Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları

Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Tüm Yazıları
İşte bu nedenle sıfırdan
31.03.2011
1659

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Ahmet Şık'ın basılmamış kitabının toplatılmasına avukatların yaptığı itirazı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi reddetti. Ret kararının gerekçesinde mahkeme heyeti anayasanın basın özgürlüğünün kullanımını sınırlayan maddelere dayanıyor.

Heyet, anayasanın 25-26 ve 28. maddelerine atıf yapıyor ve bu maddelerde ele alınan "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetlerine kısıtlama getiren 26. maddeye işaret ediyor. 26/2. maddesinde bu hürriyetlerin kullanılmasının ''milli güvenlik, kamu düzeni, cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlandırılabileceğini'' söylüyor.

 

Mahkeme heyeti elinin altındaki yasal mevzuata dayanıyor, bizler de işte bu yasal mevzuatın değişmesini, değiştirilmediği takdirde temel hak ve özgürlüklerimizin hep tehdit altında olacağını söylüyoruz. Bu nedenle hukuk reformu istiyor ve sıfırdan yeni bir anayasa yapmaksızın hukuk reformunun yapılandan daha ileri gidemeyeceğini ifade ediyoruz. Milli güvenlik, kamu düzeni, devletin ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, cumhuriyetin temel nitelikleri, genel ahlak gibi kavramların, içeriklerinin muğlaklığı nedeniyle her zaman özgürlüklerimiz aleyhine kullanıldığını ve kullanılacağını söylüyoruz.

Endişelerimiz vehim değil somut uygulamaların ürünüdür.

Öncesinden başlayıp cumhuriyet tarihi boyunca basın özgürlüğü en ağır baskılara maruz kalarak en fazla kısıtlanan özgürlüklerin başında gelir. Kapatılan, yasaklanan, toplattırılan gazete, dergi, afiş ve kitaplardan oluşan devasa bir mezarlığımız var. Halen cezaevlerinde yatan "düşünce suçluları" var.

Utanılacak bir durum, nasıl bir "modellik" bu?

2004'de kabul edilen yeni Basın Kanunu'nda süreli ve süresiz yayınların "toplatılması" hali kaldırılmış, böylece özgürlüklerin genişletilmesi yönünde adım atılmıştı. Fakat en son Ahmet Şık olayında gördüğümüz gibi uygulama öyle olmuyor ve hatta basılmamış taslaklar bile toplattırılabiliyor. Çünkü anayasada süreli ve süresiz yayınlar için "toplatma hali" yerli yerinde durmakta. Yerinde durmakla birlikte kadük hale gelmiş olabilirdi ama gördük işte öyle de değil, uygulanıyor. .

Anayasa Mahkemesi "türban yasağını kaldırma" konusunda yapılan değişikliği anayasaya aykırı bulup iptal ederken esasa girmiş ve bu anayasanın "girişini" de anayasanın hükümleri içine dahil etmiş, kararını değiştirilemez denilen maddelere dayandırmıştı. Yani önümüzde bir içtihat var ve mahkemeler isterlerse anayasa değişmediği durumda her zaman bu örneğe dayanarak karar verebilirler. Kimse yasal olarak bu mahkeme kararlarını keyfilikle eleştiremez.

Kimse demagoji yapmasın.

Sıfırdan yeni anayasa isteyenler, değiştirilemez madde olamaz diyenler örneğin devlet şeklinin cumhuriyet olmasını, başkentinin Ankara olmasını, resmi dilinin Türkçe olmasını, bayrağını, milli marşını değiştirelim demiyor. Özgürlükçü bir anayasada, sanki kutsal kitapmışçasına değiştirilemez bir madde nitelemesi olamaz deniyor. 82 Anayasası’ndan önce var mıydı?

Elbette yalnızca bu kadar değil. Toplum huzuru, milli dayanışma, Atatürk milliyetçiliği gibi kavramların açık-seçik hukuki kavramlar olmadığını söylüyoruz. Örneğin daha önce cumhurbaşkanından dönen, Anayasa Mahkemesince iptal edilen Yerel Yönetimler Reformu yasa tasarısı gibi çıkarılacak yasalar da aynı gerekçelerle devletin ülkesi milletiyle bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına aykırı bulunabilir, v.s…

Tartışmalara sınır koymak olmaz.

Geçtiğimiz cumartesi günü Söke Yurttaş Girişimi'nin düzenlediği "Yeni Anayasa ve Yurttaşlık" konulu panel yapıldı. Paneli Aydın Barosu Söke Temsilcisi Avukat Mustafa Çoban yönetti, BDP Parti Meclisi Üyesi Hayri Ateş, EDP İzmir İl Başkanı Avukat Arif Ali Cangı ve ben konuşmacı olarak yer aldık. Salon dolmuştu, gençleri ve kadınlarıyla son derece ilgili vatandaşlar önünde onların da katılımıyla yeni anayasa meselesinde her konuyu rahatça konuştuk, tartıştık. Farklı görüşlerimizi, inanışlarımızı kucaklayabilecek, yasakçı olmayan, sivil ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılmasında hepimiz hemfikirdik. Kimse darbe anayasasının rötuşlanarak yerinde durmasından yana olmadı.

Şu anda Türkiye'nin pek çok köşesinde merkezi veya yerel birçok sivil anayasa girişimi var ve harıl harıl yeni anayasa tartışılmakta. Tartışmalar giderek daha da yayılacak, öyle görünüyor.

Yeni anayasayı artık askerler, tepedekiler, elitler değil siviller, halk yapacak. Anayasa taslaklarının yazılımı uzmanların işi olabilir ama anayasa yapımı sivil girişimlerin, halkın eseri olacak.

Eğer öyle olacaksa, yeni anayasa için başlayan tartışmalarla ilgili Cemil Çiçek'in yaptığı gibi hükümet çevrelerinden açıklamalar gelmesi yanlıştır. Bırakın tartışılsın, önünü kesmeyin, gölge etmeyin.

Yeni anayasa ne AKP'nin, ne Hükümet’in ne TÜSİAD'ın anayasası olacak, becerebilirsek eğer ilk kez Türkiye halkının sivil anayasasını hep birlikte yapmış olacağız.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar