Eser KARAKAŞ
Ülkemiz Türkiye çok ama çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor, hatta geçiyor ya da geçebiliyor mu, bundan da emin değiliz çünkü kurumsal çürümeyi engellemeye, olumsuz süreci geri çevirmeye yönelik tek bir adım dahi yok, hatta çürüme her geçen gün daha da beter hale geliyor, bu durumun kalıcı olma ihtimali de sıfır değil, bunu bilelim lütfen.
En büyük ekonomik bela enflasyonda dünya birinciliğine oynuyoruz, yüzde yirmi enflasyon hedefi büyük bir başarı olarak gösteriliyor ama bizi çok kıskanan Fransa’da Eylül 2023-Eylül 2024 enflasyonu yani bir senelik enflasyon, dikkatinizi istirham ederim aylık değil, % 1.2, yazı ile yüzde bir nokta iki.
Gelişmekte olan ülke denen Türkiye’deki büyüme oranı dünya ortalamasının ve gelişmekte olan ülkeler ortalamasının gerisinde ama devlet büyüklerimize kalırsa 21. Yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak, nasıl olacaksa.
Gelir bölüşümü, karapara miktarını ve dağılımını bilmediğimiz şerhini koyarak söylüyorum, çok kötü.
Evrensel standartlarda hukuk devleti ilkesi ayaklar altında, ifade özgürlüğü yok mertebesinde; yolsuzluklar, güvensizlik, çeteleşmeler had safhada, sokaklar eski Teksas’ı andırıyor.
Ama, tüm bu görüntü ile uyumsuz bir siyasi görüntü var ülkemizde.
İki gün önce Metropoll araştırma yeni bir siyasi anket yayınladı, bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılsa hangi Cumhurbaşkanı adayı ne kadar oy alır, buna bakılmış, Erdoğan’ın oy oranı, %27.2, Mansur Yavaş’ın %26.7, Ekrem İmamoğlu’nun %18, Selahattin Demirtaş’ın % 9 gözüküyor.
METROPOLL ARAŞTIRMASINA GÖRE ERDOĞAN’IN OYU %27.2
Daha çok olmadı, Mayıs 2023’de Erdoğan yüzde 52 oy alarak yeniden Cumhurbaşkanı seçildi, Cumhur ittifakı da TBMM’de çoğunluğu sağladı oysa o tarihte de Türkiye bir yangın yeri idi, yukarıda özetle saydığım sorunlar aynen bugünkü şiddetleri ile gündemde idiler ama bu durum, bizim geleneksel muhalefetin şaşkın bakışları arasında tüm bu sorunların temel sorumlularının yeniden seçilmesine, üstelik metal yorgunluğunu dahi geride bırakacak 22 senelik bir siyasi yorgunluğa rağmen engel olamadı.
Bunun mutlaka bir açıklaması olmalı.
Seçimlerin üzerinden bir buçuk sene geçti, bu arada CHP önemli bir yerel seçim başarısı yaşadı ama bu seçimlere Erdoğan’ın girmediğini de geçerken (en passant, bir satranç deyimi) hatırlayalım; iki gün önce Metropoll araştırma yeni bir siyasi anket yayınladı, bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılsa hangi Cumhurbaşkanı adayı ne kadar oy alır, buna bakılmış, Erdoğan’ın oy oranı, %27.2, Mansur Yavaş’ın %26.7, Ekrem İmamoğlu’nun %18, Selahattin Demirtaş’ın % 9 gözüküyor.
Metropoll Araştırmanın sahibi tecrübeli bir araştırmacı, Prof. Özer Sencar, tam on ikiden vurma ihtimali düşük dahi olsa, sonuç olarak bir siyasi araştırma bu, yanılgı payı var ama bu yanılgı payının da zaten, kasıt, manipülasyon yoksa, Prof. Özer Sencar için hiç ihtimal vermem, istatistiki bir sınırı var yani bu araştırmanın sonuçlarının genel bir trend gösterdiğini düşünebiliriz; araştırmanın sonuçlarına basından bakıyorum, orijinalini görmedim, bilemediğim nokta CHP’nin iki forvetinin (tabir Özgür Özel’in) skorlarının (Yavaş % 26.7, İmamoğlu %18) yarışa Erdoğan karşısında tek başlarına girdikleri skorlar mı olduğu.
Bu sonuçlar da, 2023 Mayıs popülasyon sonuçları gibi, geleneksel muhalefet çevreleri için muhtemelen çok şaşırtıcı, en azından ekonomik ve sosyal görünüm ile çok uyumlu değil, rasyonel bir oy verme davranışı ile de açıklanabilir değil gibi duruyorlar.
Kanımca, burada üzerinde durulması şart kavram rasyonalite kavramı.
Bizim geleneksel muhalif çevreler tüm topluma galiba kendi rasyonelleri üzerinden bakıyorlar ve o zaman da bu siyasal sonuçları açıklamak çok zorlaşıyor.
