Ergun BABAHAN
PYD Eski EşBaşkanı ve TEVDEM Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Müslim, Ahval’in sorularını yanıtladı. Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye saldırıları hakkında “Bir Afrin daha yaşanmaz, koşullar değişti” diyen Müslim; Rusya’nın Suriye’de ‘rejimi kurtarmak’tan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Salih Müslim; iddiaların aksine Kürtlerin Suriye’de ‘belirsiz’ bir pozisyonda olmadığını, aksine en net çizgiye sahip olduklarını dile getirdi.
Suriye ile yaptıkları görüşmelerin ise kesilmediğini ama ara verildiğini belirten Salih Müslim, Suriye rejiminin 2011 koşullarına dönmek istediğini, bunun kendileri için kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Suriye’de savaş sürüyor. Ama özellikle dünya basınında, Suriye Kürtlerinin pozisyonunun hala belirsiz olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Hatta Suriye’deki Kürt güçlerinin ABD ile Rusya arasında sıkıştığı söyleniyor. Siz bu ‘belirsizliği’ nasıl yorumluyorsunuz?
Ortadoğu’da olup bitenler bölgenin yeniden yapılanma çatışmasıdır. Başlangıçta hesaplar yapılırken Kürtlere yer verilmemişti ancak yaşanan çatışma ve savaş içerisinde Kürtlerin örgütlü ve 3.çizgi temelinde yürüttüğü mücadelesi yeni bir aktör olarak sahneye çıkmasını sağladı.
Mevcut durumda bölgede mevcut güçler arasında perspektif ve pozisyon olarak en net, en belirgin pozisyona sahip güç konumundayız. Belli bir hedef doğrultusunda amacı net olup belli düzeyde sorunları analiz edip, bu sorunlara çözüm üreten ve proje sahibi olan tek gücüz. Bu somut projeler doğrultusunda mücadele yürüten, değişim sağlayan ve pratik anlamda sonuç ortaya çıkaran güç konumundayız. Bu anlamda çok belirginiz, çok somutuz. Siyasal olarak da böyleyiz.
Ortaya çıkardığımız bu sonuçların genel siyasal dengeler üzerinde de çok ciddi etkide bulunduğunu ifade edebiliriz. Esas belirsizlik diğer güçlerde yaşanan bir durumdur. Herkes sorundan bahsediyor, sorun olduğunu ifade ediyor fakat bu sorun nasıl çözülecek, bu konuda nasıl bir proje ile yaklaşmak istedikleri tam net değildir. Bu anlamda esasen karşımızdaki güçlerde bir belirsizlik yaşanıyor.
Diğer yönüyle biz kendi özgücümüze dayalı mücadele yürüten son derece iradeli bir gücüz. Elbette bu ortamda birçok güç var. Biz de bu ortam içerisinde politika yapan, duruş sağlamaya çalışan bir gücüz. Yani ortada bir sıkışıklık durumu yoktur ya da iki güç arasında kalma biçiminde bir durum da söz konusu değildir. Kendi özgücümüzle, irademizle mücadele yürüten pozisyon belirleyen, siyasal olarak net bir duruşa sahibiz ve şimdiye kadar ortaya çıkan sonuçlar da dikkate alındığında pozisyon olarak da çok net konuma sahip bir güç olduğumuz görülecektir.
Rusya’nın, Suriye’de daha inisiyatifli olmaya başlaması dengeleri de değiştirdi. Özellikle son dönemde, Türkiye’nin saldırılarına göz yumması Suriye Kürtlerini rejime doğru itme hamlesi olarak da değerlendiriliyor. Sizin, yakın gelecekte Rusya ile daha yakın ilişkiler kurmak gibi bir projeniz var mı?
Rusya elbette bölgede esas ve Suriye’de de etkisi olan büyük bir güç. Fakat sorunlara yaklaşımında, hem sorunları ele alma hem de çözüm geliştirme noktasında yetersiz kalıyor. Rusya sadece rejimi kollamamalıdır. Sadece ‘rejimi nasıl ayakta tutabilirim, nasıl meşruiyetini tekrardan geliştirebilirim’ diye düşünmemelidir. Suriye sorunludur, özellikle özgürlük sorunu, demokrasi sorunu, halklar sorunu vardır ve Rusya bu sorunların hepsini görmelidir.
