Neşe Düzel
“İslami kesim, Hıristiyanlarla ilişkileri konusunda kendi tarihiyle yüzleşmedi. Ermeniler Hıristiyan olmasaydı, bu ülkede imha edilmezlerdi! İslami kesim bu yüzleşmeyi yapmak zorunda. Yoksa Türkiye demokratikleşemez.”
“İstanbul’un billboardları, hükümetin desteğinde, ‘Ermeni yalanına kanma’ afişleriyle donatıldı. Berlin, ‘Müslümanların,Türklerin yalanına kanma’ afişleriyle donatılsa, Başbakanımız ne der acaba?”
“Ermeni soykırımının yüzüncü yılı geliyor. AKP’nin, ırkçılığı kullanabileceği anlaşılıyor. ‘Siz bana oradan baskı yaparsanız, ben de Türkiye’deki ırkçılığı Hocalı-Azerbaycan ekseninden kışkırtırım’ mesajı veriliyor.”
***
NEDEN TANER AKÇAM
Türkiye’nin gündemi öyle hızlı yürüyor ki, pek çok konu derinlemesine yorumlanmadan bir ötekine zıplanıyor ve bir süre sonra üzerinde yeterince durulmamış olan konu, karşımıza bir sorun olarak çıkıyor. Mesela İçişleri Bakanı’nın da katıldığı Hocalı mitinginde, “hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” diye pankartlar açıldı. Toplumun içinden böyle ırkçı bir anlayışın çıkması acaba neyin işaretiydi? İçişleri Bakanı’nın böyle bir mitinge katılması nasıl yorumlanmalıydı? Türk toplumunda ırkçılık geniş bir taraftar mı toplamaya başladı? Hükümet milliyetçiliğe ve ırkçılığa ılımlı mı bakıyor? Bu pankartların yurtdışında bir yansıması oldu mu ya da olacak mı? Türkiye demokratikleşme yolunda hızla ilerlerken birden niye durdu? AKP demokratikleşmeden niye vazgeçti? PKK’yla müzakerelerin kesilmesinin bunda rolü oldu mu? PKK ne istiyor? Kürtler niye demokratik bir hareket yaratamıyor? Türkler ve Kürtler aşırı milliyetçi tutumlarıyla birbirlerini kilitleyip, demokratikleşmenin önünü birlikte mi kesiyorlar? 24 Nisan yaklaşıyor. Ermeni meselesinde Amerika bu yıl ne yapacak? Türkiye niye Ermeni meselesini çözemiyor? Çözememesinin nedeni Azerbaycan’la ilişkiler mi? Türk toplumu neden Ermeni meselesiyle yüzleşemiyor? Bütün bu başlıkları, Türkiye’de artan milliyetçi havayı anlamak ve Türkiye’yi içte hem dışta kilitleyen Ermeni ve Kürt meselesinde nereye doğru yol alındığını kavramak için Ermeni meselesi üzerine çok çarpıcı araştırmalar yapan, kitaplar yazan tarihçi Taner Akçam’la konuştuk. Yıllardır Amerika’da üniversitede ders veren Taner Akçam, 1970’lerin öğrenci liderlerinden biri olarak Türk solunu ve Kürt siyasetini çok iyi bilen, Apo’yu iyi tanıyan ve PKK’nın kuruluşunu ve büyümesini yakından izlemiş olan biri.
***
NEŞE DÜZEL: İçişleri Bakanı’nın da katıldığı bir mitingde “hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” diye pankartlar açıldı. Toplumun içinden böyle ırkçı bir anlayışın çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
TANER AKÇAM: Bence biz, Hocalı mitingini biraz daha geriye alalım. Önce, bu ülkede adı Hrant Dink olan bir vatandaş öldürüldü. Bu vatandaşın katilleri olduğu tahmin edilen ve bu cinayeti örgütleyen insanlar devlet tarafından korundu. İkincisi, Hocalı mitinginden önce...
Hocalı mitinginden önce ne oldu?
