Mehmet BARANSU
AK Partili bir dostla saatler süren bir görüşme... Ankara’dan ayağının tozuyla geleli henüz saatler olmuş. Anlatacaklarını merakla ve heyecanla bekliyorum. Heyecanlıyım çünkü Ankara ziyaretini, amacını, kimlerle görüşeceğini önceden biliyorum.
30 eylüldeki kongreden, cumhurbaşkanlığı seçimine, Köşk senaryolarından, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partiyi bırakacağı isme onlarca konu hakkında konuştuk.
Saatler süren görüşmemizde sözü bir ara dönüp dolaştırıp 19 Aralık 2011’de yazdığım “Başbakanın lider adayı kim” başlıklı yazıma getirdi. Bu depremin geleceğini haber veren artçı şok anlamındaydı. Kendisini iyi tanıdığımı düşünüyordum.
O yazıyı Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın Köşk seçimleriyle ilgili kararını açıklamasından aylar önce kaleme almıştım. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın olası Köşk hesaplarında partiyi kime emanet edeceği sorusunun ardına düşmüş, AK Parti kulislerinde o gün konuşulanları okurlarımla paylaşmıştım.
Aynı yazıda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun liderlik şansını, Bülent Arınç’ın nabız yoklamak için teşkilatlara yaptığı gezileri yazmış, tüm bu isimlere rağmen “Başbakan’ın gönlünden geçen ismin çok farklı bir kişi olduğunu” belirtmiştim. Bu kişi Binali Yıldırım’dan başkası değildi ve Başbakan Erdoğan’ın gönlünden geçen isimdi.
Yıldırım’ın çalışkanlığı, yaptığı hizmetler kamuoyunda hep takdir edildi. Ancak kamuoyunda bilinmeyen ve tartışılmayan bazı noktaların kendisini zor durumda bırakabileceğini de aynı yazıda belirtmiştim. Özellikle akraba ilişkileri ve bu isimlerin yaptıkları...
Doğan ve Karamehmet grubuna verilen cezalarda indirim yapılmasıyla ilgili yaptığı kulis çalışmalarının liderlik yolunda kendisini sıkıntıya sokabileceğinin de altını çizmiştim.
Yazımı da şu cümlelerle noktalamıştım:
“Parantezi kapatırken, AK Partili bir ismin 2004 yılında İsviçre’ye neden gittiğini, gelirken yanında bulunan valizde kaç milyon dolar olduğunu, bu paranın Türkiye’ye neden getirildiğini de doğrusu merak ediyorum. ‘Liderlik’ tartışması AK Parti’de büyük kırılmalara neden olabilir. Bekleyip hep birlikte göreceğiz.”
İşte dostumum, saatler süren görüşmemizde sözü dönüp dolaştırıp getirdiği yazı buydu. İkide bir bu yazıyı hatırlatıyor, bu yazı sonrasında gelişen bazı olayların AK Parti’de “kısmen” de olsa bazı kırılmalara neden olduğunu vurguluyordu.
“Gönüldeki isim Binali Yıldırım başka bir göreve kaydırılacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına artık kesin gözüyle bakılıyor” dedi.
Dostuma bunu bildiğimi ve kamuoyuna bu bilginin ilk kez bu köşe aracılığıyla duyurulduğunu da söyledim. “Demek ki bu köşeyi yakından takip etmiyorsun” dedim.
Söylediklerime o her zamanki “muzip” gülüşüyle cevap verdi.
Bu gülümseme gelecek şokun habercisiydi. Öyle de oldu.
“Sen de siyaseti yakından takip etmiyorsun.”
İntikamını almanın hazzıyla devam etti...
“Beyefendinin gönlünden geçen isim değişti. Son günlerde AK Parti’de öne çıkan kişi kim” diye sordu.
Zihnimden doğrusu üç beş isim geçmedi değil. Hangisi olabilirdi? İsimleri tek tek sıralayacakken, karşıdan “bir isim hakkın ve bir dakikan var” cümlesiyle karşılaştım.
Anlaşılan dostum beni test etmeye niyetliydi. Tek isim şartı ve bir dakikalık zaman...
Zihnimde isimler, yüzler, olaylar bir film şeridi gibi akmaya başladı.
Bu kadar sıkıştırıldığıma göre bu isim kamuoyunu şok edecek bir kişi olmalıydı...
Zaman da dolmak üzereydi...
Nedense aklıma Ankara’da çok da güvenilir olmayan dar bir çevrenin, konuştuğu isim geldi. Bu ismi iki kez duymuştum. Ancak ismi konuşan çevreler Ankara’da pek güvenilir değildi; bu bilgiye itiyatla yaklaşmak gerekiyordu. AK Parti çevreleri de bu bilgiye gülüp geçiyorlardı.
Şansımı yine de bu isimden yana kullandım; “MİT Müsteşarı Hakan Fidan” dedim.
Yine o “muzip” gülüşü suratında beliriverdi...
Iskalamış, yanılmıştım...
Dostumun pes etmeye niyeti yoktu. “Başbakan adına son günlerde en fazla kim konuşuyor”diye sordu.
Cevabım hazırdı; “AK Parti’de kraldan daha çok kralcı mı arıyorsun. O kadar çok ki. Hangi birisini söyleyeyim?”
Dostum, “Onları kastetmiyorum. Başbakan’ın politikalarını son günlerde en çok seslendiren kişi kim” diye sordu.
Cevabımı beklemeden o “muzip” gülüşüyle “YALÇIN AKDOĞAN” ismi ağzından çıkıverdi.
Bir süre konuşmadan o bana, ben ona baktım.
Zihnimde Yalçın Akdoğan’ın son aylarda yazdığı yazılar beliriverdi. Erdoğan adına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e cevap vermesi, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nu hedef alan yazıları, partinin son dönem politikalarının yazdıklarıyla paralelliği, Kürt sorunu, devletçi bakış açısı, parti politikaları Akdoğan çizgisine kaydı yaklaşımları, Başbakan’ın söyleyeceklerini kendisi üzerinden kamuoyuna yansıtması, satır araları, o aralardaki ayrıntılar...
Zihnim dağılmış, kendimi toparlamaya çalışmıştım. Doğrusu Akdoğan ismi benim için sürpriz olmuştu. Bakışlarımı dostuma yönlendirdim.
Son söz diyerek konuştu: “Sana net bilgi veriyorum. Net, altını çizerek ‘net’ diyorum. Ankara, parti ve Beyefendi Akdoğan ismine odaklanmış durumda. Akdoğan’ı ve söylediklerini daha yakından takip et. 30 Eylül’ü ve sonrasında yaşanacakların kodlarını da çözmeye çalış.”
Dostumun anlattıklarında dikkatimi çeken en önemli konu buydu. Sizlerle paylaşmak istedim. Bizlere bekleyip görmekten başka seçenek de kalmıyor zaten.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015