Bir şekilde Suriye’nin bu sorunlarının hepsi çözülmelidir. Demokratik bir sistem gelişmelidir. Ve Rusya bu sorunların çözümünde etkin rol oynamalıdır. Yani sadece rejimi ayakta tutma, rejimi koruma, yaşanan bu sorunları görmeme ve bu sorunların çözümünde objektif bir rol oynamama siyaseten de Rusya’yı zor bir duruma koyar. Bu durumun etkisi, Rusya’nın Suriye’deki durumuna ve oynayacağı rol üzerine çok etki yapar. Bu yüzden Rusya daha objektif olmalı ve sorunların çözümüne odaklanmalı, rahatsızlıkları görmeli ve çözüm geliştirme noktasında yaklaşım göstermelidir. İnanıyoruz ki eğer Rusya bu çerçevede bakış açısını değiştirir, rol sahibi olup rolünü oynarsa çözümde de etkili bir rolün sahibi olur.
Geçtiğimiz aylarda Suriye rejimiyle görüşmeler gerçekleştirdiniz. Ama kamuoyuna yansıyan önemli bir gelişme yaşanmadı. Görüşmeler neden durdu ya da kesildi? Tekrar bir diyalog ihtimali var mıdır?
Suriye ile yaptığımız görüşmelere ara verilmiştir ancak bu görüşmeler kesilmiş değildir. Suriye’de yaşanan sorunun çözümü için diyaloga her zaman hazırız. Ancak rejim 107. Kanun çerçevesinde sadece Yerel Yönetimler Kanunu’nda bazı değişiklikler yapmak suretiyle 2011 den önceki statüsüne geri dönmeye çalışıyor. Bizim talebimiz yeni bir anayasanın ve Suriye’de yaşayan halklar arasında ayrım gözetmeksizin demokratik bir anayasanın oluşturulmasıdır. Suriye'nin yıkılmasına neden olan tek tip rejimin değişmesi gerekmektedir, bu da küçük değişimlerle olmaz, köklü reformlarla olabilir.
2011 öncesi gibi bir Suriye kurulamaz. Ancak buna rağmen rejimin, bundan sonra nasıl bir Suriye oluşacağına ilişkin bir projesi de yoktur. Biz de diyoruz ki gelin Suriye’nin geleceğini beraber inşa edelim.
Bütün bunlar olurken, Türkiye sizi bir ‘tehdit’ olarak görmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Kobanê ve Gıre Sıpi’ye yönelik topçu atışları yaşandı. Bazı kayıplar da verdiniz. Bu saldırıları nasıl yorumluyorsunuz, yanıtınız ne olacak?
Kobanê, Gıre Sıpi (Tel Abyad) ve bütün Rojava’ya saldırılar, bir nevi uluslararası koalisyona karşı şantajdır. Birçok yönden Türkiye veya AKP iktidarı bundan yarar sağlayacağını düşünüyor.
Türkiye bir yandan iç sorunlarının üstünü örtmek için, diğer yandan İdlip’te girdiği çıkmazdan kurtulmak için, yine Suriye’deki siyasi çözüm yollarını kapatmak için bu saldırıları yapıyor. Bu oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır, çözüm getirmez ve Türkiye halklarının geleceğini tehlikeye koyar. Türkiye halkları AKP’nin bu macerasına ‘hayır’ demelidir.
Bu saldırılar özellikle Kürt cenahında ‘Yeni bir Afrin mi’ sorusunu da düşündürtüyor. Siz ne diyorsunuz?
Yeni bir Afrin beklemiyoruz çünkü şartlar ve koşullar farklıdır ancak AKP yönetiminin her türden dengeli olmayan yaklaşımları gelişebilir bunu da uzak bir ihtimal olarak görmüyoruz.
Bu saldırıların IŞİD’e yaradığına ve IŞİD’in güçlendiğine dair de yorumlar var. Keza Demokratik Suriye Güçleri (DSG) de, saldırılar nedeniyle IŞİD operasyonlarını durdurdu. IŞİD’in hala bir potansiyeli var mı Suriye’de?
Evet, IŞİD halen potansiyel bir tehlike olarak durmaktadır. Çünkü onu yaratan etkenler, yaratanlar ve kullananlar hala vardır. Sonunu getirmek için onu besleyen ve kullananları durdurmak gerekiyor.
