Kemal CAN
Fırat’ın doğusunda başlatılan harekatın, yürütüldüğü alanda, Suriye’nin bütününde, Ortadoğu’nun tamamında, ikili ilişkilerde, dünya siyasetinde, ekonomide, elbette Türkiye ve ABD iç politikasında farklı hızda ve derinlikte etkileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Farklı düzeylerdeki etkilerin, bazen çok paralel bazen de birbirinden hayli ayrışan özellikler taşıdığı, giderek de ilginçleşeceği görülüyor. Her düzeyde “beklenen etkilerin, ilk anda ortaya çıkan resimlerin, erken verilen reaksiyonların, geç kalan tepkilerin, basmakalıp yorumların, kolay ezberlerin süreç içinde hızla değişebileceğine ve yetersiz kalacağına ilişkin işaretler de sanılandan çok daha hızlı ortaya çıkıyor. Diğer yandan çok belirleyici olacağı düşünülen bazı gelişmelerin de beklenenin çok altında etki yarattığı görülüyor. Bazı alanlarda çıkan gürültüyle, bu gürültüye yüklenen anlam ve önem pek örtüşmeyebiliyor. Mesela, Trump’ın tweet’lerinin gayri ciddi bulunduğunu varsaysak bile kongreye yansımış yaptırım riski henüz ekonomi çevrelerince “satın alınmış” değil.
Türkiye’de büyük bir kalabalık, gönüllü veya zorlamayla, yapılan harekatın “başarıyla” tamamlanması konusunda dilek ve dualar sıralıyor. Fakat hâlâ harekatın kapsam ve hedefleri, dolayısıyla ne olunca “başarılı” sayılacağına ilişkin somut sınırlar ortaya konmuş değil. Sosyal medya üzerinden yürüyen sınırsız hamaset, son derece genel ve muğlak iddialar bir kenara bırakılırsa, meselenin nihai çerçevesi hâlâ fazlasıyla gevşek. Suriye’de yaşananlar, özellikle de Türkiye’nin dahil olma biçimi, başlangıcından itibaren -sonuçta ortaya çıkan pek çok sürprizi içerse de- “duruma göre” geliştirilen tavırlar ve değişen pozisyonlarla kuruluydu. Bugün yaşananın da “bir gece ansızın” iddiasıyla mantıksal bağı çok zayıf. Bir yılı çok belirgin olmak üzere, yaklaşık iki yıldır –özellikle Afrin hamlesi sonrasında- içeride ve dışarıda sürekli gündemde tutulan, seçim vaadi veya pazarlık kozu haline gelen bu hamlenin sürprizi, yapılması değil yapılabilmiş olması. S-400 olayında olduğu gibi mevcut verilerle bunun olmayacağını söyleyenler de olursa çok ciddi sonuçlar yaratacağı öngörüsü de doğrulanmış değil. Ancak olacakların kontrolünü tamamen almış kimse de yok.
En yaygın görüş, Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonunun, ABD ve Rusya’nın kendi etkinlik ve kontrol alanlarında verecekleri hareket serbestisine dayandığı şeklindeydi. Tartışmalar Afrin için Rusya’nın, Fırat’ın doğusunda da ABD’nin yaktığı/yakacağı ışığın rengi üzerine yapılıyordu. Türkiye’deki iktidar da bunu bir pazarlık meselesi gibi sunmaya çalışıyordu. Türkiye’nin hamlesinin yakılan ışıklara uyarak veya ihlal edilerek gerçekleşip gerçekleşmediği, yanıltıcı sinyallerin verilip verilmediği, iddia edildiği gibi “göbeğini kendisinin kesip kesmediği” hâlâ belirgin değil. Olayın dünyadaki yansıma biçimi de kafa karıştırıcı. Sadece Trump’ın tweet serisini değil, ABD’nin asla Suriye’den çıkmak istemediği ve bu yüzden Kürtlere mecbur olduğu ezberinin zayıflığını, birkaç ay önce “YPG’yi partner seçerek yanlış yaptık” diyen senatör Graham’ın değişen motivasyonunu, sert yaptırımlardan dem vuran ABD’nin BM’nin Türkiye kararını veto etmesini, Türkiye’den garanti aldığını söyleyen İngiltere’yi, “dünya beşten büyüktür” diyen Türkiye’nin destekçi beş ülke bile çıkartamamasını, Türkiye’yi “idare etme” işini ABD’ye bırakmış olmaktan çok pişman görünen AB’yi, “ümmetin” Türkiye’ye sırtını dönmesini birlikte düşünmek gerek.
