Erol KATIRCIOĞLU
Geçenlerde Murat Belge de benim gibi takılmıştı Başbakan Erdoğan’ın “biz” derken ne kastettiğine. Ben Başbakan’ın, özellikle Suriye konusunda, geçen grup toplantısında “Suriyeliler ecdadımızın bize bıraktıkları mirastır, o nedenle destekliyoruz” cümlesindeki “biz”zamiriyle Osmanlı’ya; “Biz, kişi doğduğunda nasıl doğmuşsa onu öyle kabul eden bir medeniyetten geliyoruz; kim olursa olsun, Kürt, Türk, Çerkes, Laz, Alevi, Sünni farketmez, bizim için herkes kıymetlidir” cümlesindeki “biz” zamiriyle de İslam medeniyetine referansla konuşmasını eleştirmiş, benim tercihimin daha “evrensel”, “insan hakları”, “hak ve hukuk” çerçevesinde konuşması olacağını belirtmiştim. Buradan giderek de Başbakan’ı “yerel”kaldığından, kendi “İslami kimliği” içinden konuştuğundan dolayı eleştirmiştim.
Murat Belge de benzer bir sorgulama içinden tam bu noktada “biz” kelimesini duyduğumuzda, bundan “insanlık’ı anlamamız” gerektiğini söyleyerek “...bilmeliyiz ki ‘biz’ dendiğinde, bunun varacağı son nokta ‘biz insanlar’dır. ‘Biz Türkler’ veya ‘biz Müslümanlar’da biten bir ‘biz’ yoktur, olmamalıdır” diyerek benzer bir bakış açısını ortaya koymuştu.
Son zamanlarda sol, liberal ve demokrat kesimlerde, bu eleştirilere benzer eleştirilerin, özellikle Başbakan Erdoğan’ın seçimi kazandıktan sonra tavır değiştirdiği, partisinin reformist bir parti olmaktan çıktığı, Kürt meselesinde giderek savaşçı bir tavır benimsediği gibi eleştirilerin paylaşılmakta olduğu görülüyor. Bu türden eleştirileri yapanlar arasında, özellikle referandumda “yetmez ama evet”kampanyasını desteklemiş olanların olması kimilerine, “gördünüz mü?..” deme hazzıyla mevzuya girme hakkı veriyor gibi...
Son zamanlarda Taraf yazarları arasında da benzer bir tartışmanın çıkmış olmasından, giderek bu kavgayı onlar arasında da görmekten dolayı memnun olanlar var. Gazetenin manşet politikasından ve bir ölçüde bu politikayı da etkileyen yazarlar ve editörler arasındaki görüş farklarından acaba Taraf da çözülüyor mu, orada da yaptığının yanlış olduğunu fark edenler de var mı gibilerinden sorular soruyorlar.
Doğrusu herhangi bir hükümete tümüyle karşı olmanın, karşı olanların çıkarına olacağını kim söylüyor? Bunun tam aksinin de doğru olması, yani bir hükümete tümüyle karşı olmanın o hükümetin işini kolaylaştıracağı ve istediklerini istediği gibi yapacağı gibi bir sonuç neden ciddi bir olasılık olarak görülmüyor? Hükümetin ideolojik pozisyonlarına ilişkin eleştiri getirmekte geri durmanın bir anlamı yok. Getirelim. Ama bilmek gerekir ki iktidarın nasıl örgütlendiği, iktidarın ideolojisinin kendini ortaya koyuş biçiminden belki de daha önemli (Gilles Deleuze). Bu nedenle de iktidarın her ortaya attığına hayır demektense, ortaya attığının toplumun ne ölçüde çıkarına olup olmadığını tartışmak ve hatta farklı önerileri ortaya koymak ve bu uğurda mücadele vermek neden daha etkili bir yol olmasın ki? Nitekim sürecin neresindeyiz tam olarak bilmiyorum ama Taksim projesindeki duraksama aklıselim bir muhalefetin eseri değil midir?
Adalet ve Kalkınma Partisi, bu ülkede yıllar yılı ötelenmiş bir kimliğin temsilcisi olan bir parti. Kendi mağduriyeti üzerinden ortaya koyduğu muhalefet bu kimlikle özdeşmiş insanlarının desteğini alarak onu iktidar yaptı. Ama açıktır ki onun iktidara gelmesi yönünde atmış olduğu adımlar şu ya da bu yönde, şu ya da bu ölçüde toplumdaki başta Kürt kimliği olmak üzere diğer kimliklere de ilham verdi. Onun demokrasinin önünü açıcı etkisi de bundan ibaret.
AKP’nin önünde başından beri, vermekte olduğu mücadeleyi kazandıktan sonra yürüyebileceği iki yol vardı. Ya kendi kimliğinin içinden siyasete devam edecekti, ya da değişerek diğer kimliklerin sorunlarını da kendi sorunu olarak görüp onların da çözülmesine yönelik demokrat bir siyaset yapacaktı. AKP’nin bu yolu daha tam olarak yürümediği, belki de yolun başında olduğu söylenebilir ama şimdiye kadar verdiği işaretlerden yürüyeceği yolun kendi kimliksel yolu olacağı, demokrat bir siyaset arayışı içinde olmadığı yönünde.
Yanılıyor muyum?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025