Gökhan BACIK
Bir devlet dış politikayı kabaca iki amaç için yapar: Birincisi ülkenin güvenliğini sağlamak, ikincisi ülkenin çıkarlarını korumak ve arttırmak.
Bu tanıma göre bir dış politika, ülkeye para kaybettiriyor üstelik bu strateji sonucu ülkenin güvenliği zarar görüyorsa ortada açıkça başarısız (yani yanlış) bir dış politika var demektir.
Burada herkesin aklına gelen soru şudur: Türk dış politikası son üç yılda olup bitenlere bakarsak Türklere ve Türkiye'ye maddi kazanç sağlıyor mu? Dahası bu dış politika ülkenin güvenliğini arttırıyor mu azaltıyor mu?
Dış politikada aldığınız karar, eğer bir aktörün çıkarlarına zarar veriyorsa o aktör size karşılık mutlaka verecektir. Bu aktör bir devletse size devlet gibi karşılık verir. Örneğin iki ülke arasında yaşanılan kriz sonucunda Rusya, Türkiye'ye yönelik ticari kısıtlamalar gerçekleştirmektedir. Ancak şöyle bir sorun var: Çıkarlarına zarar verdiğiniz aktör terörist ise, size bir terörist gibi cevap verir. Burada dış politikanın matematiği maalesef çok yalın: Bir ülke bir terörist grubu mesela havadan saldırırsa, o grup ilk fırsatta elinden gelen biçimde karşı saldırı yapar! Saldırıya uğrayan bir terörist grubun ilk yapacağı şey “bana saldıranlara karşı nasıl cevap veririm?” diye bir strateji geliştirmektir.
O nedenle dış politikada bir şeye karar verirken fayda/zarar maliyet analizini çok iyi yapmak gerekiyor. Bir ülkede kavga eden grupların kavgasına karışıp bir tarafı destekleyen bir ülkenin diğer grup tarafından şöyle yahut böyle zarar görmesi kaçınılmazdır. Burada mümkünse “bataklıktan uzak durmak” gerekiyor! Çünkü birçok grubun, örgütün birbirinin boğazını kestiği bir alana bodoslama girilirse bir zaman sonra hedef olmamak imkanı yoktur!
Bunun daha kötü bir aşaması da var: Örneğin Suudi Arabistan neredeyse bir varoluş savaşı veriyor. Hem petrol fiyatlarından kaynaklanan hem de bölgesel jeopolitik değişiklikten kaynaklanan nedenlerle gün geçtikçe Suudi Arabistan'ın var olma maliyeti artıyor! Petrol ucuzlarsa Suudiler halkı neyle ikna edecek? Bir Suudi adaleti var mı? Bir Suudi demokrasisi var mı? Petrol parası azalan Suudilerin halkına pazarlayacağı yegane ürün “Şii nefretidir”. Çok belli ki Suudi elitler halkını motive etmek için “İran karşıtlığını” yeni strateji olarak benimsemiş durumda. Nitekim, Sünni-Şii ayrımı ayyuka çıkmışken Suudiler gayet soğukkanlı biçimde içlerinde bir önemli dini lider de bulunan onlarca Şii'yi idam etti. Neden? Suudiler bu yaptıklarının Şii dünyayı tahrik edeceğini bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ancak petrol gelirleri azalan Suudilerin, kendi halkını Şii nefreti ile birleştirme imkanı var.
Uzun vadede hayatta kalma savaşı veren Suudiler neredeyse bodoslama Şii dünyaya saldırıyor. Yemen'de 5000'i aşkın Şii, Suudi hava saldırısı ile öldü. Bahreyn'de Şii çoğunluk Suudi destekli Sünni azınlıkça yönetiliyor. Suudilerin bu salvoları doğal olarak İran'a zarar veriyor. Şimdi burada soru basit: Eğer bir ülke –mesela bu Türkiye olabilir- bu kavgaya karışırsa ne olur? Türkiye, İran ve Suudi Arabistan kavgasına ya karışmaz yahut ancak bir türlü karışır: Suudi Arabistan lehine. Nitekim gidişat da o yönde. Peki o zaman İran ne yapar? Hayati çıkarlarına zarar veren Suudilere destek olan Türkiye'ye karşı İran kesinlikle planlı bir karşı tepki verecektir. Örneğin Suriye'de bir şeyler yapacaktır. Yahut Kürt meselesinde tıpkı Rusya gibi Türkiye karşıtı dinamiklere destek verecektir. Üstelik İran “eli ayağı uzun” bir devlettir. “Ben bir şey yapmıyorum ki” derken kendi adına çalışan pek çok örgütü Türkiye lehine harekete geçirebilir.
Bugünkü Ortadoğu kelimenin tam anlamıyla bir can pazarına dönmüş durumda. Daha kötüsü en azından kısa vadeli bütün göstergeler işlerin daha da kötüye gideceğini söylüyor. Hal böyle iken Ortadoğu'da izlenecek siyasetin kaçınılmaz olarak güvenlik-merkezli sonuçları olacaktır. En zayıf ülke (ve örgüt) bile kendi ayağının basılmasına sessiz kalmaz! Elinizdeki imkanlarla havadan saldırdığınız düşmanınız büyük bir sabırla gelip pazar yerinde kendini havaya uçurarak size karşılık verecektir. Artık Ortadoğu'da kural, mantık söz konusu değildir! Şöyle düşünün: Bugün neredeyse bütün Ortadoğu'da insanlar “şu kadar öldürüldü, şu kadar öldü” türünden haberlerle oluşan gündelik bir hayatın içinde sosyalleşiyorlar. Ölmek, öldürmek, öldürülmek normalleşiyor! Herkes ne kadar çok düşman öldürdüğü ile alenen övünüyor! Vaziyetin bu kadar insanlık dışına çıktığı bir Ortadoğu'da en zayıf düşmanınız bile size en büyük acıyı tattıracak kadar insafsız ve şaşırtıcı derecede iyi kurgulanmış kötü planlar yapabilir.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
24.08.2025
17.08.2025
3.08.2025
21.07.2025
14.07.2025
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025