Açık destek veren tarafta duran Rusya’nın, daha harekatın hemen başında Türkiye’nin olası İŞİD performansını sorgulayan çıkışı, görüşecek taraflar ve kurulacak diyaloglar konusunda erkenden listeler açıklamaya başlaması da dikkat çekici. Suriye hükümetinin, Türkiye’nin ÖSO ile değil “Suriye Milli Ordusu” ismini verdiği -ve ilan ettiği- bir kuvvetle topraklarına girmesini sessizlikle karşılaması şeklen bile şaşırtıcı. İran’ın verdiği gazı erken kesip “Suriye’den çıkılsın” demeye başlaması da özel olarak not edilmeye değer. Yani ortaya çıkan ilk resmin çeşitli köşelerine yerleşmiş olan aktörlerin tamamı için henüz süreç bitmiş, kadraja ilk yerleşme biçimleri değişmez hale gelmiş gibi durmuyor. Özetle ortada gözünü karartmış bir cesaret gösterisi olup olmadığı, açık-gizli mutabakatlarla yakılmış ışıkların gerçek rengi, tarafların çeşitli katmanlar için verdikleri reaksiyonların hangisinin baskın ve belirleyici olacağı, çatışmaların ve uzlaşmaların derinliği hakkında kesin şeyler söylemek için erken. Harekatın 10 gün sürecek ilk aşamasının Tel Abyad – Resulayn hattıyla sınırlanacağı, ikinci kısmının da asıl olarak buranın güvenliği öncelikli olacağı iddiası da, bütün sınır hattına yayılan sert çatışmaların şimdilik yaşanmamasıyla uyumlu görünüyor.
Türkiye’de iktidarın sözcülerinin ve iktidara yakın yorumcuların kullanmayı çok sevdikleri bir argüman var: “Masada kazanmak için, alanda olmak gerekir”. Suriye politikasıyla ilgili olarak –her sefer öncelikleri ve hedefleri değişmiş olsa da- bu cümleyi her hamle için kullandılar. Muhalefet çevrelerinin kullanmayı çok sevdikleri benzetme ise uluslararası güçlere bağımlılığı ima ettiği için “yeşil ışık-kırmızı ışık” meselesi. Bütün benzetmeler ve kapalı metaforlarda görüldüğü gibi meseleyi böyle açıklamakta ciddi mantıksal boşluklar çıkıyor. Suriye meselesinin genelinde ve son harekatta da bunu açık biçimde görüyoruz. Alanda olmanın her zaman masada el güçlendirmediğinin en yakın örnekleri, İdlib olayı ve şimdi hızla gündeme gelen IŞİD sorumluluğu. Ayrıca “alanda olmak” çoğu zaman “açıkta kalmak” anlamına da gelebilir. Trafik ışıkları meselesine gelince: Yolun –ilerideki- durumuna bakmadan sadece ışıklara göre hareket ederek bir kavşağın ortasında kalan, bütün trafiği kilitleyen ve her yönden gelenlerin yoğun korna protestolarına maruz kalan sürücüleri, sinyalizasyon “hataları” nedeniyle yaşanmış korkunç kazaları hatırlamak yeterli. Alanda olmak ve yeşili görmek önünüzün açıldığının garantisi olmayabilir.
Bütün bu karmaşanın içinde, “Türkiye’nin çıkarları” konusunda yaratılmış zorlama mutabakat, itiraz yasağı ve destekleme mecburiyeti üzerine de konuşmak gerekir. Birileri “yap da göreyim” diye tehdit ettiği için gözünü karartmak, insanlar için kompleksli toyluk sayılabilir. Fakat ülkelerin “vay bize mi” diye dolduruşa gelmesi veya savaş ciddiyetinde bir hamlenin böyle normalleştirilmesinin rasyonel tarafını bulmak çok güç. Bu konuda iktidarı ve muhalefetiyle yaratılan ortak zemini anlamak, bunun bilimsel bir zorunluluk gibi sunulmasını kabul etmek de mümkün değil. Tıpkı “savaş karşıtlığı, savaş başlayana kadar yapılır” gibi Trump’ın tweet’lerinden daha saçma iddiada olduğu gibi. Barış istemenin en güçlü ifade edileceği nokta, savaşın durdurulamadığı eşiktir. Kendine yuh çektirmek için Yenikapı Mitingi’ne gitmek, Anayasa’ya aykırı düzenlemeye evet demek, “içi yanarak” tezkereyi desteklemek gibi seri saçmalıkların zemininde milli hezeyanların dışına düşerek marjinalleştirilme riski olduğu söylenebilir. Akıl süzgecine uymayan, herhangi bir ilkeyle açıklanamayacak ve aslında iç politik açıdan hedefi pek de gizlenmeyen fırsatçı bir tutumu kerhen desteklemeyi “dışarıda kalmamak” gerekçesine bağlamak, diğer eleştiri haklarını da zayıflatan bir pozisyona geri çekilmektir. Ancak şunu da eklemek gerek: Son altı yılda bunu muhalefete defalarca yaptırabilmiş iktidar da kalıcı bir kazanç elde edebilmiş değil.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025