Levent Gültekin
Rejim değişmiş, ülke tam anlamıyla bir parti devletine dönüşmüştü.
Parti devletine dönüşmüş bir ülkede doğal olarak seçimlerin nasıl yapılacağı da tartışmalı hale gelmişti.
Parti devletine dönüşmek demek, valilerin, kaymakamların, rektörlerin, imamların… bürokrasinin tamamının seçimlerde iktidar partisi lehine tutum alması anlamına geliyordu.
Bu şartlarda yapılacak seçimlerin ciddi anlamda demokratik meşruiyet sorunu vardı.
Bütün bunlar biliniyordu.
Hile yapılabileceği, devletin bütün olanaklarının kullanılacağı, kontrol altına alınan medya gücüyle her türlü manipülasyonun yapılacağı bu nedenle adaletsiz bir seçim olacağı gerçeği herkesçe kabul edilmişti.
Bu seçimler bir anlamda devlet ile millet arasındaki bir sandık yarışına dönüşmüştü.
Yani bu seçimde asıl mücadelenin bir partiye, bir kişiye karşı değil, devlete karşı verildiği gerçeği gün gibi ortadaydı.
Böyle olduğu için bu seçime ‘ülkenin kader seçimi’ adı verilmişti.
Dolayısıyla bu seçim partiler yarışına dönüştürülmemeli, ülkesi için endişe duyan toplumun bütün kesimleri bu seçimin ülkenin kader seçimi olduğu gerçeğine ikna edilmeliydi.
‘Kader seçimi‘ne giderken parti ve kişisel çıkarlar bir tarafa bırakılıp, öncelik en doğru adayla ülkenin bu cendereden çıkarılması olmalıydı.
Muhalefet de bütün bunların farkındaydı ama ne hikmetse tam tersini yapıyordu.
Yıllardır bu duruma yönelik en küçük bir hazırlık yapmıyor, bütün çabayı bir aday belirleyip, seçime girmek üzerine yoğunlaştırmışlardı.
Yani sanki demokratik meşruiyeti olan bir seçim yapılacak, iktidar devlet imkanları kullanmayacak, medya gücüyle manipülasyon yapmayacak ve normal bir seçim süreci yaşanacaktı.
Bu gerçek apaçık ortadayken ‘Nasıl olsa kazanırız’ kolaycılığına kaçılmış, anketlerde en düşük çıkan kişi çeşitli ayak oyunlarıyla aday yapılmış bu da yetmemiş ülkenin kader seçimi partiler yarışına dönüştürülmüştü.
Her parti kendi oyunu artırmak, birkaç vekil fazla çıkarmak için birbirlerinin kuyusunu kazmak, hatta ülkenin kader seçiminde birbirlerini geçmeyi temel amaç haline getirmişti.
Seçimin önemine binaen parti tabanlarının birbirine kaynaştırılması, ‘Sen, ben, biz ve onlar ayrımı yok, o parti, bu parti meselesi değil, tek amaç Türkiye’nin bu cendereden çıkarılması‘ duygusu en etkili bir şekilde işlenmeliydi.
Esasında ülke endişesi nedeniyle farklı kesimlerden milyonlarca insan zaten bu duygudaydı.
Muhalefetin yapması gereken, bu duyguyu daha da büyütecek söz ve eylemlere ağırlık vermekti.
Fakat dediğim gibi tam tersine meseleyi parti yarışına dönüştürmeyi tercih ettiler.
En basit tedbirleri alma çabasına bile girmediler.
Mesela yıllardır milyonlarca insan ‘Aman sandıklar’ diyerek her ortamda feryat edip muhalefeti uyarmasına rağmen seçimlerden sonra 50 bin civarı sandıktan ıslak imzalı tutanak alınamadığı ortaya çıktı.
Yani bir çağrı yapılsa milyonlarca insanın koşarak gideceği basit bir organizasyon bile yapılmamıştı.
Nihayetinde her şey tam da beklendiği gibi olmuş, devleti de arkasına alan iktidar ciddi manipülasyonlar yapmış, devlet olanaklarını büyük bir pervasızlıkla kendi lehine kullanmış, esasında demokratik meşruiyeti olmayan şaibeli bir zafer elde etmişti.
Muhalefet kaybedilmesi imkânsız bir seçimi altın tepside bir kez daha iktidara sunmuştu.
Olan olmuş, ülke içinde bulunduğu cendereden kurtulma fırsatını bir kez daha kaçırmıştı.
