Ekin GÜN
Biliyorsunuz…
Aydın Doğan geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir mektup yazdı.
Bu mektup çok konuşuldu, paralel yapıya bağlı medya organları da bu mektubu “Aydın Doğan'dan Erdoğan'a Ayar” şeklinde verdi.
Aydın Doğan Erdoğan'la görüşemediği için artık son çare olarak mektup yazmaya başladı ama paralel medya bunu “ayar” şeklinde görüyor.
Eski Türkiye'de Aydın Doğan başbakanlarla, bakanlarla birebir görüştüğü için mektup yazmaya ihtiyaç duymazdı tabi.
Şimdi ise Erdoğan'la görüşemediği için, daha doğrusu Erdoğan Aydın Doğan'a randevu vermediği için Doğan son çırpınışlarıyla mektuplar yazıyor.
Aydın Doğan'a bu mektubu yazdıranlar ya da yazanlar kimlerse artık ona o Eski Türkiye günlerinin geçtiğini bir zahmet hatırlatsınlar.
Bu mektubu yazanlar ya da yazdıranlar en bariz olarak bu Eski Türkiye günlerinin geçtiğini en yakından bilen kişiler.
Zaten onların kim olduğunu da anladınız, boşu boşuna reklam etmenin manası yok.
Aydın Doğan “Sen Kasımpaşalıysan bende Kelkitliyim” diyor.
Sözüm ona kendi çapında “racon kesmeye” çalışıyor ama düştüğü durumun çaresizliği içinde bu “racon kesmeye” çalışır halleri ancak Cem Yılmaz'a sahne şovu olur.
Aydın Doğan çakma şovlarını bırakıp önce gazetesinin kurulduğu günden bu yana yayınlarına baksın.
Baktığında göreceği çok şey var.
Örneğin…
“Vay Şerefsiz, 411 El Kaosa Kalktı, Özal Sivil Diktatör, Beceremediniz Artık Bırakın, Gerekirse Silah Bile Kullanırız, Tayyip'e Şok Ceza, Tank Sesleri” manşetleri.
Bu manşetler hem Eski Türkiye'nin nasıl bir halde olduğunu hem de Hürriyet'in sadece bir gazete olmadığını aynı zamanda siyasal rejimin bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
“Terörle olan mesafesinden” bahseden Aydın Doğan acaba o çok sevdiği Ahmet Hakan'ın programına konuk olan Selahattin Demirtaş'ın nasıl “cici çocuk” olarak gösterildiğinin farkında mı?
Ya da aynı programda Selahattin Demirtaş konuşurken alttan geçen KJ'nin “HDP'ye Oy Ver Kurtul” olarak yazıldığını biliyor mu?
Hatta Hürriyet'in Erdoğan'ın konuşmasını “400 vekil olsaydı Dağlıca yaşanmazdı” diye çarpıtarak sosyal medyaya algı virüsü saldığından haberdar mı?
Bence hepsinin farkında, hepsini biliyor ve hepsinden haberdar.
Hürriyet dediğin Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı DHKP-C'li teröristlerle birlikte sansürlemeden veren bir gazetedir.
Gazeteden daha çok bir algı operasyonunun toplumu dizayn etme projesidir.
Hadi bunların hepsini geçelim ve “hiç hükümet kurmadığını” iddia eden Aydın Doğan'ı şah-mat yapan Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak'a kulak verelim:
“Tarih 29 Haziran 1997 Pazar... Bu tarih size bir şey hatırlattı mı bilmiyorum ama, ben biraz yardımcı olayım. Biliyorsunuz 28 Şubat döneminde medya ve askerin yoğun baskısı sonucu Necmettin Erbakan, başbakanlığı ortağı Çiller'e devretmek için 18 Haziran'da istifa etti. Ama hemen ertesi gün “Refahsız arayış” manşetiyle çıkan Hürriyet, yeni rotayı çizmişti bile. Nitekim sayın Aydın Doğan, yabancı bir muhabire, “1997 yılında istifaya zorlanan hükümete karşı benim medya organlarım savaş verdi” diye açıklama yapmıştı. Ve hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e vermesi beklenen Cumhurbaşkanı Demirel, ters köşe yapıp Mesut Yılmaz'ı tercih etti. Ve tam da o günlerde Hürriyet'in önünde bir ses bombası patlamıştı. Hükümeti kurma çalışmalarını yürüten sayın Yılmaz da 29 Haziran 1997 Pazar günü Doğan Grubu Onursal Başkanı Aydın Doğan'ı ziyaret için Çamlıca'daki evine gitmişti. Bu ziyareti öğrenen bir televizyon kanalının haber müdürü, Çamlıca'ya muhabir ve kameraman gönderdi. Villanın önündeki bir başka muhabir ise Akşam Gazetesi'ndendi. Bu arkadaşları evin önünden uzaklaştırmak isteyen korumalar sonuç alamayınca polis devreye girdi ama, onlar da muvaffak olamadı. Sayın Yılmaz'ın eve kaçta girdiğini tam olarak bilmiyoruz. Ama ziyareti öğrenen muhabirler, saat 13.30'da Çamlıca'ya varıyor ve tam 18.30 civarına kadar bekliyor. Ve nihayet Mesut Yılmaz ve Aydın Doğan kapıda görünüyor. Habercileri karşısında bulan Aydın Bey'in ilk işi hangi kuruma ait olduklarını sormak oluyor. Zaten “geçmiş olsun ziyaretiydi” dışında da herhangi bir açıklama yapılmıyor. Televizyon kanalı, görüntüleri 19.00 Ana Haber Bülteni'nin ancak sonuna yetiştirebiliyor ve herhangi bir kıyafet yorumu yapmaksızın, “Yılmaz'dan geçmiş olsun ziyareti” şeklinde yayınlıyor. “Pijama ile karşılama” muhabbetini ise Nazlı Ilıcak ve Star TV başlatıyor.”
Ve devamında Nuh Albayrak haklı olarak soruyor ama hala bu soruya cevap alabilmiş değil:
“Bu ziyaret neden özellikle aslında sayın Yılmaz'ın en yoğun olduğu o gün? Elbette bizi ilgilendirmez ama, bu nasıl bir ‘geçmiş olsun' ziyareti ki sayın Yılmaz'ın kabineyi kurmakla meşgul olduğu (!) bir günde 6 saatten fazla sürüyor?”
Bu yetmediyse şimdi de Ahmet Albayrak ve Nuri Albayrak'a kulak verelim, Ahmet Bey ve Nuri Bey'e Aydın Doğan bakın ne demiş:
“Refahyol şirketlerimize 60-70 kişilik teftiş ekipleri gönderdi. Arkadaşlara sordum, 'durumumuz ne' diye. 'Böyle giderse bizi batırırlar' dediler. Çiller'e sordum, beni oyaladı. Baktım kırk yıllık şirketimi batıracaklar, ben de hükümeti yıktım!”
Bu bahsettiğim iki anekdot son zamanlarda gündeme gelenlerden sadece bazıları.
Kim bilir o zamandan bugüne konuşulmayan daha neler vardır.
Aydın Doğan sanki Tanzanya Cumhurbaşkanı'na mektup yazar gibi Erdoğan'a “Cumhurbaşkanım” yerine “Sayın Cumhurbaşkanı” diye hitap edeceğine bu ülkenin değerlerine sahip çıkmış, bu toprakların kültürüne aidiyetini kanıtlamış olsaydı.
Belki o zaman “Vay Kelkitli Aydın” diye anılmayabilirdi…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016