10 gün boyunca İstanbul’un billboardları, “Ermeni yalanına kanma” diyen afişlerle donatıldı. Anlayacağınız Ermeni düşmanlığı sadece mitingde, “hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” diyen pankartlarla yapılmadı. Belediyenin ve hükümetin desteğinde doldurulan billboardlardaki afişlerle de Ermeni düşmanlığı yapıldı. Sonra da hükümetin İçişleri Bakanı, “biz Ogün Samastlarız. Hrant’ız diyenler nerede” diye sloganların atıldığı bu mitinge konuşmacı olarak katıldı. Ben şimdi Başbakan Erdoğan’a soruyorum.
Neyi soruyorsunuz?
Almanya’da Berlin’in bütün billboardları, “Türklerin yalanına kanmayın” diyen afişlerle doldurulsa... Amerika’da New York’un bütün metrolarında “Müslümanların yalanına kanmayın” diye billboardlara yazılsa... Başbakanımız acaba ne der? Hükümeti destekleyen Star, Yeni Şafak, Zaman, Akit gazeteleri acaba ne derler, ne yazarlar? Ama Ergenekon’a, 28 Şubat’a karşı boy gösterenlerin zihniyet dünyalarında böyle bir olayın iğrençliği, korkunçluğu yer almıyor. Hıristiyan’a böyle şeyler yapmanın bir mahsuru yok bizim memleketimizde.
Niye mahsuru yok sizce?
Mahsuru yok çünkü bu ülkenin Müslüman’ı ve milliyetçisi için Hıristiyan, ötekidir, yabancıdır ve kötüdür. Dolayısıyla insanları, bu hedefin etrafında mobilize etmek çok kolaydır.
Toplumun içinden böylesine ırkçı bir anlayışın çıkmasını neye bağlıyorsunuz peki?
Türkiye’de böyle aşırı milliyetçi, ırkçı damar daima vardır. Zaten bu ırkçı damar her toplumda vardır. Ama Türkiye’de bu ırkçı damar, Hocalı mitingine dek, kendini bu kadar açıkça göstermemişti, Panturanist ve Ermeni düşmanlığı biçiminde kendisini bu kadar açıkça formüle etmemişti. Hrant’ın ölümünden bu yana ilk kez “biz Ogün Samastlarız” diye kitlesel bir çıkış yapıldı. Bu kitlesel çıkış iyiye işaret değil. Ama gene de bu ırkçılığın, aşırı milliyetçiliğin açığa çıkması iyidir, hoştur.
Bu patlayan ırkçılığın nesi hoştur?
15-16 yıl Almanya’da yaşadım. 1980 ve 90’larda Almanya’da en büyük problemimiz, Alman ırkçılığının saklı olması, kendisini bir türlü açığa çıkartmamasıydı. Bu ırkçılık, Almanya’nın Nazi geçmişinden ötürü saklıydı. O iltihap kanda gizlice her an bir yerlere akıyordu. Türkiye’de de ırkçılık uzun süredir böyle saklanmıştı. Ama şimdi hükümet, Ermeni düşmanlığını açıkça destekleyen ve bu mitingi organize eden güç olarak görünüyor. Bunun bir anlamı var.
Nedir Hocalı mitinginin anlamı?
O anlam şudur! Bu ülkede Ermeni vatandaşların can güvenliği yok! Çünkü İçişleri Bakanı, Ermenilerin de can güvenliğinden sorumlu olan bir bakan. Eğer böyle bir mitingde, “kan yerde kalmayacak” diye konuşuyorsa, Türkiye’de Hıristiyan vatandaşların can güvenliği yok demektir bu! Türkiye’nin bagajı bu tür ırkçı olaylarla doludur. Bu ülkede ırkçılık sürekli olarak belli dönemlerde devlet tarafından kışkırtılarak manipüle edildi. 6-7 Eylül olayları niye oldu dersiniz? Londra’da yapılacak Kıbrıs görüşmelerine Türkiye’den bir yandan çarklı mesaj verilmek istendi.
Şimdi Hocalı mitingiyle Türkiye kime, ne mesaj vermek istiyor? Hocalı mitingi asıl hangi anlamı taşıyor?
Bakın... Ermeni soykırımının yüzüncü yılı olan 2015 yaklaşıyor. Hükümetin, Türkiye’deki bu potansiyel ırkçılık tehlikesini başka şeyler için kullanabileceği anlaşılıyor. “Siz bana oradan baskı yaparsanız, ben de Türkiye’deki ırkçılığı Hocalı-Azerbaycan ekseninden kışkırtırım, ortaya çıkarırım” mesajı veriliyor. Anlayacağınız, Hocalı mitingi, devletin desteğinde 2015’e karşı yapıldı. Azeri lobisinin ve hükümete yakın bazı Azeri şirketlerin mali desteğinde organize edilmiş bir olay bu.
