Sezin ÖNEY
18 Ocak’ta Arjantin’de, Savcı Alberto Nismanevinde ölü bulundu. Nisman, ölmeseydi, Kongre’de Arjantin Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner’in aleyhinde ifade verecek ve tutuklanmasını talep edecekti. Savcı, Buenos Aires’te 1994’te gerçekleştirilen, Yahudi Cemaati’nin bir merkezi olan Arjantin İsrail Karşılıklı Dayanışma (AMIA) binasının bombalanması olayını soruşturuyordu. Ülke tarihinin en kanlı saldırısı olan, 85 kişinin öldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığı olayın arkasında İran’ın olduğunu öngören Savcı Nisman, Kirchner’in başını çektiği üst düzey politikacıların, İran’la yapılan ticari anlaşmalar ve İran’dan elde ettikleri maddi çıkarlar karşılığında, delillerin karartılmasını sağladıklarını iddia ediyordu.
51 yaşında ölen Nisman, 10 yıldır dava üzerinde çalışıyordu. Soruşturmanın başına, Kircher’in eşi, eski devlet başkanı Nestor Kirchner tarafından getirilmişti. İddialara göre de, Savcı Nisman, davada beklenmedik ilerleme sağlamıştı.
Bu hikâye ne kadar da tanıdık…
Türkiye ve Arjantin’in bir benzerliği de, medyanın yaklaşık yüzde 70-80’lik bir kısmının, hükümet yanlısı basın organlarından oluşması. Dolayısıyla, kamuoyunun güncel olaylara yönelik bilgi edinmek için ulaşabildiği objektif haber kanalları oldukça kısıtlı. Kirchner ve Erdoğan’ın siyasi dokunulmazlıklarını da, medya kanalıyla yaratılan büyünün oluşturduğu zırh sağlıyor. Söylemleriyle yarattıkları, kişisel ideoloji, “Kirchnerismo” ve “Erdoğanizm”, medya yoluyla tekrar edile edile kendi gerçekliğini yaratıyor.
Başkalarının ölümleri, acıları ve mağduriyetleri bile, dönüp dolaşıp, medya yoluyla yaratılan gerçeklik sayesinde bu liderlerin mağduriyetine dönüşüyor. Ve her iki lider de, “iç ve dış mihraklardan” kaynaklanan mağduriyetlerini onarmak için, hep daha fazla güç talep ediyor.
Savcı Nisman’ın ölümü de, Kirchner için bir mağduriyet vesilesi olmuştu. Savcı ölü bulunduktan sonra Kirchner, Twitter mesajlarıyla şu yorumu yaptı: “Nisman, yaşarken onu bana karşı kullandılar. Şimdi de, onu öldürerek, gene onu bana karşı kullanmış oluyorlar.”
Otopsi sonuçlarına göre, saatlerce can çekişerek hayatını kaybeden bir insanın ardından yapıldığı düşünüldüğünde, neden mağdur durumuna düşünenin Kirchner’in olduğunu mantıkla anlamak imkânsız.
Ama galeyana gelme ve getirmekle görevli medyanın, öfke ve nefret gibi duyguları tetikleme yoluyla, mantığı köreltmek gibi de bir vasfı var. İşleri bu.
Karanlık cinayetler, faili meçhullerin ülkesi Türkiye’de, Çağlayan Saldırısı sonrası, hükümete yakın medyada düğmeye basılmışçasına bir kampanya başladı. Adeta performansları için sessizce hazırlanan oyuncular gibi, Savcı Kiraz’ın asıl failinin, CHP, Doğan Medya Grubu, Gezi Protestolarına destek verenler, Gülen Cemaati ve hepsini birden kontrol eden “üst akıl” olduğunu öne süren yorumlar, haberler, köşe yazılarını ardı ardına sıraladı hükümete yakın medya mensupları. Almanya ve elbette her taşın altından çıkan ABD de, bu komplonun bir parçasıydı. Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi, olayda “Yunanistan” parmağına işaret ediyor, gene aynı gazeteden İbrahim Karagül de, “Gezi’nin dış güçlerce çıkarılmaya çalışılmış bir Alevi isyanı” olduğunu öne sürüyordu. Sabah’ta yorum yazanlar ise, kampanyanın CHP’yi, DHKP-C’nin siyasi kanadı imiş gibi gösterme derdine düşmüşlerdi. Medya olarak adlandırdığımız propaganda makinesinin bu yaptıklarına, muhalefetteki tüm siyasi partilerin ortak biçimde karşı çıkması lazım. Çünkü mesele CHP, Gezi Protestocuları, Aleviler, Gülen Cemaati gibi uzayıp giden listedeki aktörler değil; bugün gelinen noktada, AKP dışı ve hattâ içi herkes, her an bir şekilde bu tarz bir kara propagandanın hedefine dönüşebilir: Türkiye’de herkes, “iktidar sözkonusuysa, gerisi teferruattır” zihniyetinin serbest atış alanında.
Türkiye’de medya sektöründe dönen kaynakların önemli bir kısmını kontrol eden kişilerin artık, fütursuz yorumları nedeniyle insanların canının fiziksel veya manevi olarak yanmasını hiçbir şekilde umursadıkları da yok. Terminatörlere döndüler.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024