İbrahim Kiras
Seçimden sonra herkes milliyetçi oylardan, milliyetçiliğin yükselişinden, milliyetçilerin bölünmesinden vs. bahsediyor. Ama üzerinde bu kadar konuşulan milliyetçiliğin ne olduğunu anlayamıyoruz konuşulanlardan. Konu üzerinde kafa yorması gereken kişilerin düşünüp taşınmadan konuştuğu, konuyu bilmesi gerekenlerin anlamını bilmeden diline doladığı “klişe laflar” işitiyoruz en fazla.
Kimse kusura bakmasın, “sokaktaki adam” söylese, “kahvehanedeki amca” dile getirse fazla sorun olmayabilir ama bunları gazete yazarları yazınca, üniversite hocaları konuşunca “orada dur” demek gerekiyor.
Konuşulanlardan anladığımıza göre, bölücü terör örgütlerinin oluşturduğu güvenlik tehditleri konusunda hassasiyeti olan insanlarmış milliyetçiler. Peki, o zaman milliyetçi olmayan kim var? Gerek iktidar partilerine gerekse muhalefet partilerine oy versin, bu ülke insanının ezici çoğunluğunun milli birliğimiz ve terör tehditleri konusunda hassas olmadığını kim söyleyebilir?
Kimilerine göre de ülkedeki sayısı bilenmeyen sığınmacıların varlığından rahatsız olanlarmış milliyetçi denilen kişiler. Konuya yabancı düşmanlığı basitliğinde tepki gösteren küçük bir azınlık dışında, sığınmacı sorununun doğru dürüst yönetilememesinden şikayetçi olan ve bunun daha büyük sorunlara yol açabileceğini düşünenlerin sayısına bakarsanız, burada da yine milliyetçi olmayan kim var sorusunu sormanız gerekir.
***
Liberal aydınlarımıza sorarsanız, Erdoğan seçimin ilk turunda yüzde 49 oy aldı çünkü AK Parti milliyetçi oldu. Eskiden sosyalist aydınlarımız kendilerinden olmayan herkese faşist derdi. (Hatta Maocular Sovyet taraftarlarına sosyal faşist adını yakıştırmışlardı.) Şimdi de liberaller beğenmedikleri her görüşe milliyetçilik adını veriyorlar. Sol liberaller de öyle İslami liberaller de.
AK Parti’nin ikinci dönemi için “devletçi ve güvenlikçi politikalara yöneldi” diyorlar. Bunun da milliyetçilik demek olduğunu söylüyorlar. Güvenlikçi politika nasıl milliyetçilik demek oluyor, orasını açıklamıyorlar yalnız.
“İktidar sahipleri iktidarlarını sağlamlaştırmak için baş vurdukları güvenlikçi politikaları milliyetçiliğin arkasına sığınarak, yani toplumun milli konulardaki hassasiyetlerini kullanarak meşrulaştırmaya çalışıyorlar” deseniz, tamam. Ama milliyetçiliğin güvenlikçilik diye tarifi hangi kitapta yazıyor?
Buna rağmen yine de güvenlikçi politika derken neyi kastettiklerini az çok anlıyorum da devletçi ne demek, onu hiç bilmiyorum. Mesela İngilizce söyleseler bunu nasıl söyleyecekler, merak ediyorum. Bizim bildiğimiz, CHP’nin de altı okundan biri olan, devletçilik ekonomide kamu kontrolünü savunan görüştür.
AK Parti’nin böyle bir görüşü var mı? Bunu mu savunuyor? Gerçi ülke ekonomisinin tümüyle parti kontrolü altında olmasını istiyordu, hatta tek bir kişinin keyfine bağlı olması için uğraşıyordu ama bu başka bir mesele.
Galiba, bu arkadaşlar “İktidar partisi ikinci döneminde devletçi politikalara yöneldi” derken, söz konusu zevatın “devlet kavramını yüceltmeye ve kendi iktidarlarının bu yüce değerin arkasına sığınarak meşrulaştırmaya çalıştıklarını” söylemek istiyorlar. O zaman öyle söyleyin. “Devletçi politikalar” ne demek?
Kaldı ki milliyetçiliğin “devleti yüceltme fikri veya duygusu” şeklinde bir tarifi de hiçbir kitapta yazmıyor.
Belki zorlarsanız faşist ideolojinin tarifi çıkar bu söylenenlerden. Doğru, devlet kavramını yüceltme eğilimi milliyetçilik hareketlerinin çoğunda da görülen bir özellik. Ama devlet kavramıyla arasına mesafe koyan hangi ideoloji var, anarşizm felsefesi dışında?
***
Aslına bakarsanız, “Yeni AK Parti”nin devlet kavramını yücelten söylemindeki asıl sorun başka bence.