Ortaya çıkan bu ırkçılığın kaynağı ne sizce?
Türkiye’de ırkçı düşünce, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması ve ulus-devletin kurulması sürecinde ortaya çıktı. Biz 1910-1915’lerde İttihat-Terakki döneminde ve 1920-30’larda da Cumhuriyet’in ilk yıllarında büyük milliyetçilikler yaşadık. Aslında Türk milliyetçiliğini, devlet ve toplum milliyetçiliği diye ayırmak lazım. Bu ülkede devletin milliyetçiliği çok daha ciddi bir sorundur. Bu topraklarda devletin, toplumdaki milliyetçi damarla irtibatı hep çok pragmatik oldu.
Yani devlet milliyetçileri kullandı mı?
Kullanmak istediği zaman kullandı, içeriye atacağı zaman da attı. Kısacası toplumdaki ırkçılık hep devletle irtibatlı oldu. Zaman zaman el üstünde tutularak yükseltildi ve sonra bastırıldı. Devletteki milliyetçi kesime gelince... Bu kesimler, Silahlı Kuvvetler’dir, bürokrasidir ve onlara dayanan siyasi partilerdir. Ama bu, AKP’nin milliyetçi olmadığı anlamına gelmez. O da milliyetçi duyguları kullanır. Bu ülkede milliyetçiliği konuşurken, İslam’ı hiç bir zaman devre dışı bırakmamak gerekiyor.
Irka dayalı milliyetçilik ve İslam dinine dayalı ümmetçilik, birbiriyle nasıl bağdaşıyor?
Türkiye’de İslamcılar bunu uzun süre tartıştılar ve bağdaştırdılar. Türk-İslam sentezini yarattılar. Bu sentez, İttihat-Terakki’den Kemalist harekete bizim ana ideolojimiz oldu. Hocalı mitinginde de devlet, toplumdaki bu milliyetçiliği 2015’e karşı kullanabilirim mesajını verdi işte! Dediğim gibi, gizlenmiş bir ırkçılık bu ülkede tekrar açığa çıktı. Aslında bu ülkedeki toplumsal ırkçılık, devlet desteklemezse çok da önemli olmaz ama... Şu anda devletin ırkçılığı desteklediği görülüyor ve hedefi Hıristiyanlar olarak gösteriyor. Bu anti-Ermeni, anti-Hıristiyan diskur çok ürkütücü!
Hangi açıdan ürkütücü?
Çünkü bu ırkçılık, İslami kesimin içindeki yoğun milliyetçi söylemle birleşebilir. İslami kesimdeki koyu milliyetçi ekipten de önemli destek alabilir. Türkiye’de sorun şu ki, İslami kesim kendi tarihindeki Hıristiyanlarla ilişki meselesini henüz açık ve net konuşamadı.
İslami kesim tam olarak neyi konuşmadı?
Bakın... Ermeniler Hıristiyan olmasalardı, bu ülkede imha edilmezlerdi! Bahanesi, nedeni ne olursa olsun, onların imha edilmesinde Hıristiyan olmaları önemli bir rol oynadı. Müslüman çoğunluk, Ermenilerin Hıristiyan oldukları için imha edildikleri bir sürece ya seyirci kaldılar, ya sevindiler ya da destek verdiler. Ancak inanmış, namuslu, vicdanlı bir kısım Müslüman onları korudu. Bu yüzden, İslami hareketin bu yüzleşmeyi yapabilmesi gerekiyor. Yapmazsa, dün Taksim’de toplananlar, yarın, geniş bir Müslüman kesimi Hıristiyan düşmanlığı ekseninde etkileyebilirler.
Bu topraklarda Hıristiyanların yanı sıra Aleviler de, Kürtler de Müslüman oldukları halde katledildiler. Bunu nasıl açıklamalıyız?
