Fehmi KORU
Muammer Kaddafi için yolun sonuna yaklaşıldığı anlaşılıyor: Libya’nın başkenti Trablus’un ‘Yeşil Meydanı’nı eline geçiren muhalifler, adını ‘Şehitler Meydanı’olarak değiştirmiş... Kaddafi’nin üç oğlu yakalanmış... Devlet televizyonu işgal edilmiş... Ajanslar, dün, “Kaddafi’nin yakalanması an meselesi” haberini veriyordu.
Ne yapalım, sevinelim mi?
Ülkede akan kanı durduracaksa elbette sevinmemiz gerekiyor. Altı aydır süregiden‘iç savaş’ kimbilir kaç can aldı. Savaşan güçler, birbirlerini yok ederken, kimbilir ülkenin milli servetinin ne kadarını tükettiler. Kaddafi’den sonra, muzaffer güçler, eski rejimin temsilcilerinden intikam alma derdine düşerse, Libya’ya sükunet ve istikrar hiç gelmeyebilir.
‘İç savaş’ ülkelerin nefesini keser; belki öldürmez, ama ölmekten beter eder...
“Kaddafi yüzünden, o da direnmeseydi...” diyecekleri bu noktada uyarayım:Kaddafi ve benzerlerine açık kapı bırakmazsanız, onlar ve yakın çevrelerini kardeş kanı dökmeye kendi elinizle zorlamış olursunuz. Yağlı ilmeğin boynuna geçmesini bekleyeceğine, binlerce insanın ölmesini göze alarak direnir gözü kanlı yöneticiler...
Saddam’ın idamıyla açılan, Hüsnü Mübarek ve ailesi fertlerinin idamla yargılanmasıyla devam eden yol, Kaddafi ve Beşşar Esad gibileri ölümüne direnmeye tahrik ediyor.
Rejim değişikliklerinin ‘kanlı’ yaşandığı Fransız devriminden beri bilinen bir gerçek... Ancak her rejim değişikliği kanlı geçmek zorunda değil; daha mülâyim geçişlerin yaşandığı örnekler de var çünkü... Hem de fazla uzağımızda değil, kendi ülkemizde...
Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş, bir rejim değişikliğiydi. Mustafa Kemal ve arkadaşları isteseydi son Sultan’ın gidişini engelleyebilir, son Halife’yi yerinden ederken kan dökebilirdi. Onun yerine Sultan Vahideddin’in İstanbul’u bir İngiliz firkateyniyle terk edişine göz yumdular. Osmanlı Hanedanı’nın, Halife Abdülmecid Efendi’yle birlikte, şahsi eşyalarını yanına alarak, yurdu terk etmesini yeterli buldular.
İstiklal Mahkemesi adıyla sonradan kurulan mahkemeler rejim muhaliflerine kök söktürdü, idam kararları verip uyguladı da; ancak Cumhuriyet yönetimi geçmiş rejimle defteri kanlı biçimde kapatmadı.
‘Atatürkçülük’ adına gerçekleştirilen 27 Mayıs (1960) darbesini yapanların üç devlet adamını idamlarının toplumda açtığı rahnelere bakarak söylenebilecek olan şudur: Cumhuriyet’i kuranlar iyi ki kanlı bir hesaplaşma yoluna gitmediler...
Geçmişte Uganda’da İdi Amin diye gözünü kan bürümüş bir yönetici vardı; sığınacak yer bulunca peşi bırakıldı. Sağ mıdır, ölü müdür, takip eden de olmadı.
Saddam ve Mübarek örnekleri hiçbir an gözleri önünden gitmediği için,Kaddafi’ler, Esad’lar ve halklarına rağmen ülke yöneten başkaları, derhal yelkenleri suya indirmek yerine kanlı da olsa direnmeyi tercih ediyor...
Farklı bir örneği kendi tarihinde gerçekleştirmiş Türkiye bu konuda yön gösterici olabilir. Libya ve Suriye’de yaşananlardan sonra, herhangi bir yerde hareketlenme olduğunda, ‘iç savaş’ tehlikesini bertaraf etmek ve sühuletli bir geçişi sağlamak üzere, Türkiye mutlaka devreye girmelidir.
Bize yakışan da budur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025