Tanıl Bora
Enflasyonist bir bollukla kullanılan, tağşişe uğramış deyişlerden biri: “Lüksümüz yok.”
Sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın söylev ve demeçlerinden, yeteri kadar örnek çıkıyor. Her konuda… Dış politikada: “Ne Doğu’ya ne de Batı'ya sırtımızı dönme lüksümüz olabilir. ... Hiçbir ülkenin, günümüz dünyasında güvenlik meselelerine coğrafi uzaklık-yakınlık merceğinden bakma lüksü yoktur.” (21 Kasım 2020) Veya: “ABD’nin teröre desteğini görmeme lüksümüz yok (21 Eylül 2019). Veya: “Artık bu suskun ve çekingen politikayı sürdürme lüksümüz yok” (22 Aralık 2019). Daha eskiden: Esed’in Suriye’nin başında karşısında kalmasını kabul etmek gibi bir lüksümüz yok” (26 Eylül 2018). İç siyasette: “Halkın verdiği mesajı görmezden duymazdan gelme lüksümüz yok” (2019 yerel seçim yenilgisinden sonra). Veya, daha eskiden: “Asla ülkemizde, toplumun talepleri dışında hareket etme gibi bir lüksümüz yok.” (4 Mayıs 2004). Parti siyasetiyle ilgili: “Bizim kimseyi dışlama, dışarıda bırakmak gibi bir lüksümüz yoktur” (2 Ekim 2020). Depremle ilgili: “Gecikmeye lüksümüz yok, gecikemeyiz, geciktiremeyiz” (26 Ocak 2020). Covid-19 virüsü salgınıyla ilgili: “Virüsle mücadelede hata yapma lüksümüz yok” (31 Mayıs 2020); “Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” (Osman Kavala için çağrı yapan 10 büyükelçiyle ilgili, 21 Ekim 2021.
Ekrem İmamoğlu da çok kullanıyor - sadece geçtiğimiz yıldan birkaç alıntı: "Önümüzdeki 25 yılı kaybetme lüksümüz yok," "Zaman kaybetme lüksümüz yok," "Bu kaygıyı hafife alma lüksümüz yok" (depremle ilgili), "İstanbul'u kaybetme lüksümüz yok"...
***
Ona has değil ama; herkes, siyasetçiler, her bir şeyin uzmanları, bizi bir şeylere “lüksümüz olmadığına” ikna etmeye çalışıyorlar.
Mecburiyetler, zaruretler, bağlılıklar, bağımlılıklar vurgulanıyor. “Türkiye’nin laiklikten… [veya] demokrasiden vazgeçme lüksü yok,” deniyor mesela. “Esad’ın Putin’den vazgeçme lüksü yok… ABD’nin Türkiye’den vazgeçme lüksü yok… hiçbir ülkenin NATO’dan vazgeçme lüksü yok,” deniyor. “Ülkenin madencilik sektöründen… [veya] tekstilden… vazgeçme lüksü yok,” deniyor.
Alarm çalan bir deyiş bu. “Türkiye’nin dijital devrimi kaçırma lüksü yok,” ikazında bulunuluyor mesela. Teknik direktörler, futbolcular “Bu maçı kaybetme lüksümüz yok,” “Hata yapma lüksümüz kalmadı” diyorlar. Camia içi ihtilaflarda, “falan kişiyi silip atma lüksümüz olamaz” ikazında bulunuluyor, makullük ve itidal gerektiren hallerle ilgili “inatlaşma lüksümüz olabilir mi?” deniyor.
Günlük hayatta, gündelik dilde de kol geziyor, bu lükssüzlük ‘söylemi.’ Çok defa, gevşemeye, rehavete, koyvermeye karşı bir silkiniş anonsu: “Öyle bir lüksüm yok.” Bazen, mağduriyet ve mahrumiyet kahramanlığıyla birleşerek: “Depresyona girme lüksüm yok.”
Moda deyiş, neticede. Bütün moda deyişler gibi, salgın etkisiyle yayıldı. Yine de acaba bir şeylere lüksü olmadığını bu kadar fazla söylemek, birçok fiili “lüksümüz yok”la karşılamak, bir ‘belirti’ olabilir mi? Vahim ve âcil durum ‘kültürü’ içinde sıkışmanın belirtisi? Zaruret kıskaçları, mecburculuk ruhu?
