İbrahim Kahveci
Aman sakın ha... Başlığa bakarak doların 2 ayda 4,45’e yükselişini kastetmiyorum. Kısa vadeli faizlerinde 13,08’den 16,78’e çıkışını kastetmiyorum. Bu arada uzun vadeli faizlerde de aynı sürede yüzde 11,9’dan yüzde 14,7’ye yükseliş yaşanmış.
Kısaca piyasa göstergeleri adeta uçmuş ama asıl sorunumuz bu değil. Asıl mesele piyasada dolaşan uçuk fikirler.
‘Seçimlerden sonra TL yeni bir yapıya kavuşturulacakmış. Değeri de altınla ilişkilendirilecekmiş. Böylece yok dolar çıktı, yok euro yükseldi derdi olmayacakmış. Hatta enflasyon artışına yol açan faizlerde bu sayede düşürülecek ve ekonomi uçacakmış. ‘
Dünya bu uçuk fikirlere dayalı ekonomi modellerini terk edeli bazılarında 50-80 yıl, bazılarında yüzyıllar oldu. İçe kapalı, ne kadar ekmek o kadar köfte hesabı ile bir doğu ülkesi modeli diyeceğim ama inanın doğuda da böyle bir ülke kalmadı.
Emsalsiz iktisat teorileri havada uçuşuyor. 16. Yüzyıl Merkantilizm söylentileri kulaktan kulağa yayılıyor. Hani gerici fikirler denir ya; işte tam da bu şekilde bir teori. Kahve köşesinde daha okuma yazmayı ancak sökmüş kenar mahalle alimlerinin ülke kurtarıcı formülleri bunlar...
İşte asıl uçtuğumuz nokta burası.
Bu fikirlerin her gündeme gelişi doları da uçuruyor, faizi de uçuruyor. Kendi elimizle ülkemizi bataklığa sevk ediyoruz.
SORUN FAİZ DEĞİL?
“Cari açığımız petrol ve doğalgaz ithalatından kaynaklanıyormuş.”
İşte tablo bu.
Sorunu doğru teşhis edemeyince çözümde yalan ve yanlış oluyor. Formülü şöyle ifade edeyim: Eskiden de dış ticaret açığımız vardı. Enerji açığını ise turizm gelirleri ile kapatmaya çalışıyorduk. Böylece cari açıklarımız 3-5 milyar dolar seviyelerinde kalırdı.
Bakınız 1996 ve 1997 yıllarına; yüzde 7,1 ve yüzde 8,3 gibi muazzam büyümeler yakalıyoruz. MB ödemeler dengesi verilerinden baktığımızda bu iki yılda dış ticaret açığımız 25,3 milyar dolar oluyor. Ama karşılığında başta turizm olmak üzere, hizmet gelirlerimiz nette 14,7 milyar dolara ulaşıyor. Sonuçta da iki yılın toplamında sadece 5,1 milyar dolar cari açığımız oluşuyor. Yüzde 7-8 büyüme oranlarında dahi yılda 2,5 milyar dolar cari açığımız oluşuyor.
Bugün öyle mi?
2016-2017 yıllarında 100 milyar dolar dış ticaret açığına karşılık 35 milyar dolar hizmet gerilimiz oluyor. Artık yükselen dış borçların faizi ve yabancı sermayenin bu ülkeden kar transferi nedeniyle cari açık iki yıl toplamında 80,5 milyar dolara ulaşabiliyor.
SORUN ÜRETMEDEN TÜKETİYORUZ
Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’nin gerçek sorunu üretememektir. Bir şekilde bölgenin üretim merkezi olan Türkiye, bu gücünü kaybetmiştir. Evet, ihracatımız artıyor ama ithalat sayesinde...
Hatta ithalatımız o kadar artıyor ki, yurt içi tüketimi de o sayede karşılıyoruz. Üretim gücümüzü kaybettiğimizden dolayı da en küçük büyüme artışında motor su kaynatıyor. Ekonomimiz hemen ısınıyor.
Büyüme gücümüz yabancı sermayenin eline verilmiştir.
Büyüme gücümüz yeni ve bol kredi bağımlılığı haline dönüşmüştür.
Kendi kendimize büyüme gücümüzü kaybetmiş durumdayız.
Bakınız 2012 yılında ülkemize tam 72,7 milyar dolar yabancı sermaye geldi. Hatta 2013 yılında da 73,5 milyar dolar daha yabancı sermaye geldi. İki yılın toplamında 146 milyar dolar yabancı sermaye geldi. İşte o yıllarda da faizler yüzde 5,0’in bile altına düştü. Deli gibi yabancı sermayenin aktığı, faizlerin tarihte görülmedik şekilde düştüğü 2012-2013 yıllarında ülkemiz ekonomisi uçtu mu?
O zaman ki GSYH hesabına göre 2012 yılında sadece yüzde 2,1 ve 2013 yılında da sadece yüzde 4,2 büyüme yaşıyoruz.
Şimdi anladınız mı sorunun faiz olmadığını. Sorun para da değil.. Lütfen kendimizi kandırmayalım. Faiz düştükçe, yabancı sermaye geldikçe aklımıza betondan başka bir şey gelmiyor.
FABRİKA MI DEDİNİZ!
Oysa bugün Uzel Traktör Fabrikası ile çok önemli bilgiler verecektim.
Dünya’nın 1 numaralı yatırım teşviklerini veriyoruz. Yatırım olsun diye can atıyoruz değil mi?
Bakınız henüz eskiden yapılmış çalışan fabrikaları bile koruyamıyoruz. Dünyanın sayılı traktör fabrikasını koruyabildik mi? Yoksa 100 dönüm arsası için kapanması uğruna mı çalıştık.
İşte Türkiye’de ekonomiye bakışı izah eden en güzel örnek. Açık fabrikaları bile kapattırıyoruz. Hani demiştim ya; şehir içlerindeki okulları bile arsaları için taşımayı düşünen bu zihniyet, fabrikaları arsaları için neden kapatmasın?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025