Mehmet Ocaktan
İnsanı akıl ve irade ile donatan Allah, insan için bu dünyada gerekli olan temel değerleri belirlemiş, dünyayı imar etme ve yönetme işini aklın rehberliğine bırakmıştır. Hangi çağda yaşıyor olursak olalım, bireyin genel kabul görmüş kuralların ve normların dışına çıkan değerlendirmeleri, itirazları her zaman önemlidir.
Zira çoğulculuğun, ihtilafların, eleştirel düşüncenin olmadığı toplumlarda bilim ve teknolojinin gelişmesi mümkün değildir, fikri inkişafın önü kapalıdır. Hz Peygamberin “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” mealindeki hadisi dikkate alındığında yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkmasında farklı kanaatlerin, eleştirel bakış açılarının ne kadar önemli olduğu sanırım daha da iyi anlaşılacaktır.
Unutmayalım ki Kur’an açıkça bireye vurgu yaparak tekilliğine, yalnızlığına işaret etmektedir. “...O bizim huzurumuza yapayalnız gelecek.” (Meryem/80) “Sizi ilk yarattığımızda dünyaya yalnız gelişiniz gibi bugün de huzurumuza (malsız, mülksüz, evlatsız olarak) yapayalnız geldiniz.” (En’am/94) Kur’ani yaklaşım içtihadi aklın önünün açılmasını elzem kılmaktadır. Dolayısıyla modern dünyanın getirdiği sorunlara, problemlere çözüm üretebilmesi bireyin aklını ve iradesini kullanmasıyla mümkün olabilir.
***
Maalesef Müslüman dünyada eleştiriye olan tahammülsüzlük, yeni ve farklı düşüncelerin üretilmesinin önünü kapattığı için İslam’ın evrensel mesajının çağdaş dünyanın diliyle yeniden yorumlanarak sunulmasını imkansız hale getirmiştir.
Oysa yaratıcı bilim insanlarının, mütefekkirlerin, ulemanın yetişebilmesi ancak eleştiriye, muhalif seslere, farklı düşüncelere tahammülle mümkün olabilir. Biliyoruz ki Kur’an “Aklını ancak alimler doğru dürüst kullanabilir” (Ankebut/43) diyerek alimleri yüceltmektedir.
Unutmayalım ki bireye ve çoğulcu anlayışa itibar etmeyen bir sistem merkeziyetçi, tektipçi ve dayatmacı olmak zorundadır, tektipçiliğin sonu ise felakettir. Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün bireyin değer üretmesine imkan tanımayan bir sistemin ancak tebaa kültüne dayalı bir güruh oluşturabileceğine dikkat çekiyor: “Bir sistem ne kadar çok bireye sahipse o kadar çok değer üretme imkanına/potansiyeline sahiptir. O bütünü değerli ve kalıcı kılan bu özelliğidir. Bireylerin o bütüne ruh verme ve değer verme inisiyatifleri kabul edilmezse bu niceliksel çoğunluk, tebaa kültüyle hareket eden ve gönüllü kulluğu en temel tanımlayıcı özellikleri olarak üzerinde taşıyan bir güruh olmanın ötesine geçemezler. Fransız teolog Etienne De La Boetie’nin şu muhteşem tespitine kulak verilecek olursa: Halk bir kere kul’laşmaya görsün, özgürlüğü öyle unutur ki artık uyanıp yeniden özgürlüğünü ele geçirmesi imkansızlaşır. Üstelik halk, çok içten bir biçimde kulluk eder. Bu durumu gören, onun özgürlüğünü değil de köleliğini kaybettiğini sanır.” (1)
Açıkça ifade etmek gerekirse Kur’an tektipçiliğe ve dayatmacılığa onay vermemekte, insanların sadece maddi görünürlük anlamında değil, dil, kültür, düşünce dünyaları estetik algıları açısından da farklı olabileceklerine işaret etmekte ve bütün bunların ilahi hikmet kapsamında olduğuna dikkat çekmektedir.
Eğer farlılıkların toplumlar için bir çatışma ve düşmanlık vesilesi değil, tam aksine zenginlik olduğu düşüncesini içselleştirebilirsek birey olmanın ve özgür iradenin ne kadar değerli bir meziyet olduğunu daha iyi anlarız.
İlahi iradenin tüm insanları tek bir din üzere toplamayı murat etmemiş olmasına dikkat çeken Prof. Dr. Ali Bardakoğlu Hoca bu konuda şu tespiti yapıyor: “Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. Yoksa sen inanmaları için insanlara zor mu kullanacaksın?” (Yunus 10/99) mealindeki ayet ve benzeri diğer ayetler, bir taraftan dini çoğulculuğun kaçınılmaz bir durum oluşuna işaret ederken diğer taraftan insanın din gibi hayati bir tercih konusunda bile özgür bırakıldığını ve özgür iradenin ne denli önemli olduğunu anlatır. /2)
1-Kimliksiz Hakikatler, s.129
2-İslam’ın ışığında Müslümanlığımızla Yüzleşme, s.33
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025