Fehmi KORU
Akıl doğruyu yanlıştan ayırt etmenin aracıdır. Akıllı insan hep ‘doğru’ kararlar verir, ‘yanlış’ yapmaktan kaçınır. Doğru ile yanlış, iyi ile kötü, güzel ile çirkin arasındaki fark, insan yaşayışında, hep ‘akıl’ sayesinde kendini belli eder.
Böyle bir ayırımı yapamayacak durumdaki kişiler ‘temyiz kudretinden mahrum’ kabul edilir. İslam dinine göre, akıl nimetinden mahrum kişilerin hukuki ve dini açıdan sorumluluğu da yoktur.
Yalnızca bireyler için önemli değildir akıl; örgütlerin, kurumların, şirketlerin, milletlerin, ülkelerin, devletlerin de ‘aklı’ vardır; daha doğrusu akılları olduğu varsayılır. O akıl sayesinde onlar da yanlışlardan uzak durur, doğru kararlar alarak varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.
Kurumsal akıl devrede değilse şirketler iflas edebilir, örgütlerin, devletlerin, milletlerin başı dertten kurtulamaz.
AK Parti’nin sürekli yanlışları
Son seçime bir de bu genel kabul açısından yaklaşalım istiyorum.
AK Parti 31 Mart seçiminin sonucunu İstanbul için kabul etmemekle ‘doğru’ bir tercihte bulunmadı. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurması, o başvuru için bulduğu gerekçeler, o gerekçeleri kullanış biçimi, kendi durumunun haklılığını savunmak için devreye soktuğu parti yetkilisi hep birbiri ardına alınan yanlış kararlardı. [YSK da kurum olarak yanlış bir karara imza atmış oldu.]
İki seçim arasında yürüttüğü kampanya da baştan sona yanlıştı AK Parti’nin. Yanlışlıktan dönmek amaçlı son birkaç güne sığdırılan yeni propaganda unsurları ise katmerli yanlışlar olarak siyasi tarihimizde yerlerini aldılar.
Seçimden sonra sandığa yansıyan daha güçlü yeni iradenin AK Parti adayı tarafından hiç vakit kaybedilmeden kabulü ve ardından partinin kurumsal yapısının da ona eşlik etmesi doğru davranışlardı. Bunlara bakıp “Burada duracak mı yanlışlar?” derken seçim sonrasında da yanlışlara yenileri eklenmeye başlandı.
Çevre bakanlığının belediye şirketleri ve iştiraklerinin yönetimlerini belirleme yetkisini belediye başkanlarından alıp belediye meclislerine vermesi gibi…
Hukuki açıdan yok hükmünde olan karar mahkemeden de döndü zaten; ancak bakanlığın kararında ısrarlı olduğu da gelen haberler arasında. Halkın oyuyla seçilen belediye başkanlarını elindeki gücü kullanarak başarısız kılma yanlış arayışında AK Parti.
AK Parti çevrelerinin daha önce kendilerinde olan belediye başkanlıklarını kaybetmeyi kabulde zorlandıklarına dair dışa vuran yanlış tepki ve değerlendirmeleri de bu arada hesaba katmak gerekiyor.
O çevreler bu defa kendilerine oy vermeyen seçmenin yanlış davrandığını düşünüyorlar. Kendi yanlışlıklarının farkında olmadıkları izlenimini verdikleri hemen belli oluyor.
Yanlış yapma bayrağını AK Parti aldı
Geçmişte şimdi AK Parti’de görülen türden peş peşe hataları muhalefet partileri yapardı. AK Parti’nin 17 yıl boyunca üst üste seçim kazanması, her seçimde oylarını artırarak 31 Mart’ta kadar gelmesi hep karşı tarafın yanlışları sayesindedir. Şimdilerde sürekli yanlışlar yapmakta olduğunu tespit ettiğimiz AK Parti, yakın zamana kadar, kendi yanlışlarını erken fark edip telafi yoluna gidebiliyordu.
Siyaset alanında yapılan yanlışların telafisini partiler yapamazsa devreye halk giriyor. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere AK Parti’nin pek çok büyükşehiri son seçimde kaybetmesi, 31 Mart’a gelen süreçte yaptığı bir dizi yanlışları sebebiyledir.
[Deri değiştirir gibi kadro değiştirip kurumsal hafızayı zayıflatması ve deneyimlilerin yerini başka özelliklere sahip partililerin alması, kendini eleştirilere kapatması, medyanın tek sesli hale gelmesine göz yumması, parlamenter sistemden vazgeçip bize özgü yeni bir sisteme geçilmesi, MHP ile ittifak kurulması yanlışlardan sadece bir kaçıdır.]
Yanlışlar devam ederse sonunda çareyi yine halk bulacaktır; bu konuda herhangi bir merakım yok.
Merakım başka bir konuda: Siyaset alanında sürekli yanlışlar yapan bir kadro, iktidar gücünü elinde tutuyor ve millet-devlet adına kararlar veriyor.
Türkiye’nin dört bir yandan sorunlarla karşı karşıya bulunduğu bir zaman diliminde üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bu.
Özellikle AK Parti içerisinde siyaset yapanların…
MHP’nin “Titre ve kendine dön” diye bir sloganı vardı; AK Partililerin şu tabloya bakarak, titreyip kendilerine gelmesinin zamanıdır.
İş işten geçmeden…
Doğru ile yanlışı ayırt etmeye yarayan akıl bu günler için önemli.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025