Fakat çocukların, gençlerin, hepimizin ülkemizin geleceği için yeniden ayağı kalkması demokrasi, adalet, bağımsız kurum ve kuruluşlarıyla devlet olma, ülkenin varlığını huzur içinde sürdürme mücadelesi kaldığı yerden devam etmeliydi.
Fakat akıl almaz yanlışlarla, ihmallerle veyahut farklı gerekçelerle ülkenin kader seçimini mahveden muhalif aktörler hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.
Toplum büyük bir ruhsal yıkım yaşarken onlar elde ettikleri makamlarda keyif çatıyor.
Yani seçim sürecinde yaptıkları kötülüğün daha büyüğünü seçimden sonra da yapmaya devam ediyorlar.
Bütün muhalif aktörler büyük yara aldı.
Toplumun kendilerine inancını da ilgisini de yitirdiler.
Buna rağmen ülkenin önünü açacak en küçük bir çaba içine girmiyorlar.
Mesela Meral Akşener, il başkanlarının kendisine olan desteği açıklayıp hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmeyi planlıyor.
Adaylığını dayatan, bu dayatma sonucunda partiler arasına nifak sokan, sandıklarda gerekli tedbiri bile almayı başaramayan CHP ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi kazanmış gibi davranmaya devam ediyor.
“Tabanımızın tamamını Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye ikna edemeyebiliriz” diyen Ali Babacan da hem Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyip hem de seçim sürecinde, “90 yaşındaki halamı Kılıçdaroğlu’na oy vermeye ikna edemiyorum” diyen Davutoğlu da, “Bu seçimi yüzde 60 ile kazanıyoruz” diyerek topluma açıkça yalan söyleyen Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu da hiçbir yanlış yapmamışlar gibi yollarına devam etmenin planını yapıyorlar.
Bunca yıldır iktidarı eleştirdiler, her türlü vaatte bulundurdular ama toplumu buna ikna edemediler.
Bundan sonra edemeyecekleri de ortada.
Buna rağmen ülkenin önünü açmak için kenara çekilmeyi düşünmüyorlar.
Halbuki toplumun yeniden ayağı kalkıp ülkesine sahip çıkacak bir duyguya gelebilmesi için yeni yüzlere, yeni aktörlere, yeni politikalara, yeni hikayelere ihtiyaç var.
Fakat mevcut aktörler bu umudun önündeki takoza dönüştü.
Bu dönemde ülkeye bundan daha büyük bir kötülük düşünemiyorum doğrusu.
Türkiye’ye düşman olsalardı bu kadar büyük bir kötülüğü yapamazlardı.
Bu parti liderlerini geçtim, CHP’de, İYİ Parti’de ve diğerlerinde ülkesini seven, ülke yararını her şeyin üstünde tutan kimse kalmadı mı gerçekten?
Liderlerin ülkeye yaptığı bu kötülüğe sesini çıkaracak, itiraz edecek kimse kalmadı mı?
Seçim öncesi ülkeye yaptıkları kötülükler yetmezmiş gibi seçim sonrasında da aynı kötülüğü yapmaya devam ediyorlar.
Böyle yaparak ülkeyi ağır bir muhalefetsizliğe mahkûm ediyor, iktidarı siyasette tek oyuncuya dönüştürüyorlar.
Toplumu daha derin bir karamsarlığa sürüklüyor, ülkenin içinde bulunduğu bu cendereyi daha kalıcı hale getiriyorlar.
Türkiye, ülkeyi parti devletine dönüştürmüş bir iktidar ile pişkinliği kararlılık, dirayet sanan muhalefetin arasında sıkışıp kaldı.
Bu ülke bizim.
Buradan başka bir yerde yaşayamayız.
Bu ülkeyi, demokrasinin olduğu, hukukun ve bağımsız kurumların işlerlik kazandığı, herkesin eşit, özgür bir yaşam sürdüğü bir ülke haline getirme amacından vazgeçemeyiz.
Buranın bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesine razı olamayız.
Küsme, darılma, içe kapanma, kötülüğe teslim olma, ‘Bana ne‘ deyip kenara çekilme lüksümüz yok.
Çünkü bu seçimi toplum olarak biz değil, başarısız, beceriksiz, kişi ve parti çıkarını ülke yararı üstünde tutan muhalefet kaybetti.
Mevcut muhalif aktörlerin kenara çekilmesini sağlayıp, siyaseti yeniden umudun merkezi haline getirmenin yollarını bulmalıyız.
Bu nedenle mevcut siyasi aktörlerin ülkemize kasten yaptıkları bu kötülüğe partili refleksiyle sessiz kalamayız.
Aksi takdirde partileri olan ama huzur içinde yaşadığı ülkesi olmayan zombilere dönüşeceğiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023