Süleyman YAŞAR

Süleyman YAŞAR
Süleyman YAŞAR
Taraf GAZETESİ Tüm Yazıları
Davutoğlu değil ölenler sorumluymuş
12.10.2015
1590

 Ankara’da barış ve kardeşlik için toplanan binlerce kişi saldırıya uğradı. 100’e yakını hayatını kaybetti. Bu saldırının ardından televizyonlara çıkan Başbakan Davutoğlu sanki yoldan geçerken kolundan tutulup zorla başbakanlık koltuğuna oturtulmuş gibi konuştu. Ve iktidardaki hükümetin AKP hükümeti olmadığını, geçici seçim hükümeti olduğunu, görevi ülke hükümetsiz kalmasın diyerek kabul ettiğini söyledi.

Hâlbuki 7 Haziran seçimlerinin ardından, kaybettiği hâlde görevi uzun süre kendisi iade etmedi. Oyaladı. Ardından tekrar hükümeti kurma görevi kendisine verilince kapsayıcı bir hükümet yerine CHP, MHP ve HDP’ye iki aylık hükümetler önerdiği ortaya çıktı. Ve tam 40 gün, sanki koalisyon görüşmesi yapıyormuş gibi oyaladı. Ardından ana muhalefet liderine hükümeti kurma görevi verilmeyince “bana ne” deyip yine görevine devam etti. Dolayısıyla bu ülkenin demokrasi geleneği çiğnendiğinde hiç ses çıkartmadı. Bu arada, görevi tekrar devir alıp, seçim hükümeti kurulması için gruplara teklif götürmesi gerekirken, şahıslara teklif götürerek siyasi partileri parçalamaya teşebbüs etti. Sonunda üyelerinin doğrudan ya da dolaylı olarak hepsi AKP’li olan bir hükümet kurdu. Hattâ MHP’den katılan üye bile AKP’ye girdi. İşte durum böyleyken Davutoğlu şimdi sorumluluk kabul etmiyor. Ben zorla bu göreve geldim havası içerisinde istifaya yanaşmıyor. Başbakanlık görevini sürdürüyor.

Niye anlattık bütün bunları?

Şundan anlattık, Başbakan olarak devletin başbakana tahsis ettiği konutta oturacaksınız, başbakan maaşını alacaksınız, bürokrat atamalarını istediğiniz gibi yapacaksınız, devletin askeri polisi, sivil bürokratı emrinizde olacak ama sorumluluğum yok “bana ne” diyeceksiniz. Dolayısıyla ölenleri sorumlu tutacaksınız. Oysa devletin birinci görevi iç ve dış güvenliği sağlamak olarak biliniyor. Bunun için vatandaş vergi ödüyor. Ve bu vergilerin harcanması için emri veren de başbakan oluyor.

Şimdi Davutoğlu’nun teknik olarak niye sorumluluktan kaçamayacağını açıklayalım.

Bildiğiniz gibi 2015 genel devlet bütçesi harcama tutarı 752 milyar lira tutuyor. Ve bu tutarın, harcanmasına ita amiri olarak başbakan yetkili oluyor. Ve bu tutar para devletin vatandaşının korunması ve ona hizmet edilmesi için başbakanın emrine veriliyor. İşte bu 752 milyar lirayı bir yılda harcayan başbakan, 100’e yakın vatandaş, devlet koruyamadığı için hayatını kaybedince çıktı televizyonlara ben sorumlu değilim diyor. Bu sorumluluktan kurtuluş yok. 752 milyar lira Davutoğlu’nun emrindeydi. VeDavutoğlu, bütçede 61 milyar lira güvenlik ödeneği olduğu hâlde bu parayı vatandaşın korunması için kullanmadı. İşte bu nedenle teknik olarak sorumludur. Siyasi ve manevi sorumluluğu ayrı tabii.

 

***

 

ÜNAL TEKİNALP’IN HAZIRLADIĞI TİCARET KANUNU DEĞİŞTİRİLMESEYDİ SEKİZ AYDA 44 MİLYAR DOLAR KAÇMAZDI

Ünlü hukukçu Prof. Dr. Ünal Tekinalp’in 80. yaş gününü kutlamak için Cuma günü İstanbul InterContinental otelinde bir sempozyum düzenlendi. Sempozyuma Türkiye’den ve Avrupa’dan pek çok tanınınmış hukukçu katıldı.

Bildiğiniz gibi Prof. Dr. Tekinalp, yeni Türk Ticaret Kanunu’nu yeni küresel finans ve ticaret kurallarına göre hazırladı. Ve bu ülkede uluslararası muhasebe ve denetim sistemine uygun mali tabloların hazırlanması, Avrupa Birliği’ne uyum, kayıtdışının önlenmesi, şirketlerin ortakları tarafından soyulması yolunun kapatılması türünden pek çok yeni düzenlemeyi hayata geçirmeye çalıştı. Ama yasa tam yürürlüğe gireceği günün öncesinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “işadamlarının karıları şeffaf bilançoları görürse pırlanta yüzük ister” diyerek başlattığı tuhaf kampanya doğrultusunda değiştirildi. Böylece Tekinalp’in hazırladığı yeni Ticaret Kanunu’nun şeffaflık ve denetim hükümleri bir gecede kaldırıldı.

Peki, yerine ne konuldu? Uluslararası finansal tablolar yerine bizim maliyenin istediği tablolar konuldu. Böylece yeni Ticaret Kanunu, Avrupa Birliği ve küresel finans kurallarından uzaklaştı. Tabii bu değişiklikler mali tabloların güvenilirliğini yok etti. Şirket denetimi belirsiz hâle geldi. Bu arada hemen hatırlatalım, hâlâ şirketler denetlenemiyor. Ortaklar paralarının nasıl kullanıldığını bilemiyorlar.

Peki, Ali Babacan’ın istediği değişikler yapıldı da ne oldu? Şu oldu; işte bir gecede yapılan bu değişikliklerin sonucunda bu yılın ilk sekiz ayında 44 milyar dolarlık yabancı sermaye bu ülkeyi terk etti. Hâlbuki Prof. Tekinalp’in yasasına dokunulmasaydı yabancı sermaye, ekonomi inişe geçse bile kayıtları güvenilir şirketlere sahip olan Türkiye’den kaçmayacaktı. İşte böyle.

Başarılı bilim adamı Ünal Tekinalp’i kutluyorum.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar