Sezin ÖNEY
24 Haziran ikiz seçimleri sonrası, belki de ilk sorgulanması ve sorulması gerekeni konu etmeden, siyasi analiz yapmak pek mümkün olmayacak galiba. Yazı olarak veya sosyal medyada, seçim sonuçlarını veya “başkanlık sistemi” Türkiyesi siyasetine yönelik yorum getirince sıklıkla şu sözlerle karşılaşıyorum: “Ne anlamı var?”.
Ne anlamı var?
Evet; büyük bir siyasi değişikliğin içinden geçiyoruz.
Evet; 9 Temmuz 2018 itibariyle parlamenter sistemi resmen geride bıraktık.
1876'dan beri, Osmanlı'da Birinci Meşruiyet'ten beri siyasi geleneğimizde olan Meclis, artık arka plana itildi; 29 Ekim 1923'ten beri sahip olduğumuz parlamenter sistem, sona erdirildi.
Ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı verilen sisteme geçiş yaptık.
Bu büyük değişiklik yaşanırken ki asıl mesele, sandığa güven konusu gibi gözüküyor. “Ne anlamı var” sorusunun ardında yatan temel mesele de, kamuoyu genelindeki “güven sorunu” diye düşünüyorum.
“Ne anlamı var” yorumu bu kadar çok karşıma çıktıktan sonra, bugünlerde üzerinde çalışmakta olduğum Metropoll Araştırma'nın Temmuz ayı “Türkiye'nin Nabzı” raporunu geri dönüp de, bir de “neden bu soru” diye sorgulayarak inceledim.
Elbette, hiçbir veriye bakmadan, hiçbir somut bilgiyi hesaba katmadan “önsezilerle” yorum da yapabilirim. Ancak, siyaset bilimciler ve gazeteciler olarak mesleklerimizin gereği, her yorumumuzu, tezimizi somut biçimde destekleyecek “kanıtları”, “delilleri” sunabilmek...
Mesele de “güven” ise, “bir anlamı olabilmesi” için, bizlerin her şart ve koşulda işlerini en iyi biçimde yapmaya devam etmesi gerekiyor.
Evet, ciddi biçimde “sandığa güven” sorunumuz var: üstelik de kronikleşen ve ayrıştırıcı biçimde. Diğer bir deyişle, Türkiye'deki ağır kutuplaşma, hemen her konuda olduğu gibi, sandığa güven konusunda da söz konusu: neredeyse “yüzde 50'ye karşı yüzde 50” gibi bir ayrışma yaşanıyor. Ve sandık güvenliğine yönelik kutuplaşmanın, toplumsal olarak diğer her konudaki ayrışmalardan da nitelik olarak büyük bir farkı var. Çünkü, siyasete yönelik tüm tavrımızı aslında “sandığa güven” belirliyor.
24 Haziran öncesi ve sonrasında “sandığa güven”
Metropoll'ün, 24 Haziran seçimlerinin “özgür ve adil bir ortamda” yapılıp yapılmadığına yönelik sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 54,4'ü “Evet” yanıtını vermiş. Diğer bir deyişle, toplumun yaklaşık olarak sadece yarısı bu seçimlerin “özgür ve âdil bir ortamda” yapıldığı kanaatinde. Buna karşılık da, yaklaşık yüzde 35'lik bir kesim açıkça, seçimlerin “adil ve özgür biçimde” gerçekleşmediğini dile getiriyor. Ve yüzde 10,7'lik bir kesim de, sessiz kalıp “fikrim yok” demeyi tercih ediyor.
Toplumun yarısının seçimlere yönelik, “adil ve özgür” ortam konusundaki “şüpheciliği” bu seçimlere özgü bir durum değil. 7 Haziran 2015'teki genel seçimlerden beri kendini tekrar eden ve 16 Nisan 2017 referandumunda “zirve” noktasına ulaşmış bir güvensizlikten bahsediyoruz.
Metropoll verilerinde geriye gidip de, 7 Haziran'dan bu yana yapılan oylamalardaki “sandık güveni” verilerine göz gezdirdiğimizde şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:
7 Haziran 2015'te, “özgür ve âdil bir seçim gerçekleştiğini” düşünenlerin oranı yüzde 53,3 ve “gerçekleşmediğini” düşünenlerin oranı yüzde 38 imiş. Yüzde 8,7'lik bir kesim de, bu konuda “görüş beyan etmemeyi” seçmiş.
1 Kasım 2015'te, “özgür ve âdil bir seçim gerçekleştiğini” düşünenlerin oranı, yüzde 54,3 ve “gerçekleşmediği” kanaatinde olanların oranı yüzde 36 seviyesindeymiş. “Fikrim yok” diyenler ise, yüzde 9,7.
16 Nisan 2017'de ise, referandumun “özgür ve âdil bir ortamda gerçekleştiğini” düşünenlerin oranı, yüzde 44,2. Ve ülkenin sistemini değiştirecek anayasal değişiklikler için sandık başına gidilen bu referandumun “özgür ve âdil bir ortamda gerçekleşmediğini” düşünenler, yaklaşık yüzde 47'lik bir çoğunluk oluşturuyormuş. Yüzde 8,9'luk bir kesim de gene, bu soru karşısında “sessiz kalmayı” yeğlemiş.
24 Haziran 2018'de de, 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerindeki kutuplaşma tablosu, birebir biçimde kendini tekrar etmiş gözüküyor. Her ne kadar asıl kırılma tablosu, 16 Nisan 2017 referandumunda yaşanmış olsa da, artık Türkiye'de kamuoyunun neredeyse sadece yarısına güven telkin edebilen bir seçim ortamı söz konusu olabiliyor.
Asıl kırılma noktası, 16 Nisan 2017'de yaşanmış dedik; bu oylamadan hemen sonraki Mayıs 2017 Metropoll verilerine göre, “sandığa güven” konusunda iktidar partisini destekleyenler de bile bir tereddüt gözleniyor.
16 Nisan referandumunun “adil ve özgür bir ortamda gerçekleşmediğini” açıkça dile getirenler arasında, Adalet ve Kalkınma Partisi seçmenlerinin yaklaşık 12'si de var. “Fikir belirtmeyen” AKP seçmenleri ile birleştirildiğinde, yaklaşık yüzde 20 oranında iktidar partisi destekçisinin de, “sandığa güvensizlik” içinde olduğu gözüküyor.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin seçmenlerinin yaklaşık yüzde 70'i, Cumhuriyet Halk Partisi seçmenlerinin yaklaşık yüzde 92'si ve Halkların Demokratik Partisi seçmenlerinin yaklaşık yüzde 88'i de, 16 Nisan referandumunun “adil ve özgür ortamda” yapılan bir oylama olduğunu düşünmüyordu.
16 Nisan'da anayasa değişikliği zemini oluştuğunu düşünenler azınlıktı
Dahası, 16 Nisan referandumu ile yapılacak anayasa değişiklikleri bir “konsensus”, toplumsal ortak bir anlayış oluştuğu da düşünülmüyordu. Mayıs 2017'de Metropoll'ün verilerine göre, seçmenlerin yaklaşık yüzde 48'i, referandum sonuçlarının “anayasa değişikliği için yeterli görüş sağlanmadığını gösterdiği” düşüncesindeydi. Gene yaklaşık yüzde 11'lik bir kitle, bu soruya yanıt vermek istemiyor; “fikrim yok” diyordu. Anayasa değişikliği için yeterli görüş birliği sağlandığı düşünenler ise, kamuoyunun sadece yüzde 41'ini oluşturuyordu.
“Anayasa değişikliği için yeterli görüş birliği” sağlandığını düşünenler de, ağırlıklı olarak, AKP'li seçmenlerin yüzde 70'i ve MHP'li seçmenlerin de sadece yüzde 30'unun oluşturduğu bir kitleydi.
Görüldüğü gibi, bizi Türkiye olarak 24 Haziran seçimlerine getiren ve “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin yolunu açan süreçte, büyük bir toplumsal “anlaşma” ve destekle ilerlemedik. Özellikle de, 16 Nisan referandumu gecesi, Yüksek Seçim Kurulu'nun “mühürsüz zarflar” kararının kamuoyu genelinde “onaylanmamış” olmasına yönelik veriler dikkat çekici.
Mayıs 2017'deki Metropoll verileri, seçmenlerin sadece yüzde 35'inin YSK'nın mühürsüz oy kararını “doğru bulduğunu” gösteriyordu. “Doğru bulmadım” diyenler, yaklaşık yüzde 54 oranındayken, gene yaklaşık yüzde 10'luk bir “fikrim yok” diyen kitle de söz konusuydu. AKP'li seçmenlerin yüzde 69'u ve MHP'li seçmenlerin yüzde 25'i dışında, YSK'nın mühürsüz oy kararını doğru bulan bir seçmen kitlesi de mevcut değildi. Tabii, ağırlıklı olarak AKP seçmeni olan “sessizleri”, yani “fikrim yokçuları” saymazsak...
16 Nisan 2017 gecesi ve sonrası, Türkiye'de muhalefet için herhangi bir dönüşüm yaratma fırsatının kaçırıldığı asıl vakit gibi gözüküyor. Tekrar altını çizerek söylersek 16 Nisan 2017, Türkiye'de “sandık güvenliği” ve bunun ötesinde siyaset için asıl kırılma noktasıydı.
CHP de, 15 Haziran'da başlattığı Adalet Yürüyüşü ile, kendi açısından büyük bir fırsat yakalamıştı.
Bugün sorulan “Ne anlamı var?” sorusunun muhatabı da, gazeteciler, siyaset bilimciler ve politik yorum yapanlar olmamalı. Zaten bu işleri hala dürüst ve objektif biçimde yapmak isteyenler, deyim yerindeyse “bıçak sırtında” bir çaba içindeler. Her ortam ve durumda, her türlü sisteme yönelik siyasi ve hukuki analiz yapılabilir. Her yerin kendine özgü bir hukuki ve politik iklimi vardır; rasyonalitenin, doğru-güvenilir verilere dayalı analizin ve bilginin peşini bırakmamak, işini her koşulda iyi ve dürüst yapmaya çalışmak da, kendi içinde anlamlı bana kalırsa...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024