Dersim’de Alevi’yi, Şeyh Sait isyanında ve otuz beş yıldır süren iç savaşta Kürtleri, devletin askerî kuvvetleri öldürdü. Onlar, Müslümanlar tarafından katledilmedi. Türk ve Kürt milliyetçileri iki halk birbiriyle çatışsın iye çok uğraştılar ama olmadı. Çünkü kumaş sağlam. Bunları İslam kumaşı birarada tutuyor. Ama Ermeni katliamına, devletin dışında toplum da katıldı. Ermenileri sadece Teşkilat-ı Mahsusa katletmedi. O sırada fetvalar yayımlandı. İnsanlar cihat ilan edip Hıristiyan öldürmenin helal olduğunu yazdılar. İttihatçı elemanlar köy köy gezerek gâvur öldürmenin helal olduğunu söylediler, Buna inanan ve Ermenilerin malına el koymak isteyen insanları da buldular. Katliama katılanlar...
Katliama katılanlar kimlerdi?
Ya Kürt aşiretiydi, ya Çerkes aşiretiydi ya da sıradan Türk Müslümanlarıydı. Türkiye’de “nüfusun yüzde 90’ı Müslüman” diye bir söylem var ya... Daha evvel yüzde 25’i Hıristiyan olan bir toplumdu bu. Yüzde 25 imha edildi, sürüldü. Şimdi bu yüzde 90’lık kesim, eğer tarihte Hıristiyanlarla olan ilişkileri üzerine açık ve net konuşabilirse, işte o zaman biz Türkiye’yi demokratikleşmede ileriye götürebiliriz. İslami kesim bu konuyla yüzleşmedi! Müslümanlar arasında, hâlâ Tayyip Erdoğan’ın “Müslümanlar soykırım yapmaz” söylemi egemen. Peki, Ermeni katliamını kim yaptı? Devletle birlikte toplum yaptı.
Türk toplumunda ırkçılığın geniş bir taraftar topladığını düşünüyor musunuz?
Evet. Düşünce olarak bu epey bir taraftar buluyor. Ama çok büyük bir problem değil bu. Şiddet kullanmadığı sürece bu tür akımlar kendilerini ifade edebilirler. Önemli olan devletin milliyetçiliğidir, ırkçılığıdır. Demokratik bir hukuk devletinde toplumun milliyetçiliği kontrol altına alınır. Bu ülkede Trakya olaylarında da, 6-7 Eylül’de de insanları Yahudilere, Rumlara karşı hep devlet harekete geçirdi. O yüzden Hocalı mitingi asla hafife alınmamalı!
Toplum, bu insanların servetine el koyacağı vaadiyle mi harekete geçiriliyor daha çok?
Ermenilerin katliamında servet meselesi Anadolu’da çok ciddi rol oynadı. Bu yüzden tazminat konusunda insanlar korkuyorlar. “Gelip evimizi, dükkânımızı elimizden alacaklar” diye endişeleniyorlar. İnsanları böyle kışkırtmaları mümkün milliyetçilerin. O yüzden bu korkuyu ortadan kaldırmak lazım. Çünkü böyle bir olay asla olmaz ve olmayacak. Tazminat gündeme geldiğinde süreç böyle işlemeyecek.
Hocalı mitingine dönersek... İçişleri Bakanı’nın böyle bir mitinge katılmasını nasıl yorumladınız?
AKP uzun dönemdir milliyetçi kesime göz dikerek siyaset yapıyor. Tayyip Erdoğan, siyasetini, MHP’nin kendisine karşı kuvvetli bir muhalefet oluşturmasını engellemek üzerine kuruyor.
Hükümet milliyetçiliğe ve ırkçılığa ılımlı mı bakıyor?
Irkçılık ve milliyetçilik arasındaki geçiş oldukça problemlidir bu ülkede. AKP, milliyetçiliği ciddi bir biçimde kullanıyor. Batıdan oy kaybederim endişesiyle, çok kültürlü, çok eşitlikçi bir söylem geliştirmiyor. Kürtlerle kurduğu ilişkiyi, Türk milliyetçiliği söyleminin içinde kalarak açıklamaya çalışıyor. AKP, böyle yaparak kuvvetli bir milliyetçi söylemin tohumlarını ekiyor. Kürtlerle eşit ve özgürlükçü koşullarda birarada yaşamayı engelleyecek bir ideolojik atmosferin ortaya çıkmasına yol açar bu durum!
Türkiye içeride böyle. Peki, Türkiye dışarıdan nasıl gözüküyor?
