Amberin ZAMAN

BRÜKSEL- Son bir yıldır Suriyeli Kürtlerin en etkin partisiDemokratik Birlik Partisi(PYD)’nin eşbaşkanı Salih Müslim ile defalarca konuştum, röportajlar yaptım. Ama bir şekilde tek kez bile yüze yüze gelemedik. Çoğunlukla gece yarılarında kameralar kapalı şekilde Skype üzerinden görüştük. Müslim içten, sıcak, şakacı ve iyi yürekli bir insan. Bir politikacı için fazlasıyla dobra. Sansürsüz konuşuyor. Aynı zamanda yumuşak bir insan. Ancak bir keresinde Skype üzerinden görüşürken yemek pişirdiğim için sinirlenmişti. En küçük oğluŞerwan ekim ayında El Kaide’ye bağlı keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünde bir süre kendisiyle konuşma cesaretini toplayamamıştım.
Kısmet bu aya imiş. Avrupa Parlamentosu’nun düzenlediği “Türkler Kürtler ve İmralı Barış Süreci: Tarihi Fırsat” adı altında bir diğer konferansta Müslim ile aynı panelde konuşmaya davet edildiğimde hemen kabul ettim. Ve sonunda Salih Bey ile 5 Kasım’da Brüksel’de buluştuk. Tam da gözümde canlandırdığım gibiydi. Sempatik, içten ve zeki. Gözlerinin içi gülüyor. Ancak fazla kilolarıyla başı dertte. “Serok (başkan) bize lazım” diyen etrafındakiler iştahını frenlemeye çalışıyor. Sigarayı bırakmış, elektronik sigarayla idare ediyor. “Rahmetli Özal hayatta olsaydı çok iyi anlaşırlardı,” diyorum içimden.
Müslim ile ertesi gün biraraya gelmeye kararlaştırırken konferansa katılan sevgili Hasan Cemal her zamanki muzipliğiyle “Amberin’cim yarın T24’e bak senin yazacak yeni bir şeyin kalmadığını göreceksin” dedi. Gerçekten de Hasan Abi Müslim ile yaptığı sohbete dayanan güzel bir yazı kaleme almıştı. Eh, bu durumda bize düşen Hasan Abi’yi “sollamak”tı. Türkçesiyle herkesi şaşırtan Salih Müslim kimdir? İstanbul yılları nasıl geçti? Suriyeli Kürtlerin mücadelesine nasıl katıldı? Siyaseti bir kenara itip bu soruların cevabını bulmaya karar verdik. Brüksel’in şık semtlerinden Louise’de bulunan PYD ofisinde buluşuyoruz. Duvarda Şerwan’ın bir portresi asılı. Diğer duvarda yine çatışmalarda hayatını yitiren bir diğer kız’ın resmi var. Üstünde “sehit namirin” yani “şehitler ölmez” yazıyor...
Salih Müslim 3 Mart 1951’de Kobani’nin Şeyran köyünde doğdu. Yani Suruç İlçesi’nin tam karşısında. “Yani Tayyip Erdoğan ile aynı burçtansınız” dediğimde gülümsüyor. Çiftçilikle uğraşan ailesi Barazi aşiretine ait. Baraziler Erzurum dâhil Türkiye’ye de yayılmış büyük bir aşiret. “Biliyorsunuz Abdullah Öcalan da bizim aşiretimizden” diyor Müslim ve ekliyor: “O Beski kolundan biz ise Maaf kolundanız.” Şaşırmıyorum zira Müslim daha toplu olmakla birlikte İmralı duruşmaları sırasında gördüğüm Öcalan’a epey benziyor. “Kaç kardeşsiniz” diye soruyorum. “Oralara hiç girme, kaybolursun” diyor. Nasıl yani? Yanıtı şöyle oluyor: “Babamın dört karısı vardı, birincisi öldü, diğer üçü hep birlikte yaşıyorlardı. Ben ortanca hanımından olmayım. Çocukların sayısını artık sen hesap et.” Ailenin Türkiye’ye karşı ilgisi var. Abilerinden biri Cerrahpaşa Tıp’ta okuyor. Halep’te liseyi bitiren Müslim de İstanbul’da okumaya karar veriyor. Yabancılar için düzenlen sınavı en üst sıralarda kazanan Müslim 1971 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Fakültesi’ne başlıyor. “Numaram 671.54 idi, 6 Kimya mühendisliği bölümü için, 71 giriş senesi, 54’te sınıf numaramdı. İstanbul’da yedi buçuk yıl yaşadım hiç yabancılık çekmedim.”
Nerede yaşıyordu? “İlk önce Fındıkzade’de, sonra Alipaşa Caddesi’nde, ardından Etiler ve Beşiktaş’ta.” Türk arkadaş edinmiş miydi? “Evet, okula yazılırken yanımda uzun boylu sarışın bir çocuk duruyordu. Adı Yakup Koz’du. İzmitliydi. Solcuydu. Sohbete etmeye başladık. Sonra ailesiyle tanıştırdı çok iyi dost olduk. Onu hep sınıf temsilcisi seçtiriyorduk. En son 85’te haberleşmiştik. Ondan sonra birbirimizin izini kaybettik.”
Nerelere takılıyordular? Beyoğlu’na mı? “Yok, oralara hiç gitmezdik. Biz hep Aşiyan’da bir kahveye gider Boğaz’a karşı çay içerdik. Bir de Aksaray’dan Kumkapı’ya doğru giderken çok güzel ezogelin çorba ve teklik lahmacunlar yapan Bozan diye bir yer vardı, oraya da çok sık giderdik.” Müslim’in en sevdiği Türk yemeği kuru fasulye. “Kurunun kurusunu seviyorum,” diyor. 1977 yılında İstanbul’dan ayrılan Müslim bu kez dil öğrenmeye Londra’da çalışan doktor abisinin yanına gidiyor. (İngilizcesi de gayet akıcı). Ardından Suudi Arabistan serüveni başlıyor. Riyada yerleşen Müslim Suudi Arabistan’ın milli petrokimya şirketi Petromim’de çalışmaya başlıyor. Peki, hacca gitmiş miydi? “En az 50 kere” umre yaptığını söyleyen Müslim “iki kez de hacı oldum” diyor. Yani Suriye’de PYD’ye karşı savaşan El Kaidecilerin “dinsiz” ilan ettiği Müslim inançlı bir Müslüman.
Abdullah Öcalan ile teması aynı yıllarda başlamış. Suudi Arabistan’da rastladığı Kürtler araçlığıyla Öcalan ile Beyrut’ta tanışıyor. Öcalan ile Şam’da buluşmaları sürüyor. “Hatta bir yılbaşını Halep’te birlikte geçirdik” diyor. Öcalan’a duyduğu hayranlığı gizlemiyor. Bütün kitaplarını okumuş. “Okudukça zekâsını daha iyi anlıyorsunuz. Onu bir kere gören onu hiç bir zaman unutamıyor. Öyle bir etkisi var. Mesela şu telefon var ya” diyor Nokia’nın en ucuz modellerinden olan cep telefonunu göstererek. “Bunu sana bin bir farklı açıdan değerlendirir. Şaşarsın.” Ancak PKK’nin 2003’te kurulan PYD ile herhangi organik bağı olmadığını ısrarla tekrarlıyor.
Gittikçe politikleşen Müslim “Artık elimiz kolumuz bağlı oturamazdık, 92’de memleketimiz Kobani’ye döndük” şeklinde sözlerini sürdürüyor. Bu arada görücü usulü evlenen Müslim eşi Ayşe Efendi’yle tanışma hikâyesini gülerek anlatıyor. Ama önce sallama poşet değil “namuslu” demli çay içmesi lazım. Çaylar geliyor. Karısını anlatırken gözlerinin içi daha da gülmeye başlayan Müslim “rakip köylerden geliyorduk” diye söze başlıyor. “Ailem nasıl bir kız istersin diye sorduğunda ‘ne çok güzel olsun çünkü havalara girer ne de çok çirkin olsun çünkü ben geri dönerim’ dedim. ‘Bir de ailesi bizden üstün olmasın. Bir de okuma yazma bilsin. Gerisini ben hal ederim’ dedim. Tam da istediğim gibi oldu” diyor.
2000’li yıllardan sonra Kürtlere yönelik baskılar artıyor. Müslim defalarca gözaltına alınıyor. 2007 yılında kendisi Halep’teki ofisindeyken Esad’ın adamları Kobani’deki evini basıyor. Evde bulunan eşini ve “Mamoste” yani “hoca” diye bilinen Osman adındaki aktivisti gözaltına alıyorlar. “Tam tarihi 27.11.2007” diyor Müslim. İşkencelere dayanamayan Osman iki ay sonra ölüyor. Müslim’in eşi Ayşe Efendi ise bir yıl cezaevinde kalıyor. Hayat kadınları, adi suçlularla aynı kovuşa konan Ayşe Efendi fiziki değil ama “ağır psikolojik işkenceye” tabi tutuluyor. O günleri hatırladıkça Müslim’in üzerine bir hüzün çöküyor. O hüzün IŞİD tarafından öldürülen 22 yaşındaki en küçük oğlu Şerwan’ı anlatırken daha da ağırlaşıyor. Laptop’unda bulunan resimlerde güler yüzlü, hayat dolu, yakışıklı uzun boylu esmer bir genç sanki yanımızdaymış gibi öyle bakıyor bizlere doğru.
Müslim susuyor. Sohbeti bitirmenin zamanı gelmişti.
http://www.taraf.com.tr/amberin-zaman/makale-salih-muslim-elli-kez-umreye-gittim-iki-kere-de.htm
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018