Bülent KORUCU
Sosyal medyada ‘burası Suriye değil, Sur' minvalinde onlarca fotoğraf paylaşılıyor. Bazıları çarpıtma olsa da ne yazık ki çoğu doğru.
Türkiye'ye gelerek canını kurtaran mültecilere benzer kareler Silopi'de, Cizre'de çekiliyor. Yatağını yorganını sırtlayan göç ediyor. Sayıları şimdiden on binleri buldu. Bombalarla yıkılan Şam Emeviye Camii'nin yasının tutarken, Diyarbakır'daki tarih gözümüzün önünde yandı. Mabetlere savaşta bile dokunulmaz, biz kardeş kavgasında koruyamıyoruz kutsal mekânları. “Keşke benim evim yansaydı” diye gözyaşı döken anayı anlamadan bütün çabalar boşa gidecek. ‘PKK mı yaktı, polis ateşinde mi tutuştu?' sorusunun dahi bir noktadan sonra anlamı kalmıyor. 500 yıllık tarihi koruyamadık, daha ilerisi yok.
Kurşunlu Camii'ni korumak, PKK yaktı ise yaktırmamak da devletin göreviydi. Tıpkı Tahir Elçi'nin hayat hakkını garanti etmekle yükümlü olduğu gibi. İzbe bir sokakta infaz edilmedi Elçi. Önceden ilan edilmiş basın toplantısı sırasında kameralar önünde, neredeyse canlı yayında katledildi. Hem de ‘tarihe kıymayın' mesajı verirken… Diyarbakır Baro Başkanı'nın nasıl öldüğüne dair ikna edici bir bilgi hâlâ ortada yok.
Elçi'nin hayatını kaybettiği sokağın başında şehit düşen polislerin ölümü de tuhaf çelişkilerle dolu. Tecrübeli polislerin, katilleri taşıyan arabaya müdahale şekli fazlasıyla acemice bulunmuştu. Şimdi anlaşılıyor ki, karşılarındaki tehdide dair yeterince bilgilendirme yapılmamış. Sanki ölüme gönderilmişler. 7 Haziran seçimlerinden sonra patlayan terör dalgasında şehit olan asker ve polislerin hikâyesi birbirine çok benziyor. Cenaze törenleri de tıpatıp aynı. Mete Horozoğlu'nun başrolünü oynadığı Nefes filminde anlatıldığı şekilde; ana haber bültenlerinde 2 dakika, gazetelerde üçüncü haber.
Kurşunlu Camii avlusunda Kanas suikast silahıyla şehit edilen polis Haydar Çetin'in oğlunun gözyaşlarını hatırlıyor musunuz? O çocuğun babasıyla birlikte büyüme hakkını koruması gereken de devlet. Ya Diyarbakır sokaklarında kör kurşuna kurban giden Kürt çocukların hayat hakkı… Emekli subay Metin Gürcan, T24 sitesinde dramatik bir yazı kaleme aldı. 14 yaşında bir çocuk, ‘Generallerin başını okşadığı bir şehit çocuğu…' 18 Mart 2014'te Genelkurmay Karargâhı'nda ağırlanıp şehit çocuğu olarak onore edildikten bir yıl sonra Diyarbakır Devlet Hastanesi ‘tutuklu' koğuşunda karşımıza çıkar. Gösteriler sırasında polis kurşunuyla vurulmuş. Annesinin ifadesiyle ‘meraktan' gösterilere katılmış, resmi kayıtlarda ise ‘terörist'.
Gürcan, ‘Asıl suçlu kim?' sorusuna şöyle cevap arıyor: “Bu gencin enerji ve dinamizmini çok iyi anlayan ancak istismar eden, kent merkezlerinde daha az maliyetli, daha uzun soluklu, daha siyasi ve kendisi için daha az riskli bir mücadele için bu gencin enerjisini, otoriteye olan itirazını, başkaldırışını kullanan PKK mı? Bu genci ıskalayan ve 19 ayda generallerin başını okşadığı ‘şehit çocuğu'ndan ‘çocuk teröriste' dönüşmesine neden olan mekanizmayı anlamak istemeyen devlet mi?”
İşaretler, ne yazık ki daha kötü günlere gittiğimizi haber veriyor. Çözüm sürecini fırsat bilip şehirlere bomba ve silah yığınağı yapan, kırsaldaki etkinliğini mahalle aralarına taşıyan PKK geri adım atmıyor. İnisiyatifi terör örgütüne kaptıran devlet, son mevzide, güvenlik noktasında direniyor. Devlet olmanın gereklerini yerine getiremiyor. Sağlık hizmeti büyük aksamalar yaşıyor. Kör topal giden eğitime ara verildi; öğretmenler izne gönderildi. Adalet dağıtma örgütün paralel devletinin ilk ayağıydı. Elde güvenlik kaldı, sadece kendi güvenliğini sağlama şeklinde. Hatta o da tam değil, asker ve polis, zırhlı araçlarda yüzlerce kilo patlayıcıyla şehit ediliyor.
Barış sürecini doğru dürüst yürütemeyenler, çatışma dönemini de büyük hatalarla götürüyor. Duygusal kopuşa doğru hızla gidiyoruz. ‘Ne oluyor?' sorusunun en acı ama en gerçekçi cevabı bu galiba.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016