Hüseyin ÇAKIR
AKP iktidarının iç ve dış politikasını, özellikle Başbakan Erdoğan’ın “ötekileştirici”, yer yer “nefret söylemi”, “kin” içeren üslubunu eleştirenler, şu ya da bu biçimde karşı çıkanlar aynı kefeye konulup “post-darbeciler” olarak damgalanıp, “vatan hain”i suçlamasına varan hakaret sözleri sarf ediliyor.
Gezi eylemleri ‘gerekçe’ yapılarak sanki Milli Görüş’ün tarihî “düşmanları”, komünistler/ sosyalistler, ateistler, Kemalist, laik/ modernistler, liberaller, demokratlar... aynı çuvala konuldu; bunların AKP iktidarı karşıtlığı, “İslami kimliğe” karşıtlık ve düşmanlık olarak propaganda ediliyor.
Üç şey yan yana getirildi: Camide içki, başı örtülü kadını tekmeleme, bize darbe yapacaklar.Yeni bir “biz” ve “onlar” tablosu, bu ajitasyon üstünden “yakın tehlike ile karşı karşıyayız” kışkırtması yapılmaya başladı ve AKP’ci basın benzer şeyler bulup çıkarıyor. 28 Şubat öncesi yapılan kara propaganda zihniyetinin yolu izleniyor.
YENİ İSLAMCI KİMLİK
Yeni “İslamcı kimlik”, ötekileştirilen ve “düşman”laştırılanlar üstünden kuruyor. İslamcılık dediğimde bütün inananları kastetmiyorum. AKP’nin Müslümanlığı siyasallaştırması ve ideolojisinden söz ediyorum.
AKP, yeni “İslamcı kimlik”le sınırları kalın kalın çizilen, “safları sıklaştıralım” bâbında “biz” tanımı yapıyor. Yalçın Akdoğan “...Biz kardeşliği yüceltmek durumundayız” diyor. ‘Kardeşlik’ten kastedilen din kardeşliği elbette ki. Son zamanlarda “onlar” diye tanımladıklarına “yurttaş” diye bile hitap etmiyorlar artık.
Topluma hitap ederlerken “millet” sözcüğü kullanımı bilinçli bir tercih; “millet” “ümmet”i tarif ediyor, tanımlıyor çünkü.
Millet/ ümmet, ulus-ötesi tüm Müslümanları içine alan bir söylem olarak kullanılarak “biz” kavramı ‘ümmet’le eşitleniyor, İslam enternasyonali kavrama dönüşüyor. Olimpiyatların Tokyo’ya verilmesini, Başbakan’ın, “1,5 milyarlık Müslüman dünyasına karşı” çıkış olarak görmesi bu ideolojiyle bakmasındandır.
Ümmet fikri, birey fikrinin karşına çıkartılıyor. Bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan demokrasi ve demokratik değerler, demokrasinin işleyişinin eksikleri abartılarak, “İslam ve demokrasi” birlikte olur mu? Demokratik değerlerle, İslami değerler; demokratik etik ileİslami ahlak tartışmasıyla siyasal iktidarın ideolojik hegemonyası pekiştirilmek isteniyor. “Biz, millet/ ümmetiz ve İslam dünyasına aidiz”, “onlar, modernist laikler, Batı dünyasına aitler”... siyasal İslam kimliğinin böyle kurulmaya başlandığına dair çok şeyler oluyor.
Siyasi çıkarlar için yapılan “biz ve “onlar” cepheleşmesi/ bloklaşma, kaçınılmaz olarak, “değerler, ahlaklar, yaşam biçimleri” gerilime ve giderek çatışmaya kapı aralar.
ALGIYI YARAT, SAL ORTALIĞA
“Onlar” ve “biz” kutuplaşması tek tek bireylerin özgünlüklerini, farklılıklarını ortadan kaldırıyor. “Yeni kuşak” genç TV yorumcularını karşı karşıya oturtuyorlar (Buradan TV program yöneticilerine; neden yuvarlak masa ve karışık oturum düzeni yapmıyorsunuz diye soralım) “siz” diye birbirlerine hitap ediyorlar. Bunların çoğu 2010 Anayasa referandumunda aynı kampanya içinde yer almış kişiler. “Siz” diyerek, o kişinin kişiliğine, kendi düşüncesine hakaret edip, aşağıladıklarının farkında bile değiller. Konuşurken, orada olmayan bütün “onlara” karşı konuşuyorlar.
Bireyi düzleştiriyorlar, “onlar” olarak eşitliyorlar. Bütün dikta ve totaliter rejimler bu zihin kaynağından besleniyor. Bütün iç savaşlar, “biz” ve “onlar”ın --iyi ve kötülerin savaşı olarak sürdürülüyor.
Şöyle şeyler bugünlerde sık sık oluyor. Adı, Ali, Ayşe olan birisi bir tweet atıyor, bu tweet’te yazılanı “onlar”ın tümü yazmış gibi genelleştirilerek, günlerce ve günlerce propaganda ve kışkırtma yapılıyor.Sizden diye tanımlanan birisi çok “olumsuz” bir tweet atarsa, o görülmüyor veya “münferit” ilan ediliyor.
Cami çıkışı “Kahrolsun demokrasi” sloganı atanlar, “Anayasamız Kur’an” pankartı açanlar... Onlar da münferit... Çünkü “biz”den zihniyeti, böyle işliyor.
Veya şu ara moda olan, “liberaller, solcu liberaller” diyorlar ki! diye söze başlıyorlar. Bunu söylenin adı yok mu, ne söylemiş, nerede söylemiş? Hiçbir ahlaki sorumluluk duymaksızın, rahatça genelleştirme yapıp, kendi zihinlerinde kurguladıkları saldırı cümlelerini “onlar” dediklerine yazdırıp, konuşturuyorlar.
Demiş ki diye başlayarak algı hegemonyası yaratılıyor. Çoğu uydurulmuş, psikolojik saldırı cümleleri, gerçekmiş gibi olgu hâline getiriliyor. “Siz”den olmayan bütün ötekilerin aynı düşündüğü gibi genelleştirmeler yapılıyor.
Bir algı yarat, ortalığa sal: Arkasından Twitter, Facebook, ardı ardına köşe yazıları, TV’de tartışmaları... “Bizimkileri” galeyana gelsin! “Onlar” günlerini görsün!
Bir süredir siyasetçiler bu “veriler” üstünden konuşuyorlar.
Başbakan, hükümet yetkilileri, iktidar partisinin önde gelenleri böyle yaptığında, siyaset, psikolojik harp ‘sanatı’na dönüşüyor. Bu psikoloji, en demokratik hakları kullanılmaz duruma getiriyor. En küçük bir kıvılcım bir anda ateş topuna dönüşüyor, iktidar ve devlet yetkilileri de ateşe benzin döküyorlar.
Onlar (Geziciler) 2020 Olimpiyatları’nın Türkiye’ye verilmesini de engellediler! Centilmenlik olansporun bakanı, “kına yaksınlar” açıklaması yaptı.
Sonuç olarak: İktidar ve AKP yetkililerinin İslamcılık üstünden yaptıkları, “biz” ve “onlar” ayrımı, Türkiye’nin her yerinde, özellikle Türkiye Kürdistanı’nda radikal/ selefi İslamcıları sokağa davet ediyor, onların eylemlerine, “iktidar ve devlet” güvencesi meşruiyeti sağlıyor.
Bilmem farkında mısınız? “Biz” ve “onlar” birbirinden nefret etme noktasına getirildi.
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018