Ayhan ONGUN
Ergenekon davasında sonunda kararlar açıklandı. Bu kadar uzun süren tutuklulukların ardından yüksek cezaların çıkacağı bekleniyordu. Aksi hâlde cezaya dönüşen uzun tutuklulukların izahı mümkün olamazdı.
Aslında yazımın başlığını “Darbecilerle de barış” koyacaktım ama yazının tamamını okumayanlar için yanlış anlaşılır diye değiştirdim.
Darbeci zihniyetin yargılanması ve derin devletin mahkûm olması anlamında değerlendirildiğinde, özellikle de kararın başında dendiği gibi “Ergenekon isimli silahlı terör örgütü”nün mahkemece tescil edilmesi önemlidir.
Burada asıl önemli olan bir diğer konu, darbe zihniyetinin mahkûm olmasıdır. Darbecilerin aldıkları cezanın süresi, ne kadar hapis yatacakları, bence işin önemsiz yanı.
Türkiye’de gerçek anlamda bir toplumsal barış isteniyorsa; Balyoz ve Ergenekon sanıklarını da kapsayan, KCK’dan yargılananların da yararlanacağı bir genel af ya da benzeri bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Ceza alan kişileri, çocukları, eşleri, ailesi, yakınları, sevenleriyle birlikte değerlendirdiğinizde, asıl mağdur olanlar; bu insanlar.
Ayrıca ceza alanların içinde toplumda ismi öne çıkmış ve belli bir kesim tarafından benimsenen kişilerin olması, özellikle de “asker seven” bir toplumda rahatsızlık yaratması çok doğal.
Sonuçta sivil bir anayasa, evrensel ölçülerde bir demokrasi ve kalıcı barışın yolu; geçmişte yaşananları hukuk sistemi içerisinde değerlendirip, yargıladıktan, tarihe not düştükten sonra, yeni bir beyaz sayfa açılmasından geçiyor.
Yoksa ne birilerinin yeniden darbe çığırtkanlığı yapması, ne de kimi darbecilerin “Silivri’yi yıkacağız, yakacağız” türünden anlamsız hezeyanları, soruna çözüm getirir. Aksine toplumsal barışın önünde en büyük tehdit, şu an ceza alanlar değil, dışarıda darbecilerden kahraman yaratmaya çalışan darbeci zihniyettir.
Şunu artık herkesin bilmesi gerekir. Darbeci; yargılama sonucunda pişman olabilir, mağdur olabilir, haksızlığa da uğramış olabilir ama hiçbir zaman kahraman olamaz!
Darbecilerden kahraman yaratmak isteyenler, yarın bunun utancını ömür boyu bir madalya gibi taşıyacaklardır.
Gerekçeli karar açıklanmadan, Yargıtay’da onanmadan bu kararlardan yola çıkarak kimseyi mahkûm etmek doğru değilse de, aynı kişilerden kahraman yaratmaya çalışmak da doğru değildir.
Unutmamak gerekir ki, Başbakan Erdoğan’ın özel çabalarına rağmen İlker Başbuğ da ceza almaktan kurtulamadı.
O zaman darbecileri ve geçmişteki faili meçhulleri yok sayıp, yargıya yüklenmek, itibarsızlaştırmaya çalışmak, darbeyi desteklemek anlamına gelmez mi?
Bir diğer önemli konu, Ergenekon da yalnız askerler yargılanıyormuş, ya da yalnızca onlar ceza almış gibi bir algı yaratıp, orduseverlerin ilgi ve desteğini almak isteyenler; aynı davada onlarca gazeteci, siyasetçi, akademisyen, sivil insanın da yargılandığını ve ceza aldığını gizlemeye çalışıyorlar.
Mahkeme kararları içerisinde en çok dikkat çekenlerden biri de Mehmet Haberal’ın tahliye kararıydı kuşkusuz.
Aynı konumda bulunan diğer sanıklara uygulanmadığı hâlde henüz tahliyesini gerektirecek süreyi doldurmamış olmasına karşın tahliye edilmesi hayli tartışılacağa benziyor. Bu durumu aydınlatacak olan da yine gerekçeli karar olacaktır.
Yargıtay tarafından karar kesinleşmeden sanıkları mahkûm etmek doğru olmasa da hukuk nezdinde bu insanların hükmen tutuklu olduğunu, bu insanların “o kadar da masum olmadığı” gerçeğini de kabul etmek zorundayız.
Mahkeme kararının hemen sonrasında İlker Başbuğ’un sosyal medyadan görüşlerini nasıl paylaştığını da anlayabilmiş değilim.
Anlayamadığım bir önemli konu da, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının neredeyse tamamının 12 Eylül darbesi sırasında da aktif görevde olduklarını unutan o dönem mağdurlarının, nasıl birden bire “askersever” ve kimilerinin de “darbesever” hâline geldikleri!
Kuşkusuz bu denli yüksek cezalar, darbeciler için bile olsa toplum vicdanında rahatsızlık yaratıyor. İddianameyi okuma zahmetine bile katlanmayan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı meziyet sananlar, bu karara tepki gösterecek ve hatta bu tepkilerini farklı protesto biçimlerinde uygulamaya koyacaklardır.
Ancak asıl tehlikeli olan, henüz ulaşılamayan kimi uykudaki Ergenekon Silahlı TerörÖrgütü hücrelerinin faaliyete geçerek eylemler yapmaya, ülkeyi yeniden bir kaos ortamına sürüklemeye çalışmalarıdır.
Kimi sanıkların duruşma salonunda bile tehditler savurması boşuna olmasa gerek!
Sonuç olarak, Derin Devlet mahkûm oldu. Kim tarafından ve hangi yöntemle yapılırsa yapılsın, darbelerin bir insanlık suçu olduğu mahkeme kararlarıyla da tescil oldu.
Darbeci zihniyet kamuoyu vicdanında da mahkûm oldu.
Şimdi yeniden ve tüm toplumla barışma zamanıdır.
Barış dostlarla yapılmayacağına göre, geçmişte suç işlemiş de olsalar, darbe planlamış, darbeye teşebbüs etmiş de olsalar, bu insanlar da toplumun belli kesimleri tarafından kabul görüyorsa, toplumun huzur ve mutluluğu adına, terör örgütü yöneticileri gibi onlarla da barışmak, birarada yaşamak zorundayız.
Kin ve düşmanlık üzerine bir hesaplaşma kimseye bir yarar sağlamaz.
Darbeciden de kahraman olmaz.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020