***
Sözlük; giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat: ihtiyaç dışı veya fazlası olan; aşırı, fazla… diye tanımlıyor lüksü. Batı dillerinden gelen kelimenin Latince kökenindeki luxus da benzer anlamlar taşıyor - ama ilk başta toprakta ve bitkilerde bolluk, verimlilik, yani bereket anlamına gelirmiş,
***
Lüksün işlevselliğini, Werner Sombart 1912’de Aşk, Lüks ve Kapitalizm kitabında iddia etmişti.[1] Bir müreffeh azınlığa mahsus ipekli kumaş, porselen, kaliteli inşaat gibi tüketim mallarının üretiminin, kapitalizmin doğuşunda kilit bir rol oynadığını anlatır orada.
Lüksün kapitalizme ivme vermekten daha hayırlı faydaları olduğunu savunan bir çağdaş felsefeci var: Lambert Wiesing 2015’te çıkan Lüks adlı kitabında,[2] bu kavramın künhüne varmış.
Felsefenin bu kavrama ilgisiz kalmasına yanarak başlıyor, Wiesing. Bu açığı, kendi felsefî meşrebi doğrultusunda, fenomenolojik bir bakışla kapatmaya girişiyor. Temel fikri, lüksün birtakım maddî özelliklerle tanımlanamayacağı. O lüksü, “belirli bir şeyi edinmenin, birisini estetik bir tecrübe yaşamaya sevk edebilecek olması durumu” diye tanımlıyor. Veya: “Lüks, bir şeyin, özellikle birisi için varolması halidir.”[3] Veya yine başka bir deyişle: irrasyonel, abartılı, etkisiz, pahalı ve bu bakımdan muhtemelen makullükten uzak olduğunu bilmenize rağmen peşine düştüğünüz edinim, lükstür.
Daha ileride, şu tanımı geliştiriyor: Lüks, bir şey için teknik olarak gerekenin ötesine geçtiği gibi, birisi için antropolojik bakımdan zorunlu olanın da ötesine geçen bir edinimin çabasıdır.[4]
Wiesing, ‘lüksün filozofu’ diyelim ona; lüksün anlamını, Romantiklerden Schiller’in oyuna yüklediği anlamla (“insan kelimenin en dolu anlamıyla insan olduğu zaman oyun oynar ve ancak oyun oynadığı zaman kâmil insandır”), Kant’ın güzelliğe yüklediği anlamla (“güzellik, çıkarsız olarak ve kendi dışında bir amaç taşımadan hoşa gidendir”), Heidegger’in kaygıya (“varoluşu dünyevî faniliğinden kurtaran nihai temeli”) yüklediği anlamla tartıyor. Onlarla kıyaslanabilir bir hikmet arıyor yani lüks’te.
Lüksü kolayca karıştırıldığı kavramlardan ayırt etmek gerektiğine inanıyor Wiesing: Güzel’den, zarif’ten, gösterişli’den, konforlu’dan, faydasız’dan, dekadan’dan, abartılı’dan, kitsch’ten, bol’dan, aşırı’dan başka bir şey o.[5] Özellikle toplumsal konumunu sergilemek için veya başka bir nedenle icra edilen gösterişçilikten-fiyakacılıktan kesin olarak ayırt ediyor lüksü. Nitekim lükste, gösterişçiliğin mülkiyetçi tavrından farklı bir ‘edinim’ ilişkisi kurulduğuna dikkat çekiyor.
