Hasan Bülent KAHRAMAN
Birkaç yıl önce Hong Kong'a giderken pek öyle Çin'e gidiyorum hissine, daha doğrusu heyecanına kapılmamıştım.
Fazlasıyla İngiliz oluşundan mıdır, Çin'in geri kalan kısımlarından apayrı ve fazla Batılı bir kültür geliştirmesinden midir, bilemem.
Ama bu defa önce Şangay'a sonra Pekin'e gideceğim bir programa dahil olurken sanki bu toprağa daha önce hiç ayak basmamışım gibi Çin'i görmek büyüsüne kapıldım. Uçak Şangay'a onca uzun bir yolculuktan sonra alçalırken zihnimdeki Çin imgesini düşündüm.
Elbette iki büyük Çin var benim kuşağımın kafasında, hatta üç. Bunların bazılarını Malraux'nun Kuomintag, Kanton olaylarını anlattığı romanlarından (Kanton'da İsyan/ Fatihler, İnsanlık Durumu), Lucien Bodard'ın yazdıklarından, 1960'lardaki Kültür Devrimi'nden ve Fransız Maoistlerinden (mesela Roland Barthes'ın Çin Güncesi'nden) edindik.
Birincisi emperyalizmin pençesi, tahakkümü altında iliği kemiği sömürülmüş, inlemiş Çin. İkincisi Mao'nun, büyük çileler neticesinde kurduğu ve sonra aklımın almadığı işlere soyunduğu, dünyaya damgasını vuran Çin.
Üçüncüsü onun 1976'daki ölümünden sonra büyük iktidar savaşlarına sahne olup, neticede bugün dünyanın uyanan devine dönüşen Çin.
Buna bir de başlı başına bir kıta sayılabilecek bu topraklarda doğmuş, yaşamış büyük Çin uygarlığını eklemek gerek. Gene de, ben o Maocu Çin'le bugünün Çin'i arasındayım.
Gelince de farklı bir Çin bulmadım. En azından katıldığımız toplantılarda yapılan tartışmalar, irdelemeler bu yeni ve uyanan Çin'in anlamını, önemini, boyutlarını bize tanımlıyordu.
Bugünkü Çin hâlâ kesin bir 80 milyon üyesi olan merkezi, otoriter, Çin KomünistPartisi'nin hâkimiyeti altında. Ama aynı Çin dünyanın en fazla gelişen ekonomilerinden biri. Ne var ki, bu Çin dünyaya 'o kadar da büyük olmadığını' anlatma çabasında.
Halbuki görünen köy kılavuz istemiyor.
1989 sonrası tartışmasız biçimde hayatımıza giren neo-liberal ekonomilerle özdeşleşmiş küreselleşme çok önemli bir açılım getirdi ve dünyanın ekonomi merkezini Atlantik'ten Pasifik'e taşıdı. Bu meyanda da Çin yepyeni bir kuvvet olarak ortaya çıktı.
Bu Çin'in internet, twitter, instagram gibi gündelik hayat kısıtlamaları var.
Uluslararası bir finans merkezi olmasına karşın arka sokaklarında hayat standardının hızla düştüğü görülüyor. Gene de büyüyor Çin.
'Tek Kuşak Tek Yol' sloganıyla eski İpek Yolu'nu ve ifade ettiği anlamı canlandırmak istiyor Çin. Bu yeni yaklaşımla vurgulanan aslında Çin'in eski güçlü dönemine dönme tutkusu. Nükleer santral, hızlı tren, yeni üretim metodolojileri ve daha birçok alanda zaten dünya gücü konumuna gelmiş Çin'in 'yollar' üstünden bir kere daha stratejik bir önem kazanmak istemesi son derecede doğal.
Türkiye bu gelişmede kilit rol oynuyor.
Çünkü ister İpek Yolu diye düşünelim ister 'tek bant- tek yol' diye bakalım, Türkiye'nin bugün ürettiği projeler, bilhassa yollar, köprüler ve kanallar bu yeni açılıma hayati bir katkı sunuyor.
İkincisi, Çin, sakin, derinden giden bir güç olarak özellikle Rusya ve Amerika ile belli bir ilişki tonu tutturmak zorunda. Bunu dikkatle yapacağını Şangay Üniversitesi'ndeki kapalı toplantılarımızda açıkça belirttiler. Üstelik bu iki devletle Çin şimdi Ortadoğu'daki gelişmeler dairesinde karşılaşmış bulunuyor.
Garip olan şu ki, bu karşılaşmayı da, Türkiye'yi de Çin İran üstünden izliyor...
Deyip bırakayım. Çarşamba günü devam edeceğim Çin macerasını yazmaya...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024