İki boyutlu görünüyor. Hrant Dink ve Hocalı boyutuyla dışarıdan bakıldığında tablo korkunç gözüküyor. Bu tablo giderek daha öne çıkacak. Ama Türkiye’nin bir boyutu daha var ki, o da bir ekonomik başarı harikası olması. Türkiye ekonomide ciddi başarılar gösterdi. Demokratikleşmede, orduyu siyasetin dışına itmede ciddi adımlar attı. Erdoğan’ın bugün Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da elde ettiği itibar çok önemlidir. Ama şimdi görünen şu ki bu demokratikleşme ve sivilleşme artık giderek arka planda kalıyor. Demokratikleşmenin yerine, Hocalı mitingi, ırkçı ve milliyetçi söylemler yayılıyor.
Türkiye demokratikleşme yolunda hızla ilerlerken birden durdu. Niye durdu sizce?
Zihniyet duvarlarımızın sınırına çarptık. Bazı demokratik açılımları yapabilmemiz için çok ciddi zihniyet devrimleri yapmamız gerekiyor. Bakın... Osmanlı’dan bu yana, kolektif kimliklere ait hiçbir sorun reform temelinde çözülmedi bu topraklarda. Hiçbir reform denemesi başarılı olmadı burada.
Niye?
Üç örnek vereceğim. 1890’larda Türkiye, Ermeniler için bir reformla uğraştı. Sonunda 1894-96’da, 200 bin Ermeni reform problemi nedeniyle öldürüldü. Padişah Abdülhamit reform yerine imhayı tercih etti. 1913’te Türkiye, Araplarla reform görüşmesi yaptı. 1913’te Paris’te, Araplarla bir reform anlaşması imzalandı. Hiçbir şey yapılmadı ve reformculardan biri idama mahkûm edildi. Arap ayrılıkçılığının nedeni, reform sözünün tutulmamasıdır işte. 1914’te, Ermenilere gene reform sözü verildi. Sonra da imha siyaseti izlendi. Reform dediğim, Osmanlı deyimiyle ıslahattır, yani demokratikleşmedir. Osmanlı, ıslahatı, insanları ıslah ederek yapmaya çalıştı. Zaten bütün belgelerde de bu görülüyor.
Ne görülüyor?
Devletin yazışmalarında, “ıslahat için askerî birlik sevk ediyoruz” deniyor. Yani ıslahat (reform) için asker yolluyor! Mesela, “Dersim’deki hadiselerin önlenmesi için alınması gereken ıslahat tedbirleri...” deniyor. Bizim devlet geleneğimizde, kolektif bir talepte bulunan bir grubun haklarının verilmesi sorunu, onların başlarının ezilmesiyle birlikte düşünülüyor hep. Dolayısıyla toplumu şiddetle bastırmanın adı da ıslahat oluyor. Bu insanlara hiçbir hak verilmiyor, sadece başları eziliyor. Ne kadar tesadüf değil mi?
Tesadüf olan nedir?
KCK operasyonundan önce de Kürt açılımı başlatıldı. Demokratikleşme, reform sözleri verildi. Peki, konuşmaya başladığımızdan beri açılım diye önümüzde somut olarak duran ne? Operasyon üzerine operasyon! Kısacası ıslahat yaparken ıslah ediyoruz! Devletin geleneği bu! 1872, 1880, 1900, 1913 ve 1915’te hep böyle yapıldı. Bu devlet hiçbir sorunu reformla, yani demokratikleşmeyle çözemedi.
Peki, AKP demokratikleşmeden niye vazgeçti?
Vazgeçmedi. AKP devlet geleneğine çarptı. Zihniyet sınırlarının duvarına çarptı. Çünkü Türk’ün ve Kürt’ün eşit ve eşdeğer koşullarda birarada yaşamasının çok normal olduğuna ilişkin bir anlayış yok bu ülkede. Devlet geleneği buna uygun değil. AKP’nin de farklı etnik ve dinî grupların eşit ve eşdeğer olarak birarada yaşayabileceklerine ilişkin kültürel bir arkaplanı yok. AKP bu yüzden duvara çarptı. AKP her ne kadar demokratik söylemleri gündemine oturtmak istiyorsa da, İslami düşünceyi evrensel düşünceyle birleştirebilecek açılımı yapmakta zorlanıyor. Mesela Müslümanların yaptığı kitlesel katliamlar konusunda çok durgun kalıyor. Erdoğan İsrail konusunda insan hakları savunucusu olabiliyor ama Somali söz konusu olduğunda ya da Türkiye’de Hıristiyanlara yönelik katliamlar gündeme geldiğinde aynı şeyleri söylemiyor.