Lüks, mülkiyetten farklı bir sahiplenme veya temellük etme deneyimi, filozofumuza göre. Bu, bir şeye, bir meseleye vakıf olmanın sahipliğidir; onun için ‘edinim’ diyorum. Satın alarak, çalarak, miras edinerek, hediye yoluyla değil ancak kendi yaparak, eyleyerek edinilebilecek bir şey, lüks.[6]
Wiesing, günlük kullanımda kol gezen lüks tanımlarının, hep belirli bir hayat tarzı anlayışını, bir yaşama yordamı varsayımını, bir insan imgesini yansıttığını söylüyor.[7] “Lüks” damgası, bu anlayışların, o modellerin aşılmaması gereken hudutlarını işaretliyor. İşte lüks, o hududu aşmak oluyor. Hududu aşmak, insan hakkındaki, “makûl” hayat tarzı hakkındaki yerleşik kabullerin de sorgulanması oluyor, bizzat insanın bu konudaki kendi kanaatlerini sorgulaması oluyor.[8]
Velhasıl, Wiesing’e göre lüks, dar kafalılığa, sıradan olana karşı bir iddiadır. Onun gözünde “reddetmenin estetik tecrübesi”nin bir yoludur lüks, insanın özgürlüğünün idrakine varabilmesinin bir biçimidir. Tümüyle akıl/makullük ve etkinliğe-verimliliğe idmanlı bir toplumda, anlattığı anlamıyla lüks deneyiminin, o makullük ve verimlilik diktesine teslim olmamanın kapısını açabileceğini söylerken, Adorno’yla selamlaşıyor. Adorno’nun, “Lükste insanî bir şey vardır ve tersi de geçerlidir: insanî bir yaşamda her zaman lüks vardır,” deyişini, hatırlatıyor. Onun Minima Moralia’nun sonunda “amaca uygunlukların âlemi içinde insana yaraşır her şey, bir lüks veçhesi kazanır” deyişini anıyor - Çünkü “iyi hayat,” amaca uygun ve etkin olandan fazlasıdır her zaman.[9] İşte o fazlaya lüks diyoruz – lüks, işte o fazladır.
Böyle de görebiliriz, lüksü.
***
Sezen Ünlüönen bir yazısında, Aaron Bastani’nin Fully Automated Luxury Communism (Tam Otomatik Lüks Komünizmi) adlı kitabından bahsediyordu.[10] O da diyesiymiş ki, mealen: ihtiyacın ve zaruri olanın ötesine uzanmak, gerekli ile güzel arasındaki sınırı kaldırmak lüksse; komünizm lükstür - yoksa zaten komünizm değildir. Eh, Kristin Ross'un Paris Komünü'nü anlatan kitabı, Ortak Lüks adını taşımıyor mu?[11] Orada lüks, debdebe ve ihtişamı değil, beraber bir hayat kurmanın, bunun için beraber eylemenin, ortaklaşmanın muazzam kazanımını anlatıyor. Lüks olmamalı bu: Zira birlik kurmak, birleşmek, lüks değil, özgürlüğün bir koşulu. "Böyle bir lüksümüz yok" deme lüksümüz yok, yani.
Oscar Wilde'ın meşhur sözüyle: "Bana lükslerimi verin, ihtiyaçlarım olmadan da yaşarım."
***
Bu kadar fazla, bu kadar iştahla “lüksümüz yok” demek, “lüksümüz yok”un dili böylesine kaplaması, türlü türlü darlık buhranlarımızın, daralmalarımızın bir ifadesi olmasın? Bağımlılığa dönüşmüş, kendi şevkini yaratmış bir daralmanın ifadesi…?
Yeni yılın ilk yazısı, lüks peşinde bir yazı olsun!
[1] Türkçesi: Çev. Necati Aça, Pharmakon Kitap 2013. Sombart başta sosyalizme meyilli iken hızla milliyetçi-muhafazakâr bir hatta kaymıştı.
[2] Luxus, Suhrkamp, 2015.
[3] a.g.y., s. 14.
[4] a.g.y., s. 98.
[5] a.g.y., s.77.
[6] a.g.y., s. 128, 214.
[7] a.g.y., s. 95-96.
[8] a.g.y., s. 149.
[9] a.g.y., s. 182-183.
[10] https://birikimdergisi.com/haftalik/10492/kapitalizmin-numarasi-calismanin-buyus
[11] Çev. Tuncay Birkan. Metis 2016.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları



















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
26.11.2025
13.11.2025
30.10.2025
17.10.2025
5.10.2025
20.09.2025
5.09.2025
23.08.2025
7.08.2025