Evet, gerçekten de “Yeni AK Parti” söyleminde yüceltilen bir devlet var ama bu mevcut devlet değil, muhayyel veya mutasavver bir başka devlettir. Geçmişte var olmuş ve bugün yeniden diriltilmek istenen bir yapıdır bu. Ama bildiğimiz geçmişte değil, zihinlerde yeniden üretilmiş olan farklı bir geçmişte.
Millet de öyle. Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan eşit yurttaşların ortak geçmiş duygusu ve ortak gelecek arzusuyla oluşturduğu millet değil, varlığı “ötekiler” karşısında veya ötekilerin varlığının vehmettirdiği tehdit algısına göre anlam kazanan toplum kesimidir AK Partinin milleti. Bu “millet” aktüel anlamıyla ise en fazla AK Parti seçmeninden oluşan bir kitleden ibarettir. Geri kalanlar ise “onlar” diye ifade edilen “öteki”lerdir.
Buradaki marazi yaklaşımın milliyetçilik demek olmadığını bilmek için biraz sosyal bilim terminolojisine aşina olmak bile yeterli aslında. Mesela sosyal bilimlerin terminolojisinde “popülizm” diye bir kavram var.
Onu bilmek AK Parti ideolojisini anlamayı ve doğru adlandırmayı temin edebilir belki.
***
Aşağıdaki satırlar iki yıl kadar önce bu sütunlarda çıkan bir yazıdan:
Popülizm denildiğinde bizim aklımıza halk dalkavukluğu diye tanımlanabilecek bir “tutum” geliyor ama siyaset bilimciler popülizm derken yeni bir “siyasi ideoloji”den söz ediyorlar. Dolayısıyla birbirinden çok farklı toplumsal yapılar ve kültürler içinde yer alan Trump’tan Chavez’e, Berlusconi’den Maduro’ya, Duterte’den Mori’ye, Orban’a kadar birçok isim popülist ideoloji bayrağını birlikte taşıyorlar. Aynı şekilde söz gelimi Le Pen’in veya Wilders’ın aşırı sağcı partileriyle Syriza ya da Podemos gibi sol hareketler de popülist kategorisi içinde buluşabiliyor.
Sosyal pozisyonu, eğitimi, kültürel donanımı, ekonomik imkanları vs. itibarıyla ülkedeki çoğunluktan farklılaşmış olan elit zümrenin yozlaşmış, yabancılaşmış olduğu, milleti temsil etmediği, milletin egemenliğini gasp etmiş olduğu fikridir popülizm. Ne var ki elit tanımına kimlerin gireceği somut bir kritere dayanmaz. Siyaset bilimcilerin elit diye tanımladığı “düşman zümre”nin adı da farklı toplumlarda farklı olabilir. Ama aynı zamanda popülizm milleti ve milli iradeyi -milletle özdeşleşmiş- karizmatik bir liderin tek başına temsil edebileceği fikridir. Milleti temsil vasfı olan bir liderin devleti de milletten aldığı yetkiyle dilediği gibi yönetmesi gerektiği düşünülür. Bu bağlamda anayasal kurumlar ve basın da ayak bağı veya düşman olarak görülmektedir.
Alman siyaset bilimci Jan-Werner Müller popülizmin daha ziyade çoğulculuk karşıtlığı boyutuyla tanımlanması gerektiğini savunuyor, üstelik Türkiye’den bir örnek üzerinden: “Popülistlere göre yalnızca ve yalnızca kendileri milletin temsilcisidirler. Mesela kendisini eleştirenlere ‘Millet biziz. Siz kimsiniz?’ diye seslenen Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı düşünün. Erdoğan muhaliflerinin de kendisi gibi Türk olduğunu biliyor elbette. Milleti yalnızca kendisinin temsil ettiği iddiası ampirik değil ahlaki bir iddia.” (Erdoğan aslında bu yaklaşımın daha ileri ve daha net örneğini Müller’in kitabının yayımlanmasından sonra yaptığı bir konuşmada verdi. “Türkiye ile AK Parti’nin kaderi adeta bütünleşmiştir; Türkiye’yi seven AK Parti’yi seviyor, Türkiye’den nefret eden bizden de nefret ediyor” dedi.)
Alman siyaset bilimci sözlerinin devamında ise şunu söylüyor: “İktidar yarışı sırasında popülistler siyasi rakiplerini ahlâksız ve yozlaşmış elitin unsurları olarak resmederler; iktidara geldikten sonra ise hiçbir muhalif hareketi meşru kabul etmezler. Popülist mantığa göre kendi partilerini desteklemeyenler milletin asli unsuru değildirler. Yani popülistler ‘Biz yüzde 99’uz’ demezler, ‘Biz yüzde 100’üz’ derler.” (Jan-Werner Müller, “What Is Populism?”, University of Pennsylvania Press, 2016)
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları


































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
25.11.2025
11.11.2025
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025