Niye?
Çünkü İslami geleneğin bir damarının üzerinde yükselerek mazlumları oynamak istiyor. Türkiye’de İslami düşünce mazlum edebiyatını çok fazla kullanır. Kendisini, Batılı emperyalist güçler tarafından ezilmiş, mağdur ve mazlum bir topluluk olarak görür. AKP de kendi kavgasını, devlete karşı mağdurların ve mazlumların mücadelesi olarak görüyor.
Gerçek bu değil mi?
Oysa İslami düşünce adına da bazı mezalimler yapıldı bu ülkede. 1915 katliamında da, 1970’lerde Alevilere karşı yapılanlarda da İslami kesim ya kullanıldı ya da böyle bir zihniyet dünyasının taşıyıcısı oldu. AKP, kendi tarihine böyle eleştirel bakmadıkça demokratikleşemez. Tarihle ilgili eleştirilerini sadece Kemalistlerin yaptıklarıyla sınırlı tutamaz. Dersim’e rahatlıkla katliam diyen AKP, İslami hareketin bulaşmış olduğu olayları eleştirmekte zorlanıyor. Alevilere yapılanlarda zorlanıyor... Sivas’ta zorlanıyor. Ermeni meselesinde çok daha fazla zorlanıyor. Kürt melesinde de kendisini devlet geleneğiyle bağdaştırdığı için zorlanıyor. Devlet geleneğinin dışına çıkamıyor.
PKK’yla müzakerelerin kesilmesi demokratikleşmenin durmasında rol oynadı mı? Ya da demokratikleşmekten uzaklaşmak mı müzakereleri zora soktu?
PKK’yla görüşmelerdeki kilitlenme bana göre, Ankara’da bilinçli bir tercih olarak yapıldı. Aslında ben kendi özel geçmişim nedeniyle PKK ve Kürt meselesi konusunda konuşmak istemeyen biriyim. Ayrıca bu konuda söylediklerimin bir uzmanın değil, bir mağdurun görüşü olarak algılanmasını isterim. PKK’yı eleştirdiğim için PKK tarafından ölüm listesine konmuş biriyim ben. Bence PKK hareketi, Türkiye’ye de, Kürdistan’a da demokratikleşme getirmez. Asıl büyük soru şudur. Demokratikleşme niye PKK’yla görüşmeye kilitlensin ki Türkiye’de? Bu ülkede merkeziyetçilik azaltılacaksa, AB standartlarını uygulamak yeterlidir. Niye PKK ile konuşulsun ki bu? Kürt meselesinde atılacak olan adımların PKK ile görüşmelere endekslenmiş olması, Ankara’nın bilinçli ve kasıtlı bir tercihi bence. PKK ile işbirliği yaparak demokratikleşmeyi bilinçli olarak yapmamaktır bu.
PKK demokratikleşme istemiyor mu?
Hiç bir biçimde istemiyor. PKK; demokratik bir parti değil ki demokratikleşmeyi istesin. Kendi içinde 17 bin insanı imha etmiş bir parti, bir örgüt PKK. Öcalan, kendisi söyledi bunu. Bu örgüt, 17 bin insanın imha edilmesiyle asla yüzleşmek istemez. Demokratikleşme ise bu yüzleşmenin yolunu açar. Ayrıca PKK, “Kürdistan’ı bana verin. Kürdistan’ı ben yöneteyim” diyor. Demokratikleşme diye istediği bu!..
YARIN: ● PKK ne istiyor? ● Apo nasıl biri? ● PKK’yı kurarken Taner Akçam’a neler söyledi? ●Suriye’de neler konuştular? ● Mektuplarda birbirlerine neler yazdılar? ● Apo, MİT’çi kayınpederiyle ilgili ne dedi? ● PKK’nın ölüm listesine nasıl girdi? ● PKK, kimleri infaz etti? ● Kürtler, neden demokratik bir hareket yaratamadı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012