yardımcısı, 2004’te Brüksel Bölge Meclisi üyesi, 2012’de Brüksel Hükümeti’nde devlet bakanı olacak, 2013’ten beri de Türk kökenli seçmenlerin tercih oyları sayesinde Saint-Josse’taki belediye başkanlığı seçimlerini büyük farkla götürecekti.
Brüksel Özgür Üniversitesi (ULB)’nin 26 Mayıs 2019’da gerçekleştirdiği bir kamuoyu yoklamasına göre, Belçika’nın başkentindeki müslüman inançlı seçmenlerin yüzde 49,4’ü sosyalist parti PS’ye, yüzde 24,4’ü radikal sol PTB’ye, yüzde 10,2’si de yeşil ECOLO’ya oy vermiş bulunuyor. (Vif/L'Express, 30 Mayıs 2019).
Bu ankette dikkati çeken önemli bir nokta, sol ya da çevreci partiler müslüman seçmenlerin büyük destek verdiği partiler haline gelirken, 2007 ve 2010 yıllarındaki seçimlerde o kesimden hayli yüksek oy almış bulunan Hümanist Demokrat Merkez (cdH)’ın 2019 seçimlerinde bu desteği tamamen kaybetmiş olması.
Bu partinin 2007 ve 2010 yıllarındaki seçimlerde yüksek oy almasının nedeni, o sırada hâlâ Sosyal Hristiyan Parti (PSC) adını taşırken genel başkan Joelle Milquet’nin girişimiyle “hristiyan” etiketini atarak tıpkı sol ve çevreci partiler gibi Müslüman seçmenlerin hoşuna gidecek kampanyalar yürütmesi olmuştu… Milquet 24 Haziran 2009 bölge seçimlerinde de Belçika siyasal yaşamında şok yaratan bir tercih yaparak MHP sempatizanı bir Türk ailesinin üniversite mezunu tesettürlü kızı Mahinur Özdemir’i Brüksel bölge meclisine aday göstermişti.
Türk seçmenlerin tercihli oyları sayesinde rahatlıkla seçilen Mahinur Özdemir’in “ilk tesettürlü milletvekili” olarak Brüksel Bölge Meclisi’ne girmesinden Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da son derece duygulanacak, onun 30 Kasım 2010 tarihinde Hidiv Kasrı’ndaki düğününe tüm aile efradıyla birlikte katılıp kendisini “manevi kızı” ilan edecekti.
Özenle seçip Meclis’e soktuğu tesettürlü bir kadına Türkiye başbakanının böylesine değer vermesinden son derece memnun olan Joelle Milquet de Türkiye’deki iktidarla sıcak ilişkilerini daha da geliştirmek için Mahinur Özdemir’i, milletvekilliğinin yanısıra, kendi makamında özel kalem müdürlüğüyle de görevlendirecek, Türkiye’deki islamcı iktidarın tüm baskıcı, soykırım inkarcısı politikalarına sürekli destek verecekti.
Ancak bu ilişkiler 25 Mayıs 2014 seçimlerinde Milquet’nin ayağına dolaşacaktı… Koalisyon hükümetinde içişleri bakanı iken bakanlık kabinesine aldığı Mahinur Özdemir çevresinden bazı kişileri sırf Türk kökenli seçmenlerin tercihli oylarını garantilemek için sadece kendi şahsi seçim kampanyasında görevlendirdiği açığa çıkınca kıyamet kopacak, bu nedenle hakkında adli kovuşturmaya açılacaktı.
Mahinur Özdemir ise, Milquet’nin yerine cdH başkanlığına geçen Benoît Lutgen tarafından 2015 yılında Ermeni Soykırımı’nı inkar ettiği için partiden ihraç edilecek, bu inkarcılığının mükafatı olarak 12 Eylül 2019 tarihinde Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin Cezayir Büyükelçiliği’ne tayin edilecekti.
Ancak Özdemir’in hamisi ve Erdoğan rejiminin büyük dostu Joelle Milquet, fırsat buldukça “tesettür” konusunda sansasyonel çıkışlar yapmaktan geri kalmıyor, üstelik kendi partisinin en değerli şahsiyetlerini de hedefe koyarak….
Yazının girişinde ayrıntılı olarak anlattığım STIB’te tesettürlü kadın çalıştırılıp çalıştırılamayacağı konusundaki polemikler sırasında önemli bir çıkış, cdH’in en saygıdeğer parlamenterlerinden biri olan Georges Dallemagne’dan geldi.
Dallemagne sadece Belçika’da demokratik hakları savunmakla kalmayan, Türkiye dahil insan haklarının çiğnendiği tüm ülkelerdeki rejimlere karşı hem Belçika parlamentosu’nda, hem de insan hakları kuruluşlarıyla medyada sürekli mücadele veren bir şahsiyet. Suriye’de islamcı teröristlerinin işledikleri cürümleri, son olarak Dağlık Karabağ’da Türk-Azeri ortak saldırısının dehşet verici sonuçlarını uluslararası kamuoyuna yansıtmak için her türlü rizki göze alıp oralara giderek yerinde incelemeler yapmış, bulgularını Belçika Parlamentosu’nda yansıtmış gözü pek siyasetçi.
Le Soir gazetesinin düzenlediği bir söyleşide Dallemagne, kadın hakları konusunun sadece “tesettür özgürlüğü”ne indirgenmesinin büyük bir hata olduğunu vurgulayarak şöyle demişti: “Bana göre asıl sorun kadın-erkek eşitliğinin tam sağlanmasıdır. Örneğin zorla evlendirmeler konusunda ne yapılıyor? Bana ulaşan bilgilere göre Selefiler ve Müslüman Kardeşler Brüksel’de örgütsel faaliyetlerini yoğunlaştırıyorlar, yeni müritler devşiriyorlar. Başörtüsü taşımak sadece dini aidiyetin ifadesi olsaydı sorun teşkil etmezdi. Ancak tesettürün aynı zamanda bizim toplum modelimizi, bizim değerlerimizi reddeden bir politik dayatma aracı olarak kullanıldığı da unutulmasın.”
Ama onun “tesettür” konusunda görüşünü açıklaması üzerine cdH’ın eski başkanı Joelle Milquet, üstüne vazife olmadığı halde gazaba gelerek Dallemagne’ı aşırı sağcıların ağzıyla suçlamaya kalkıştı. Bittabi bu saldırıda yalnız da kalmadı… Türkiye destekli Belçika İslamofobi Karşıtları Kollektifi (CCIB) de Dallemagne’ı kin ve nefreti teşvik edici şekilde konuşmakla suçlayan bir bildiri yayınlayarak cdH başkanı Maxime Prévot’yu bu demokrat milletvekiline karşı disiplin cezası uygulamaya çağırdı.
Şu sırada Belçika siyasal yaşamı, bu ülkeye her gelişinde sadece Türk göçmenleri değil, tüm müslümanları kışkırtıcı konuşmalar yapan, partisi AKP’nin Belçika’daki seçim kampanyalarında “Bu hilalin istavroza karşı savaşıdır” sloganları haykırttıran, Belçika seçimlerinde Türk adayları TC lobisinin fedaileri olarak kullanan Recep Tayyip Erdoğan’ın soktuğu nifakın yarattığı sorunlarla karşı karşıya…
Tıpkı Türkiye’de ve islamcı teröristlerle destekli Türk ordusunun işgal ettiği komşu ülkelerde olduğu gibi…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024
13.03.2024
27.02.2024