İbrahim Kahveci
Tezim şu:
Türkiye, dolar/TL kuru 5,0 lira üzerinde dış denge sağlayabilir. Böylece finansal dalgalanma hafifler.
Dış dengede neye bakıyorum?
Dış açığın ana nedeni enerji ithalatı diyoruz ya. Enerji ithalatı haricinde dış açık veriyor muyuz? İşte oranın sıfır olması gerekiyor. (Altın çok değişkenli ve ekonomik aktivite dışında olduğundan, onu da düşmemiz gerekiyor)
Biz enerji maliyetini turizm ve müteahhitlik gibi hizmetlerle geçmiş yıllarda çok rahat kapatıp çok düşük cari açık veriyorduk. Yeniden bu dengeyi sağlayabiliriz.
Evet, biliyoruz ki geçmişte faiz-kur dengesi ile ekonomiyi finansal gözle yöneterek Türkiye’mizin üretim gücünü ciddi oranda zayıflattık. Dolar/TL kurunun 1,15’lere geldiği zamanlarda finansal başarı ile övünürken, kapanan fabrikaları pek göremedik.
Neyse, şimdi yeniden üretimin önemini kavradık diye umuyorum.
Karşımızda Mayıs 2016’dan bu yana yaşadığımız bir finansal kriz süreci var. Bugüne kadar vatandaş olarak bu olanları TV’lerde film gibi seyrettik. Henüz bize yansıyan ciddi bir maliyet olmadı.
Bütün soru şu: Finansal kriz reel krize dönüşecek mi?
İşte burada da ana tezimi ifade edeyim: Türkiye olarak hak etmediğimiz bir tüketim yapıyoruz. İç talep daralmaz ve tasarruflar artmaz ise finansal kriz yaşamaya devam eder ve ertelenen reel krizi çok daha derin yaşarız.
O nedenle iç talebin bir an önce düşmesi gerekiyor.
(Not: Aslında iç talep düşüşü yerine dış dengeyi sağlayacak bir talep bileşeni de diyebiliriz. Mesela iç üretim artışı ile de iç talebi bir noktada dengeleyebiliriz)
Yazının girişinde değindiğim noktaya geri geliyorum: Kritik denge nedir?
Dış ticarette enerji ve altın hariç dış açığın sıfırlanması gerekiyor. Benim için döviz piyasasını dengeleyecek veri burası.
2017 yılı ilk 7 ayında dış açık -39,8 milyar dolarmış. Ama altın ve enerji hariç dış açık -15,6 milyar dolardı.
2018 yılı ilk 7 ayında ise dış açık -46,8 milyar dolara çıkıyor. Ama altın ve enerji hariç dış açık -13,9 milyar dolara düşüyor. Çünkü enerji ithalatı artan fiyatların da etkisi ile 4,6 milyar dolar artarak 24,7 milyar dolara ulaşıyor.
Şimdi sadece Temmuz ayı dış ticaretine bakalım:
İhracat 12.612 milyon dolardan 14.077 milyon dolara çıkıyor. Yüzde 11,6 artış var
Ama geçen yıl temmuz ayında 1 milyar dolara yakın altın ihracatımız olmuş. Onu çıkardığımızda gerçek ihracat artış oranımız yüzde 19,7’ye ulaşıyor.
Büyük başarı.
Gelelim ithalat tarafına: İthalatımız da 21.491 milyon dolardan 20.059 milyon dolara geriliyor. İthalattaki düşüş oranımız yüzde 6,7. Ama geçen yıl temmuz ayında 2,7 milyar dolarlık ithalatımız, bu yıl sadece 729 milyon dolara geriliyor. Kısaca geçen yıl ithalatımızı altın şişirmiş. İşte burada da altın ve enerji faturasını düşürdüğümüzde ithalat daralması yüzde 6,7’den yüzde 4,0’e geriliyor.
Yani ithalatta kaba daralma oranına rağmen henüz ekonomik faaliyetlere dayalı daralma daha düşük seviyede.
Gelelim sonuca: Altın ve enerji hariç dış açık geçen yıl temmuz ayında -4,2 milyar dolardı. Bu yıl ise -1,3 milyar dolara düştü.
Bu dış açık açısından büyük bir gerileme. Ama hala enerji ve altın haricinde dış açığı sıfırlayamadık.
Aslında altın ve enerji hariç dış açığı düşürerek döviz ihtiyacımızı karşılayabilirdik. Eskiden altın-enerji harici makul bir dış açığı kaldırabiliyorduk; ama şimdi bu yükü taşıyamayız.
Neden mi?
Çünkü yüksek dış borç ödemeleri ve dış borç faizleri yanında bir de yabancı sermayenin Türkiye yatırımlarından kar transferlerini karşılamamız gerekiyor. O nedenle artık ülke olarak dış dengemiz altın ve enerji haricinde sıfır dış açık olmak durumunda.
Nasıl ki bütçede kısa vadede faiz dışı fazlaya geçmek zorundaysak, dış ticarette de artık yeni dengemiz altın ve enerji hariç sıfır noktasıdır.
Dün yazdığım meseleye bağlayarak bitireyim: Ben ağlama oranına baktığımda ithalatta yüzde 15-20 arası enerji-altın hariç daralma bekliyordum. Ama bu oran yüzde 4,0’de kaldı.
Demek ki, ağlama oranı ile ekonomik daralma oranı uymuyor. Hala çarkların ağlama oranından iyi döndüğünü görüyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025