Geleneksel muhalif kesimin bakışı, bence de çok anlamsız değil asla çünkü benim de rasyonelim biraz öyle, bir ülkede enflasyon dünya şampiyonluğuna oynuyorsa, yolsuzluklar gerçekten tavan yaptı ise, büyüme nüfus artışı dikkate alındığında çok zayıfsa, asgari ücret 17 bin TL, medyan emekli maaşı asgari ücreti yakalamakta zorlanıyor ise, üst bürokraside ise insanlar dört, beş maaşı çok rahatlıkla alabiliyorlar ise, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bitmiş ise bizim geleneksel muhalif kesime göre bu berbat işlerin yaratıcılarının seçim kazanmaması gerekiyor ama işler, ilginçtir, öyle gitmiyor; işin daha da ilginç tarafı geleneksel muhalif kesimin bu temel soruyu çok tartışmaması, hatta şaşkınlığını dahi bir ölçüde gizlemesi.
Benim de rasyonelim bizim geleneksel muhalif kesimin rasyonelinden çok farklı değil ama benim küçük farkım, benim bu rasyonelimin toplumun ortak rasyoneli olmadığını bilmem.
BENİM RASYONELİM TOPLUMUN ORTAK RASYONELİ DEĞİL
Özel, hatta kısmen kamusal bir ortamda bu konu gündeme gelirse de yanıt geniş kitlelerin cehaleti olarak tezahür ediyor, bu yanıt çok sorunlu bir yanıt çünkü toplumun cehaleti seçim sonuçlarını belirli bir rasyonelin dışına taşıyorsa demokratik sistemden, Allah korusun, vazgeçmek ya da toplum belirli bir rasyonalite(?) düzeyine gelene kadar erteleme gündeme gelebilir.
Yukarıda belirttim, benim de rasyonelim bizim geleneksel muhalif kesimin rasyonelinden çok farklı değil ama benim küçük farkım, benim bu rasyonelimin toplumun ortak rasyoneli olmadığını bilmem.
Geleneksel muhalif değil ama geleneksel muhafazakar kesimden bir seçmen “kızım çok düşük bir asgari ücret de alsa, soframdan her gün ekmek biraz daha azalsa da, türbanlı kızım kamuda iş bulabilsin, Cumhurbaşkanımız (Ülü’l Emr diyorlar) Cumayı aksatmasın, bu bana yetiyor, oyum Cumaya giden Cumhurbaşkanınadır” diyebiliyor, bu rasyonalite de o muhafazakarın rasyoneli ama bizim geleneksel muhalif kesim ısrarla olması gereken rasyonelin kendi rasyonelleri olduğunda ısrarlı.
İktisatçılar bu rasyonele “fayda fonksiyonu” diyorlar, burada temel varsayım, bireyler arası fayda fonksiyonu mukayeselerinin imkansızlığıdır, her bireyin, her toplumsal grubun kendi fayda fonksiyonu vardır ve bu fayda fonksiyonları bir raddeye dek karşılaştırılamaz.
Bu rasyonalite meselesi çok sorunlu çünkü geleneksel muhalif kesim bir aşamada kendi rasyonelini ya da fayda fonksiyonunu topluma dayatmaya kalktığı zaman, dönem dönem yaşandı bu ülkemizde, bu aşamada demokratik bir hukuk devletinden bahsetmek olanaksızlaşıyor.
Öbür uçtaki rasyonalite dayatması da laik bir hukuk devletinin mevcudiyetini çok zorlaştırıyor.
Ancak, meselenin bir boyutu daha var, rasyoneller, fayda fonksiyonları çok ama çok birbirlerinden uzaklaştığı zaman ülkenin vatandaş kümesine artık bir toplum demek imkansızlaşıyor, bir kaosun içine düşüyoruz, son dönemlerde belki de böyle bir süreci yaşıyoruz.
Rasyonellerin, fayda fonksiyonlarının totaliter bir sisteme dönüşmesi ile kaotik bir toplum seçenekleri arasında bir optimal nokta bulmak zorunda hem Türkiye hem tüm başka toplumlar.
CHP’nin içinde bir grup, üstelik güçlü bir grup, bugün dahi mesela yeni bir türban yasağı gelse kız öğrencilere çok karşı çıkmayacaklarmış gibi durarak rasyonalite mutabakatını çok zora sokuyor.
CHP İÇİNDEKİ BİR GRUP, RASYONALİTE MUTABAKATINI ZORA SOKUYOR
Senelerdir ısrarla tekrarladığımız evrensel standartlarda bir demokratik, laik, hukuk devleti talebinin altında da bu optimizasyon arayışı yatıyor.
“Ne rasyonalite dayatması ne de toplumu toplum olmaktan çıkaran rasyonalite uçurumu” temel motto olmalı.
Bu nedenden evrensel hukuk standartları tek çözüm gibi duruyor.
Kılıçdaroğlu’nun medyan seçmene yanaşma gayretinin altında ben biraz bu rasyonalite uçurumunu azaltma gayretini okuduğum için seçimden galip çıkmasını istiyordum ama olmadı, zaten kendisi de iki seçim arasında başka bir uçuruma kayar gibi davranarak işi zora soktu.
CHP’nin içinde bir grup, üstelik güçlü bir grup, bugün dahi mesela yeni bir türban yasağı gelse kız öğrencilere çok karşı çıkmayacaklarmış gibi durarak rasyonalite mutabakatını çok zora sokuyor.
AKP de boş durur mu, onlar da mesela eğitim sisteminin içine Diyaneti, olmadık vakıfları, sivil toplum kuruluşları diyerek bazı tarikatları sokarak mutabakat arayışını adeta imkansızlaştırıyorlar.
İşi zor şimdilik Türkiye’nin bu mevcut kadrolarla.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025
18.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025