IŞİD kendiliğinden oluşmadı, onu kendi projelerinde kullananlar tarafından yaratıldı. Dünyanın her köşesinden getirip eğittiler, silah, araç-gereçler verdiler, propagandasını çeşitli yollardan yaptılar. Türkiye’nin IŞİD ile olan ilişkileri belgelidir, herkesçe biliniyor. Herkes bu organik ilişkilerden bahsediyor, yalnızca biz söylemiyoruz.
Şu anda diğer yerlerde yani rejimin ve Rusya’nın hâkim olduğu yerlerde hala yoğun olarak varlar ve buralardan bizim olduğumuz yerlere sızıyorlar. En çok Anbar vilayetinde yoğunlaşmış durumdalar. Ve oralardan zaman zaman geçiyorlar.
DSG özgürleştirdiği alanları oranın yerli halkına teslim ediyor bu nedenle özgürleştirdiği alanlarda IŞİD bulunmuyor. Ancak bazen bu alanlarda Türkiye’nin yarattığı küçük çaplı uyuyan hücrelere de rastlanıyor.
Demokratik Suriye Güçleri’nin IŞİD’e karşı verdiği savaşı bütün dünya biliyor. Ancak özellikle son operasyonlarda büyük kayıplar da verdiğinizi duyuyoruz. Doğru mudur bu duyumlar?
DSG; IŞİD e karşı olsun, diğer çeteci gruplara karşı olsun tüm dünyaya kendisini ispatlamış ve ağır bedeller ödeyerek insanlık için önemli sonuçlar ortaya çıkarmış bir güçtür. Büyük bir deneyime sahiptir. Yine aynı şekilde IŞİD ilk defa, DSG’ye karşı yenilgiyi yaşamıştır. Kobanê’de IŞİD’in yenilebileceğini ilk gösteren DSG’nin çekirdeğini oluşturan güçtür. Bu gerçekliği herkesin bilmesi gerekiyor. Savaş ortamlarında bazen kayıp verilebilinir, bazen taktik gereği geri çekilmeler de olabilir fakat DSG Derazor bölgesinde önüne koymuş olduğu hedefe doğru bilinçli ve çok planlı bir şekilde amaçladığı tarzda mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadeleyi de başarılı bir şekilde sonuçlandıracağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Tabii DAİŞ de bazen mevsim koşullarından yararlanıp saldırılarda bulunabiliyor, bu saldırılar sonucunda bazen kayıplar da olabiliyor, ama bu kayıpları aşırı bir şekilde abartmak niyetle alakalı bir şeydir, doğru değildir abartılı yaklaşımlardır.
Bu savaşı isteyen ve başlatan biz değiliz. Biz kendi topraklarımızda özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak istiyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Karşı taraf ise, bizi yok etmeye veya onursuz yaşamaya zorluyor. Bunun için bu kadar IŞİD gibi, diğer cihatçı gruplar gibi oluşumlar yaratıp onları desteklemektedirler. Bu ancak bütün Türkiye halklarının yıkımıyla sonuçlanır ve bütün bölgeyi tehlikeye atar. Bu gidişi durdurmak gerekiyor. Açık söylemek gerekirse, Ortadoğu’da Kürt sorunu çözülmezse bölgede barış ve istikrar sağlanamaz. Kürt sorunu Ortadoğu’nun ve hatta dünyanın kangren olmuş bir sorunudur.
Ermeniler 100 küsur yıl önce öz güçlerine dayanmadılar, o dönemin çelişkilerinden yararlanmak istediler ve trajik bir şekilde ulus-devletin kurbanı oldular. Barzani ise stratejik dostlarını ve düşmanlarını tanıyamadı, hedefi de verili koşullarda gerçekçi değildi.
Bizim ayrıcalığımız kendi özgücümüze dayanmamızdır. Stratejik dostlarımızı ve düşmanlarımızı iyi tanıyoruz, projemiz gerçekçidir. Halkların kardeşliği ve ortak bir yaşam istiyoruz. Bütün Suriye halklarının demokratik haklarını elde etmesini ve beraber yaşamayı istiyoruz. Bu da herkesin özendiği bir şeydir. Sanırım bu proje Ortadoğu krizinden çıkış için en makul projedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021