Mehmet TIRAŞ
Nerkrofil ve haşhaşi sözcüğünü topluma tanıtan ve meydanlarda ilk kullanan Başbakan Erdoğan oldu.
Başbakan,Haşhaşi sözcüğünü 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra Fevtullah Gülen Hareketi için söylerken,Nekrofil sözcüğünü ise kendine muhalefet eden solcular ve Kürtler için söyledi.
İlk önce Nekrofil’in sözlük anlamını bir açıklayalım da sonra konuya gireriz..
Nekrofil:”ölü sevici.Başka bir tanımı ise ölülülerle cinsel ilişki yaşamak isteyen insanlar demek.”
Berkin Elvan’ın cenazesinde yüz binler yürürken,AB ‘den sorumlu bakanlık yapmış birisi tweter hesabından bu yüz binler için’ bunlar nekrofiller’ diyor..
Gördünüz değil mi ne kadar ağır ve aşağılayıcı bir kelimeyi kullandıklarının farkında olmayan insanlar sonucun nereye varacağını hesaplayamıyorlar ve toplumsal bir öfkeyle karşılaşınca da yanlış anlaşıldım, ben onları kastetmedim demeye getirerek kişiliksiz bir savunmaya geçiyorlar.
Ölçüsü insan olmayan,temel hak ve özgürlükleri tanımayan, iktidarını korumak, iktidarının ömrünü uzatmak isteyenler tarih boyunca hep nekrofil olmuş ,nekrofillerle de ittifak yapmıştır.
Demokrasi ve hukukla ülkesini yöneten ve benim ölçüm insandır diyenlerde nekrofillik olmaz.
Nekrofil ve nekrofiller kişilere tapan tek adamın adamı olmaya ömrünü adamış,kapı kulu olanların siyasetinde görürsünüz.
Dikkatle takip edin Başbakan Erdoğan siyasi rakiplerine ve muhalif olanlara nasıl bir dil kullanıyorsa, ona biat eden siyasetten nemalanan ve ömrünü bir dönem daha milletvekili olmak için adayanlar aynı dili seçiyorlar.Bunu seçenler yargıdan kaçan,hırsızlığı ve yolsuzluğu sabit olan, aslında kendini tarif ediyor bu nokrofil .
Bunu yapmakla hırsızlar ve dalkavuklar Başbakana bağlılıklarını söylemiş oluyorlar.
Tarihe baktığımızda seçimle iktidara gelmiş,büyük Almanya sevdasıyla ikinci dünya savaşını çıkartan Hitler, 52 milyon insanın ölümüne sebep olmuş tam bir nekrofildir.Tabi ki Hitler fırınlarda Yahudileri yakarken bu fırınına odun atan,on binleri gaz odalarında zehirleyen bu nekrofiller onun müttefikleriydi.
Yakın tarihimize bakalım Saddam,Esat ve orta doğunun tüm diktatörleri nekrofil bir ruhla ülkeyi yönetmediler mi?
Nekrofilller baskıcıdır,yasakçıdır,tekçidir,tek adam iktidarının peşinde olanlardır,onlar çok sesliği ve çok kültürlülüğü çok partili siyasal yaşamı kabul etmezler.
Başbakanın siyasi rakiplerine ve politikalarına karşı çıkan demokrasi güçlerine söyledikleri, şiddetten beslenen tam bir ölü sevici dilidir.
İşte Şanlı Urfa konuşmasında Erdoğan BDP’li Belediye başkanlarını kastederek:” Eşeğin bile bir eseri var.Semer onun eseri.Bunların o da yok” diyor.
Seçimle gelen rakiplerine böyle bakan, terbiye yoksunu siyasi rakiplerinin böyle tanımlayan ve bunu eleştirmeyen hatta destekleyenler, nekrofil değil de nedir?
Gezi olaylarından bu tarafa Başbakan ve onun nekrofilleri ölülerimizi yarıştırıyor.
Toplumu kamplaştırarak,kendi vatandaşlarının ölülerini bile ayırarak, şiddeti artırarak seçimlerden başarıyla çıkmasıyla, otoriter bir rejime doğru evrimle değil mi bu?
Yasaklar ve şiddetten beslenen bir süreci kendine kurtuluş yolu seçen, partililerine çocuklarınız onların okullardan alın,şu mağazalardan alış veriş yapmayın,onların gazetelerini okumayın,diye çağrı yaparak meydanlarda,insanları ırkıyla,mezhebiyle tanımlayan bir yolun sonu,Nekrofilleirn istediği bir rejime götürmez mi bizi?
Başbakanın siyasi rakiplerine kullandığı aşağılayıcı toplumu bölen,şiddeti artıran, sokağı geren dili, haklı olarak siyasi rakiplerinden de o düzeyde karşılık görüyor.
Şu soruyu sormadan edemeyiz,seçimlerden sonra bu siyasiler nasıl bir protokolde yan yana gelecekler,yan yana gelmediler peki TBMM’nde bu çatı altında nasıl bir birbirlerinin yüzüne bakacaklar çok merak ediyoruz.
Daha kötüsü ve tehlikeli olan ise..
Başbakanın yargıya yaptığı darbeden sonra ülke tam bir siyasi krize doğru giderken,siyasi krizden beslenen kaos devreye girerse Allah korusun, bunu kim yönlendirebilir,kaos ülkeye hakim olursa sonu demokrasi dışı rejimlere yol açmaz mı?
Askeri darbeler kaos dönemlerinin sonucu değil mi?
Bu ülkede askeri darbelerin bir siyasi alt yapısı ve geleneği yok mu?
Nekrofiller bunu unutmuş görünüyor ama dünya konjoktürü bunu tekrar ülke gündemine getirirse,kim bunu önleyebilir?
Yalnız şunu bilmeliyiz, küreselleşen dünyada tek adam rejimlerinin yeri yok bu kapandı “Arap Baharı” bunun sonucu değil mi?
İnsan hakları hiçbir ülkenin içişleri olmadığının yaşandığı dünyada yasaklarla, şiddetle,muhalefetsiz bir ülke yönetimini kimse size bırakmaz ve yönetemezsiniz de.
AB değil Şenghay beşlisinin içinde yer almak hayra alamet bir yol değil ve yol kısa iken dönün,bizde güzel bir söz vardır zararın neresinden dönerseniz kar, diye.
İftirayla,hakaretle,farlıklıları yaftalamayla,yasaklara baş vurarak,basını susturarak, nobran bir anlayışla,demokrasi ve hukuk tanımaz tek adamın yöneteceği bir ülke değil Türkiye..
Bunu iyi bilin Ey Nekrofiller.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025